Ali OKTAY |
|
Adnan Menderes ve bir yasaklı şarkının hikâyesi |
Mevsim bahar, aylardan Mayıs olunca klavyenin tuşlarında gezinen parmaklarım bir bahar yazısı yazmak için çırpınıp durur. Yazarım da. Ama gelin görün ki bu bahar müjdecisi içinde ayrı bir acıyı barındırır. 50 yıl olmak üzere. Yaşım itibarıyla o dönemleri görmem yaşamam mümkün olmasa bile her 27 Mayıs belgeseli izlediğimde bir “İslâm kahramanının” boynuna geçirilen ilmiğin acısını hissederim benliğimde. 50 yıl öncesine ait siyah beyaz kamera çekimlerinde var olan şey ise aslında kap kara bir utançtan başkası değildir. Tamam, Mayıs, bahar sevincidir, ama bir yandan da hüznün öteki adıdır. Madem ki takvim yaprakları 49 yıl sonra yine 27 Mayıs'ı göstermektedir, benim için o özel yazıyı yine yazmanın zamanı gelmiştir demektir. Daha önce de bir iki defa yazdım sanıyorum. Rahmetli Menderes ile bir şarkının yaşanmış hikâyesinden bahsediyorum. Yıllar önce gazeteci yazar Beşir Ayvazoğlu’nun makalesinde okumuştum ilk kez. Ona da Türk Müziğinin en önemli bestekârlarından ve tabiî ki olayı bizzat yaşayan kahramanı Alaeddin Yavaşça Hoca anlatmış. Ben de sizinle paylaşmak istedim: 1952-1953 yılları... Halk Partisinden bir hanım milletvekili Demokrat Parti’ye geçmek istemektedir. Bunun için babasının yakın dostu Refik Koraltan’dan aracı olması için ricada bulunur. Tertip edilen bir yemekli toplantıda Refik Koraltan, bestekâr ve ses sanatkârı Dr. Alaeddin Yavaşça’dan da bir konser vermesini rica eder. Bu yemekli toplantıya Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü, Refik Koraltan, bakanlar, milletvekilleri ve hanımları iştirak etmişlerdir. Menderes yaptığı etkili ve güzel konuşmayla, hanım milletvekilinin Halk Partisinde devam etmesinin daha uygun olacağını söyler ve demokrasi kültürü açısından da örnek bir tavır sergiler… Sıra musikiye gelmiştir. Alaeddin Yavaşça birkaç eser okuduktan sonra, Menderes’in kalktığını görür ve fena halde alınarak “Hiç konserin yarısında kalkılır mı, sevmiyorsan musiki istemeseydin” diye geçirir içinden. Fakat tam o sırada kulağında birinin nefesini hisseder ve bir fısıltı: “Sayın doktor, acaba repertuarınızda ‘Bu imtidâd-ı cevre kim bahtın şitâb-ı var’ şarkısı bulunur mu ?” Dönüp baktım ki Adnan Menderes. Meğerse arkadan dolaşmış. “Var efendim” dedim. “Lütfen okur musun. Rica edeceğim.” “Hay hay efendim” dedim. Gitti yerine oturdu ve bu sefer aynı şarkıyı yüksek sesle istedi. Düşününüz bir sanatkârı istediği şarkının repertuarında bulunmaması ihtimalini düşünerek, kalabalık önünde küçük düşürmemek için önce kulağına fısıldıyor. Varsa isteyecek. Ne büyük incelik. Doğrusu içimden geçirdiklerimden utandım.” Adnan Menderes’in bu şarkıyı istemesinin maksadı aslında şudur ve o da olayın diğer boyutudur. Akrabasından Dr. Nazım, İzmir suikastına karıştığı iddiasıyla İstiklâl Mahkemesi tarafından idama mahkûm edildikten sonra mutad olduğu üzere son arzusu sorulur. Ünlü İttihatçı der ki: “Gidin Paşa’ya söyleyin: ‘Bu rüzgâr-i bi-mededin inkılâbı var. ’ Bu söz, Menderes’in istediği Uşşak makamındaki şarkının 4. mısraıdır. Dr. Nazım’la ilgili idam kararı bir balo sırasında Atatürk’e imzalatılır. Refik Koraltan’ın Alaeddin Yavaşça’ya anlattığına göre Dr. Nazım’ın son arzusunun ne olduğunu sorar. Söylediklerini aynen naklederler. Bunun üzerine şarkı yasaklanır ve repertuardan çıkarılıp yasaklanır. Lem’i Atlı’nın uşşak şarkısı üzerindeki yasak bu yemekli toplantıya kadar sürecektir. Menderes şarkıyı bir kez daha Alaeddin Yavaşça’ya okuttuktan sonra: “Çok rica ederim doktor, bunu bir radyo emisyonunuzda (programınızda) okuyunuz ve okuyacağınız zamanı bana da bildiriniz’ der. Yavaşça, bu şarkıyı radyoda bir öğle yayını için repertuarına alır ve bunu Adnan Menderes’e bildirir. Yayın biter bitmez Yavaşça’yı arayan Başbakan heyecanlı bir sesle şunu söyleyecektir. “Ağzınıza sağlık aziz doktor, çok memnun ve mahzuz oldum. Çok rica ediyorum, arkadaşlarınıza da eğer kendilerinde yoksa notalarını veriniz, repertuarlarına alsınlar.” Lem’i Atlı’nın şarkısı üzerindeki yasak böylece kalkar ama ‘’rüzgar-ı bi-meded‘’ birgün bir ‘inkılâb’la Menderesi vurur. Yukarıdaki hikâyeye konu olan, Lem’i Atlı’nın Uşşak Şarkısının sözleri şöyledir: ‘’Bu imtidâd-ı cevre kim bahtın şitâbı var, Mihnet-medar olan feleğe intisabı var. Eyler nesim-i subhu bize gird-bad-gam Bu rüzgâr-ı bî-mededin inkılâbı var. ’’ 26.05.2009 E-Posta: alioktay@alioktay. net |