24 Mayıs 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Yasemin GÜLEÇYÜZ

Batılı kadınların dönüşümü!


A+ | A-

Fütüristler (Gelecek Bilimciler) içinde bulunduğumuz yüzyılı “Kadınların yüzyılı” olarak nitelendiriyorlar. Sosyal hayat içinde kadınların kendilerini yenileyeceklerini, dolayısıyla toplumların gelişiminde önemli adımlar atacaklarını belirtiyorlar.

Kur’ân’ı ve hadisleri çağımız anlayışına göre yorumlayan, açılımını yapan Bediüzzaman Hazretleri de Hanımlar Rehberi isimli eserinde hadis-i şeriflerden çıkardığı neticeye göre şefkat kahramanı olan kadınlar arasında iman hakikatlerinin ziyade inkişaf edeceğini ve kadınların İslâm dairesi içinde imana büyük hizmetler yapacağını müjdelemekte. Yine Avrupa’nın İslâma, Osmanlınınsa Avrupa’ya hamile olduğunu daha 20. yüzyılın başında söylemekte. (Risâle-i Nur Külliyatının Tarihçe-i Hayat isimli eserinde Şeyh Bahit Efendi ile yaptığı sohbet etraflıca anlatılmakta.)

Zaman bu tesbitleri doğrulamakta. Osmanlı parçalandığında geriye kalan topraklar üzerinde yeni kurulan devletimiz Avrupa’yı model aldı. Hukuk, toplumsal hayata yön veren bütün kurallar Batı toplumlarına göre ayarlandı. Osmanlıdan ayrılan bütün İslâm devletlerinde de tablo değişmedi. Avrupa modeli hemen hepsinde esas alındı. (Vehhabi Suudi Arabistan ve Şiî İran toplumları aşırı uçlar olarak istisna kalsalar da şablon aynıydı.)

Bediüzzaman Hazretlerinin yaptığı Avrupa’nın İslâma hamile olduğu tesbiti ise şüphesiz pek çok açıdan yorumlanabilir. Kadınlar dünyası açısından bu tesbitin yorumu çok açık. Sanayi Devrimi ile fabrikalarda çalışmaya başlayan Batı kadını, kapitalist sistemin yönlendirmesiyle zamanla iş hayatını birinci plana aldı. Geçen zaman içerisinde bunun faturasını hem bedenen, hem de ruhen ağır bir şekilde ödedi. Özellikle son yapılan araştırmalar kadınların bir değişimden geçtiğinin en büyük delilleri hükmünde. Hayatlarına yön veren kavramları teker teker gözden geçiriyor. Muhasebesini yapıyorlar. Büyük bir oranda da yaradılıştan getirdikleri özelliklerine geri dönüyorlar. Evlilik, annelik ön planda. Çalışma hayatı ise birinci sırayı kaptırmış durumda! Kılık kıyafet konusunda ise tartışmalar, muhasebeler devam etmekte!

İşte o haberlerden bir küçük demet:

Kadınların kariyeri ikinci sırada

Batı dünyasında kadınlar 2000’li yıllarda yeniden bir dönüşümden geçiyor. Elle dergisinin İngiliz edisyonu 1979 doğumlu 2 bin kadın üzerinde “30 olmak” adlı bir araştırma gerçekleştirmiş. Katılımcı kadınların yüzde 80’i evlenip çocuk sahibi olabilmek için ideal yaşta bulunduklarını belirtmişler. Oysa derginin belirttiğine göre Batı ülkelerinde 1990’larda 30 yaşında olanlar için evlenmek, çocuk sahibi olmak 40’lı yaşlara ya da sonsuza kadar ertelenecek bir projeydi. Kariyer ön plandaydı.

Hayatı “Çalış ve kazan, sonra da tüket!” olarak özetleyen vahşî kapitalizmin insanların fıtratını, hususan kadınların duygularını tatmin edemediği ortada.

Konu ile ilgili bütün araştırmalar adeta mecburi istikamet gibi fıtrat çizgisini göstermekte. İlginç değil mi?

Kariyer stresi kısırlaştırıyor!

