Faruk ÇAKIR |
|
Faizsiz banka ‘dans’ı destekler mi? |
Bugün ‘ak’ dediğimize, yarın ‘kara’ demek durumunda kalmak her halde tasvip edilecek bir davranış değildir. Aynı şekilde; kimliğimize ters düşen, benliğimizle örtüşmeyen hal ve davranışlar sergilemek de tasvip edilmez. Bununla birlikte çağın getirdiği hastalıklardan olan ‘başkasına benzeme, olduğundan farklı görünme ya da farklılaşma’ hastalığıyla da müzdarip olduğumuz da bir vakıa. Gerek kişi ve gerekse kurumlar olarak toplum içinde herkesin bir duruşu vardır ve olmalıdır. Hatalardan vazgeçmek fazilet olmakla birlikte, kimliğini ve benliğini kaybetmek, başkalaşmak ve başkalarına benzemeye çalışmak pek de hayra alâmet sayılmaz. Şahısların şaşırması gibi, maalesef bazen kurumlar da şaşırıyor. “Mevlâm bizi öyle feci durumlara düşürmesin” duâsıyla ‘şaşırmaya’ iki misal vermek istiyorum. Geçen günlerde, ‘faizsiz bir banka’nın tertiplemiş olduğu bir programın dâvetiyesi elimize ulaştı. Dâvetiyede yer alan ‘program akışı’ kanaatimize göre üzücüydü. Çünkü lüks bir otelde düzenlenecek olan gece, “Anadolu Ateşi Dans Gösteri-si” ile sona erecek şekilde planlanmış. Bu dâvetiyenin elimize ulaşması sonrasında gördüğümüz manzara bizi hüzünlendirirken, başka ve belki de daha üzücü başka bir “e-posta dâvetiyesi” daha aldık. Bu dâvetiyeye göre de bir okul/kolej, yıl sonu programı düzenlemiş ve bu program da şarkıcı Hadise’nin performansıyla sona erecekmiş. Muhtemelen benzer kurumlar, benzer ve belki de daha feci programlar yapıyordur. Ama bu işte bir yanlışlık, bir hata, bir sapma söz konusu değil midir? Herhangi bir kurumun bile böyle programlar yapması makul karşılanmazken, ka-muoyunda ‘iyi’ olarak bilinen kurum ve kuruluşların böyle hatalar yapma lüksü olabilir mi? Netice itibarıyla dinî hassasiyetleri gereği başka bir ‘banka’ kuranlar ve vatandaşın da sırf bu se-beple tercih ettiği kurumlar haline gelenlerin; başka hassasiyetler ihmal edilse bile ‘müşteri’ hassasiyetine saygı göstermeleri gerekmez mi? “Faizsiz bir banka”nın ‘dans gösterisi’ni tercih etmesinde bir yanlışlık yok mu? Daha uygun ve cazip bir gösteri sunmak mümkün olamaz mıydı? Aynı şekilde bir eğitim kurumunun,—başka hassasiyetler olmadığı varsayılsa bile—baştan sona müstehcenlik kokan bir ismi ön plana çıkarması gerekir mi? Büyük hedeflerle yola çıkan eğitim kurumları, öğrencilerine ‘şarkıcı Hadise’yi mi örnek ve model olarak sunacak? Bu hadiseler doğru değildir. Şahsen üzüntüm, bu ve benzeri hatalar karşısında susulması, en azından ‘ikaz’ görevinin dahi yerine getirilmemesidir. Gönül arzu ediyor ki, ‘faizsiz banka’ya danışmanlık yapanlar, onların hesapları ve çalışmalarını kontrol edenler bu hatalar karşısında itiraz etsin, ikaz etsin ve halkı da aydınlatsın. Hiç kimsenin, temiz pa-raları kirletmeye hakkı olmasa gerek. Böyle kurumlar için daha uygun kişi ve gruplar yok mudur? Türkiye’de yoksa bile dünya da da mı yoktur? Para ve imkân var ise, gerekiyorsa Çin-ü Maçin’den de olsa prensiplere uygun ‘star’lar çağırılabilir ve çağrılmalıdır. Ama istikameti bozucu, tavizleri akla getiren, ağır vebal ve bedel ödemeyi netice veren adımlar atılmamalıdır. Bu anlayışla karşı itiraz sesimizi yükseltelim... 25.05.2009 E-Posta: [email protected] |