Recep TAŞCI |
|
Enflasyon düştü, sevinelim mi? |
Nisan ayı enflasyon rakamları açıklandı. Üretici fiyatları (ÜFE) yıllık bazda 0,35 oranında gerilemiş. Tüketici fiyatları (TÜFE) ise 6,3 oranında artmış. Türkiye, petrol fiyatlarının yükseldiği 1970’lerden beri yani 40 yıldır enflasyonla boğuşuyordu. Bir türlü tek haneli rakamlara indiremiyordu. 2003-2007 arası düşme eğilimine girmişken 2008’de yeniden yüzde 10’nun üzerine çıkmıştı. Şimdi 6,13. Sevinelim mi? Önce şunu açıklayalım. Enflasyon neden düştü? Alınan malî ve ekonomik tedbirler sayesinde mi? Hayır. Öyleyse? Cevabı küresel kriz. Dillere pelesenk olan şu küresel kriz neyin nesi? Herkes anlattı, bir de biz deneyelim. ABD ekonomisi 2000 yılında duraklama emaresi gösterince ABD Merkez Bankası (FED) faizleri indirmeye başladı. 2003 yılına gelindiğinde faizler yüzde birlere inmişti. Faizlerin inmesiyle piyasada para (likitide) bollaştı. Paranın satılması gerekiyordu. Bankalar da yoldan geçen herkese bu parayı kredi olarak verdi. Özellikle “mortgage” denen uzun vadeli ipotek karşılığı kredilerle konutlar satın alındı. Satın alanların ödeme gücüne bakılmadı. Bankalar ipotek kredilerine dayanarak tahvil ihraç ettiler, finans kuruluşlarına sattılar. Bu kâğıtlar sonradan “toksik” veya “zehirli” diye adlandırılacaktı. Tutarları trilyon dolarları geçti. Bu şekilde bir koyundan 7-8 post elde ediyorlardı. Herkes memnundu. Ne zaman ki “riskli denen grup” borçlarını ödeyemedi... İşte o zaman saadet zinciri koptu. Bir koyundan ancak bir post çıkabileceği gerçeği anlaşıldı ama... Geç kalınmıştı. Yüz milyarlarca dolar kredi vermiş banka ve finans kuruluşları zor duruma düştü. ABD’nin en büyük 4. yatırım bankası Lehman Brothers 600 milyar dolarlık borçla iflâsını iste-yince piyasada panik havası oluştu, peş peşe diğer finans kuruluşları da teslim bayrağını çektiler. Zarar trilyon dolarları buldu. Batan banka ve finans kuruluşlarına ait tahvillerin yüzde 40’ı başta İngiltere, Almanya ve Hollanda olmak üzere Avrupa ülkelerindeki bankaların portföyünde bulunuyordu. Bu sebeple kriz ABD ile sınırlı kalmadı, kısa zamanda Avrupa’ya da sıçradı. İşsizlik, işini kaybetme korkusu, belirsizlik talebi bıçak gibi kesti. Hükümetler talebi canlandırmak için vergileri indirdi, harcamaları arttırdı. Bu suretle bir yandan fiyatları ucuzlatırken öte yandan piyasaya likitide enjekte ettiler. Tabiî Türkiye de krizden nasibini fazlasıyla aldı. Küresel kriz dolayısıyla dış talep daraldı. İhracatta sert bir düşüş yaşandı. Stoklar arttı. İç talep de biraz da psikolojik sebeplerle kısıldı. 2008 yılında işsizler ordusuna bir milyon kişi daha katıldı. İşsizlik de talebi frenleyen diğer bir etkendi. Talep daralınca iktisadın temel kuralı işlemeye başladı. Satılamayan malın fiyatı düşer. Enflasyon canavarı nihayet yenilmişti. Hükümetin bu zaferde bir dahli yoktu. İronik bir durum ama enflasyonu tuş eden küresel krizdi. Ne var ki zaferin bedeli ağır olmuştu, zayiat çoktu. İflâs eden işyerleri, dibe vuran sanayi, kapı önüne konan milyonlar... Şimdi başta sorduğumuz soruya dönelim, Enflasyon düştü diye sevinelim mi? 25.05.2009 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları (11.05.2009) - Elin parasıyla sefa (27.04.2009) - Bankacılık mı, tefecilik mi? |