Vehbi HORASANLI |
|
Yeni korsan yatağı, Aden Körfezi |
Ne yazık ki yolumuz yeni korsan yatağı olan Aden Körfezine düştü. Rusya’dan aldığımız yükü Pakistan’a götürüyorduk. Hiçbir denizci kardeşimin yaşamasını istemediğim sıkıntılı ve acı olayları okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Kızıldeniz’i geçmiş Babülmendep boğazına varmıştık. Artık önümüzde neredeyse Karadeniz büyüklüğünde olan Aden Körfezi bulunuyordu. Koalisyon savaş gemilerinin koruduğu iddia edilen bir koridor açılmış, bölgeden geçen bütün ticaret gemilerine bildirilmişti. Uzunluğu 400 mil genişliği 5 mil olan bu koridoru güya içlerinde bir Türk gemisinin de bulunduğu savaş gemileri koruyordu. Bize ayrıca bir konvoy oluşturmamız söylenmişti. Aynı sür’ate sahip üç gemi bir araya gelerek Birleşik Arap Emirliklerinde bulunan Korsan Önleme Koordinat Merkezinin tavsiyeleriyle üçlü bir konvoy oluşturduk ve bu şekilde yolumuza devam ederek koridora girdik. Bu koridor aslında korsanların da işine yarıyordu. Zira kaçırmak istedikleri gemileri koskoca körfezde değil de sınırları herkes tarafından bilinen bir koridor içinde bulmak daha kolaydı. Nitekim daha ilk saatlerde korkulan oldu ve “Titan” isimli bir Yunan gemisi korsanlar tarafından kaçırıldı. Bu olayın bütün gemiciler gibi benim üzerimde de olumsuz etkileri oldu. Zira kaçırılan gemi kaptanı telsizden yardım istemiş, korsanların gemiye çıktıklarını söyledikten bir iki dakika sonra telsiz yayını susmuştu. Birkaç mil önümüzde olan bu olayı Horizon 1 adlı bir Türk gemisi bize söylemişti. Bölgedeki gemiler içinde en iyi olarak bizim telsizimiz çalışıyordu. Nitekim bizim telsiz sayesinde Türk Savaş gemisine ulaştık. TCG Giresun son sür’at ile konvoya eskort yapmak üzere bize yaklaşıyordu. Diğer Türk Ticaret Gemisi ve Firkateyni ile birlikte şimdi beş gemi olmuştuk. Makine personeli dâhil olmak üzere herkes gözcülük yapıyor bulabilirsek korsan teknesini görmeye çalışıyorduk. Bu şekilde koridor üzerindeki ilk gecemizi geçirmiştik. Sabahleyin vardiya zabitinin telefonu ile uyandım. Önümüzdeki konvoy gemisi ani bir şekilde dönüş yapmıştı. Köprü üstüne çıktığımda korsan teknesi ile yüz yüze geldim. 7–8 metre boyunda ahşap bir tekne hızla üzerimize geliyordu. Derhal dümeni iskele alabandaya bastım. Bu arada durumu Türk savaş gemisine bildirdim. TCG Giresun, son sür’at bize doğru yaklaşmaya başladı ve aynı anda ABD helikopteri üzerimize geldi. Bu esnada korsan teknesi bize yaklaşmaktan vazgeçmiş paralel bir rotaya dönmüştü. Bir müddet sonra korsan teknesi etkisiz hale getirilmişti. Bölgeye Amerikan savaş gemisi de gelmişti. Ne hikmetse savaş gemileri korsanların “kaçak insan ticareti” yaptıklarını söyleyerek yakalandıklarını söylemişlerdi. Bir müddet beraberce seyir yaptıktan sonra Türk Savaş Gemisi büyük bir bayrağı göndere çekti ve gemimizin fotoğraflarını çekti. Karşılıklı olarak selâmlaştık. Bir müddet sonra konvoydan ayrılacağını söyledi. Gemiden konvoyda iki Türk gemisi olduğunu ve en azından tehlikeli bölgeyi geçene kadar bize eşlik etmesini rica ettim. Ayrıca 15 yıl bahriyede hizmet ettiğimi, bunun 9 yılını muhriplerde geçirdiğimi gemi komutanına söyledim. Gemi komutanı beni tanıdığını söyledi. Benden üçyıl sonra mezun olmuş. Fakat görevleri gereği konvoydan ayrılması gerekiyormuş. Bize bir ABD gemisinin eşlik edeceğini söyledi, fakat bu Amerikan gemisini hiçbir zaman göremedik. O gün korsan saldırıları yine devam etti. Ulusoy 8 adlı bir Türk gemisi saldırıya uğradı. Saldırıya biri ana gemi olmak üzere 3 tekne katılmış. Teknenin fribordu yüksek, yani denizden çok yukarıda olduğu için korsanlar saldırıdan vazgeçmişler. Gemi kaptanı ile telsizden görüştüğümde bayağı tedirgin olmuştu. Onlar bize doğru yaklaşıyorlardı ve ters rotadaydık. Sonunda aynı korsanlarla bu sefer biz karşı karşıya kalacaktık. Uydu telefonu ile koordinasyon merkezini arayarak yardım istedim. Bölgeye bir Polonya gemisi gönderildiğini söylediler. O gece çok kötü geçti. Hiçbir savaş gemisi bize eskortluk yapmıyordu ve hâlâ tehlikeli sulardaydık. Bir ara koridor üzerinde iki tane balıkçı teknesi görünümünde radar ve göz temasımız oldu. Bizim geminin telsiz ve radarları iyi olduğu için bütün konvoy gemileri ile ben temas kuruyordum. Gemilere o iki tekneden uzaklaşmak için 90 derecelik dönüş yapmamız gerektiğini söyledim. Benim tavsiyelerime olumlu cevap vermişlerdi ve aynı bahriyede olduğumuz günlerde olduğu gibi “bir anda dönüş” yaptık. NATO ve millî tatbikatlarda 4-5 gemi aynı nizam taktiklerini dener, dönüş ve çark manevralarını uygulardık. Aradan 20 yıl geçtikten sonra bu sefer ticaret gemileri ile korsanlardan kaçış manevralarını yapıyorduk. Benim gemim rehber gemi, ben de komodor olmuştum. Kadere bak. Sonunda güç belâ sabahı ettik ve koridordan çıkarak Umman denizine girdik. Tehlike nispeten geçmişti, ama yine de bitmiş sayılmazdı. Zira bunun bir de dönüş yolu vardı. Nitekim dönüşte Aden Körfezinden değil de bu sefer Somali sahillerinden geçecektik. Bize Doğu Afrika sahillerinden en az 600 mil açıktan geçmemiz tavsiye edilmişti. Ben de rotamı yolu uzatmak pahasına da olsa en az bu kadar mesafeden çizmiştim. Bu sayede korsanlarla karşılaşmadan Afrika’nın güneyine kadar inmiştik. Fakat aynı hafta içinde iki konteyner gemisi ve bir açık deniz balıkçı gemisi korsanların saldırısına uğrayarak ele geçirilmişti. Biz kurtulmuştuk, ama onlar fidyecilerin eline düşmüşlerdi. Şimdi ne haldedirler bilmiyorum, Allah yardımcıları olsun. İşte böyle sevgili okuyucularım. Buraya kadar sadece yaşadıklarımı anlattım. Bundan sonra kısmet olursa korsanlarla ilgili düşüncelerimi yazmak istiyorum. Kalın sağlıcakla… 21.05.2009 E-Posta: [email protected] |