Mehmet KARA |
|
Eğitimin sorunları... |
Okulların kapanmasına 19 gün kaldı. Liseden mezun olan ya da olacak öğrencileri ÖSS, 6, 7 ve 8. sınıflardaki öğrencileri de SBS heyecanı sardı. Okullar kapanırken, eğitimin önündeki sıkıntıları ortaya koyan üç eğitim sendikasının araştırmalarından bazı tesbitleri ortaya koymak istiyoruz. Bu tesbitler ortaya konulduğunda problemlerin çözümleri de ortaya çıkmış oluyor. Millî Eğitim Bakanlığına yeni gelen Nimet Çubukçu’nun bu tesbitleri dikkate alarak yeni dönemde bu sorunların çözümüne çalışması görevleri arasında. Çubukçu’nun sendika başkanları ile geçtiğimiz gün gerçekleştirdiği görüşmeleri bu anlamda önemli. Hiç şüphe yok ki, Millî Eğitim Bakanlığı gibi devasa bir kurumu yönetmek kolay değil. Milletin isteği, bu sorunlar çözülsün ki, çocuklarımız daha iyi bir eğitim alsın, hayırlı evlâtlar olarak yetişsin. Sendikaların ortaya koyduğu araştırmalara geçmeden önce eğitimin önündeki en büyük engel olarak gördüğümüz meslek liselerine uygulanan katsayı adaletsizliği konusunda bu hükümet hiçbir adım atamadı. Yıllardır halledilmeyi bekleyen eğitimin önünde engel olan bu konu hükümetin 7 yıllık süresinde çözülemedi. Çözülmesi içinde herhangi bir çalışma yapılmadı. Milletin beklentisi yeni dönemde bu meselenin artık halledilmesi. * * * Araştırmalardan çarpıcı birkaç veri… Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen)’in 78 ilden bin 918 öğretmenin katıldığı “Öğrenme Ortamlarının Değerlendirilmesi” konulu yaptığı ankete göre, öğretmenlerin yüzde 27.4’ü öğrenme ortamlarının kesinlikle yetersiz olduğunu, yüzde 26.1’i yetersiz olduğunu düşündüğünü ortaya koydu. Öğretmenlerin sadece yüzde 4.7’si “kesinlikle yeterli” olduğunu düşünüyor. Öğretmenlerin yüzde 80’i okullarının ve sınıflarının fizikî şartlarının kesinlikle yetersiz, yetersiz ya da kısmen yetersiz olduğunu söylerken, öğretmenlerin 20’si yeterli ya da kesinlikle yeterli olduğunu belirtiyor. Yine bu ankete göre, okulların neredeyse tamamında spor tesisleri yetersiz, kantinlerden memnun değiller, kütüphaneler yetersiz… Diğer bir araştırma ise Bağımsız Eğitimciler Sendikasının “Gençlik Haftası araştırması.” Bu araştırmada en ön plâna çıkan sonuç gençlerin kitap okumaması. Kitap ihtiyaç sıralamasında çok acı, ama ancak 235. sırada. 500 bin kahvehane ve 120 bin cafe bulunan Türkiye’de kütüphane sayısı bin 412 olmasına rağmen sadece 400 tanesi uluslar arası kütüphane standartlarını taşıyor. Kütüphaneye gidenlerin sadece yüzde 8’i kitap okumaya gidiyor. Günde ortalama 5 saat televizyon seyreden Türk halkı, kitap okumaya yılda yalnızca 6 saat vakit ayırıyor. Türkiye kitap okuma konusunda çoğu Afrika ülkelerinin gerisinde. Bir Japon bir yılda ortalama 25, bir İsviçreli 10 kitap okurken, bir Türk ise 10 yılda ancak 1 (bir) kitap okuyor. Türkiye’de okuma alışkanlığına sahip sadece 70 bin kişi bulunuyor. Ne yazık… * * * Ayrıca eğitimdeki sorunlar sadece ilk ve ortaöğretimde değil yükseköğretimde de aşılmayı bekleyen sorunlar var. ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan yaptığı açıklamada, ÖSS’ye bu yıl başvuran lise son sınıf düzeyindeki aday sayısını açıkladığı toplantıda ortaya çıkan duruma göre başvuru sayılarında ciddî bir azalma var. Öğrenci sayısı artarken, başvuruların azalmasının sebepleri araştırıldığında çok çarpıcı sonuçlar çıkacağı da muhakkak. Çünkü, 2007 yılına göre başvurulardaki yaklaşık 165 binlik azalma dikkate alınmayacak bir azalma değil. Bu da eğitimindeki bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bu sorun sadece ÖSS isminden bıkıldığı için ismini Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) olarak değiştirmek de halletmeyecektir. Türk Eğitim-Sen’in “Türkiye’de üniversite sorunu ve üniversite çalışanları” ile ilgili yaptığı ankete göre de yükseköğretimin sorunlarını gözler önüne serdi. 12 ilde yapılan bin 130 akademik ve idarî personelin katıldığı araştırmaya göre, katılanların yüzde 22.3’ü “çok memnunum,” yüzde 56’sı “memnunum,” yüzde 15.6’sı “ne memnun ne de değilim,” yüzde 4.4’ü “memnun değilim”, yüzde 1.8’i de “hiç memnun değilim” cevabını vermiş. Araştırmaya katılanlar akademisyenlerin yarısına yakını yani yüzde 46.6’sı öğrencilerin ortaöğretimde niye yetişmediğini düşünüyor. Bunu göre, ankete katıların yüzde 28’i gençlerin “ülke sorunları karşısında duyarsız” olduğunu ortaya koyuyor. Akademisyenler, çalışmalarını yaparken üniversiteden yeterli destek alamamaktan da şikâyetçi. Bir de en büyük sorun olarak ücretin azlığından yakınıyorlar. Akademisyenlere göre üniversiteler cazip ekonomik şartlar sunmadığı için albenisini kaybetti. Bunun ekonomik sebepleri olduğu gibi, bilimsel araştırma için gerekli ortamının hazırlanmadığı gibi sebepleri de var. Eğitimcilerin, öğrencilerin, akademisyenlerin daha iyi şartlarda olmasını sağlamak için çalışan eğitim sendikalarının bazı tekliflerini burada sıraladık. Çözme makamında olanlara duyurulur. Aktarması bizden çözümü ise yetkililerden… 24.05.2009 E-Posta: [email protected] |