Raşit YÜCEL |
|
Senirkent’in gülleri |
Hayatın çekilmez anları idi o zamanlar. Mânevî iklimin adeta karakış yılları idi. “Kararan gecelerin sabahı yakın olur” derlerdi. Senirkent’in gülleri solmuş, bahtları kararmıştı. Ve o yıllarda Bediüzzaman Hazretleri hemen yakınlarına teşrif etti. Zaten o nerede bulunsa, çevresi güzelleşiyordu. Bir araştırma yapılsa Risâle-i Nurlar ancak Barla’da yazılabilirdi. Kaderin ince tecellilerindendir bu. “Isparta kahramanları” bir ünvan olmuştu. Bediüzzaman “Feyzi kardeşim, sen Isparta kahramanlarına benzemek istersen onlar gibi olmalısın. Buraya bir kutup gelse ‘Seni on günde velâyet derecesine çıkaracağım’ dese, sen gitsen ona tabi olsan, Isparta kahramanlarına arkadaş olamazsın” diyordu. İşte Ali İhsan Ağabey bu kahramanlardan idi. Bundan yaklaşık on yıl önce, yanımda bulunan can yoldaşım arkadaşlarım ile Barla’ya giderken Senirkent kavşağına yaklaştığımızda içimizden birisi “Ali İhsan Tola Ağabeyi ziyaret etmek mümkün mü?” dedi. Hatta içimizden biri “Ali İhsan Abi kerâmet sahibi diyorlar, şu sıcakta hararetimizi söndürecek bir ikramda bulunsun” dedi. Ben kendisini aradım. “Ağabey, müsaitseniz sizi ziyaret etmek istiyoruz arkadaşlar ile” dedim. “Buyurun kardeşim, memnuniyetle. Karpuzu kestiriyorum buzluğa koyduruyorum, gelince hararetinizi söndürür inşallah” demişti. Otomobilde bulunan hepimiz hayretler içinde kaldık. Merhum damadı, Senirkent içinde bulunan eczaneden bizi alıp Ali İhsan Ağabeye götürdü. Her hali ile bir Osmanlı Beyefendisi idi. Burada Ali Demirel Ağabey, oğulları merhum Hüseyin Demirel ve aziz kardeşim Muhsin Demirel de bulunuyordu. Muhabbetimiz tarif edilemeyecek şekilde devam etti. Sohbetler ve dersler yapıldı. Sonra buzluktan karpuzu istedi ve âfiyetle yedik. Hüseyin Demirel kardeşim bu görüşmeden kısa süre sonra Hakkın Rahmetine kavuştu. Cenâb-ı Hak mekânını cennet eylesin, usta bir gazeteci idi. Gazetemizden ve cenazeye bizzat iştirak edenlerden birçok hatıralar dinledik. Bu değerli insanların adetleri oldukça azaldı. Onlar “saff-ı evvel” idiler. Bediüzzaman Hazretleri Barla Lâhikası’nda tasarrufu devam eden üç maneviyât büyüğümüzün isimlerini verir: Maruf-u Kerhî, Hayat-ı Harrani ve Abdulkadir-i Geylâni. Dördüncüsünün de, Bediüzzaman Hazretleri olduğunu Ali İhsan Tola Ağabey naklederek, ayrıca Üstad’dan “Kardeşim, sizlerden üç-dördünüz lillah için bir araya gelseniz, benim ruhaniyetim orada hâzır olur” sözünü duyduğunu söylemişti. Cenâb-ı Hak mekânını Cennet eylesin. Senirkent’in gülleri çiçek açmaya devam edecektir inşaallah. Tarih bu ismi altın harfler ile yazacaktır. Onlar mânevî kış mevsiminde gelmişlerdi. Bizler ise cennetâsâ bir baharı yaşı-yoruz. Mânevî baharımızın çiçekleri açtı. Ruhu şâd olsun, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. 23.05.2009 E-Posta: [email protected] |