Araştırmalar gösteriyor ki iş hayatının yoğun ve rekabetçi ortamı kadınları sadece ruhsal değil, fiziksel olarak da erkekleştiriyor. Uzmanlara göre hormon dengesi bozulan iş kadınları, yuvarlak hatlarını giderek yitirip erkeksi hatlara sahip olurken kısırlık riskiyle de karşı karşıya kalıyorlar. ABD’de Emroy Üniversitesi Jinekoloji Bölümünden Prof. Sarah Berga araştırmalarına göre yoğun tempoda çalışan ve fazla stres altında olan kadınların beyninde salgılanan stres hormonu kortizonun, kadınların yumurtlamasını olumsuz etkilediği neticesine ulaşmış.

Utah Üniversitesi’nden Antropolog Prof. Dr. Elizabeth Cashdan bu durumu şöyle açıklıyor: İş stresi ve başarma arzusu kadınların hormon dengesinde değişimlere sebep oluyor. Çünkü kadınlık hormonu olan östrojen, yerini acımasız iş ortamında güç, dayanıklılık ve rekabet etme özellikleriyle bağlantılı olan ve içindeki erkeklik hormonu testosteronu da barındıran androjen hormonlara bırakıyor. Doğurgan olma oranı düşüyor.

Araştırmacılar bu neticeyi “Çocuk da yaparım, kariyer de” mantığının doğru olmadığına delil olarak gösteriyorlar.

Fıtrat kendisine uymayanı reddediyor. Değil mi?

(Kaynak: 9 Mayıs 2009, Cumartesi Akşam)

La Journee de la jupe

“Eteğin Günü” Fransa’da kılık kıyafet konusunda yeni bir tartışma başlatan filmin adı.

Laiklik konusunda ülkemizin modellediği Fransa’nın tesettür uygulamaları konusundaki tutumlarına zaman zaman Satır Arası’nda yer vermiştik. Başörtüsü’nün sadece üniversitelerde serbest olduğu ülkede laiklik, kadın erkek eşitliği gibi konular gündemden düşmüyor. Son tartışma ise mini etek konusunda…

Nisan ayında Fransız Arte TV kanalında gösterilen, sonra da sinemalarda vizyona giren “Eteğin Günü” isimli filmde mini etekli bir edebiyat öğretmeninin görev yaptığı lisede çalışma arkadaşları ve erkek öğrencilerle yaşadığı gerilimli dakikalar anlatılıyor. Öğrencileriyle feminizm, laiklik gibi konularda konuşan öğretmen yaşadığı stres neticesinde sinir krizi geçiriyor ve öğrencilerini rehin alıyor…

Etek tartışması başlatan film özellikle internet üzerindeki bloglarda farklı tartışmalara yol açıyor:

“Eğer mini eteğin problemlere neden olduğunu kabul edersek tesettürü mü kabulleneceğiz? Öğretmenlerin kılık kıyafet serbestliği konusundaki hoşgörümüz ne olacak?” diyenlerin yanında, mini etek giyenleri “hafif kadın” olarak nitelendiren yorumlar çoğunlukta. “Mini etek erkekleri tahrik ediyor. Eşim ya da kızım olsa onlara mini etek giydirmezdim” diyenler kıyasıya bir fikir mücadelesi içindeler!

(Kaynak: 17 Mayıs 2009, Haber Türk gazetesi)

Görünen o ki tesettürün, özgürlük anlamına geldiği, sefih medeniyetin hürriyet diye dayattığı açık saçıklığınsa aslında “esaret” olduğu böyle fikrî muhasebelerle ortaya çıkacak. Ve tesettür kadınların dünyasında yeniden keşfedilecek!

24.05.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (17.05.2009) - Terhisât var!

  (10.05.2009) - Kur’ân-ı Kerim’den aile modelleri

  (26.04.2009) - Mevlânâ diyarı Konya'dan notlar

  (19.04.2009) - Âhir zamanda kadın olmak

  (12.04.2009) - Günümüzde Asr-ı Saadet’i yaşamak

  (05.04.2009) - Kastamonu Yılları Sergisinden notlar…

  (29.03.2009) - Onlar gökteki yıldızlar gibi…

  (22.03.2009) - Almanya notları

  (15.03.2009) - Nur kervanı…

  (08.03.2009) - Şefkatli Elçi (asm)

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl
Reklam Linkleri: Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis