Suna DURMAZ |
|
Bulanık sular |
Araplar “Hayru’l kelâmi ma kalle ve delle” diyorlar. Yani, sözün hayırlısı az olup yol gösterenidir. Bazen, bir iki kelimeden oluşan küçük bir cümle çok derin mânâlar ifade edebilliyor. Anadolu insanı, o güzel ve berrak Türkçesiyle toplumda meydana gelen olaylara ışık tutan çok etkileyici deyimler üretmiş ve bu sözlerle ilerideki nesillere yol göstermiştir. Bunlardan biri de, düşmanın hilesine dikkat çekmek için söylediği şu sözdür: “Kurt kuzuyu yemeye niyetlenirse, suyu bulandırır” Bu atasözü, şu sıralar Kuveyt ve Iraklı parlamenterler arasında yapılan söz düellosunun tehlikesini gayet güzel bir şekilde ortaya koymaktadır. Irak Parlamentosu bünyesinde bulunan “Tevâfuk Cephesi“ grubundan İzzeddîn ed-Devle adlı bir milletvekilinin sözleri ortalığı karıştırdı. İzzeddin ed-Devle’nin “Kuveyt’in işgal kuvvetlerine lojistik destek sağlaması neticesinde ülkemizin alt yapısı harap olmuştur. Bu yüzden, Kuveyt Irak’a 4 trilyon dolar tazminat ödemek zorundadır” diyerek, Kuveyt’i BM Güvenlik Konseyine şikâyet etmesi ve buna Kuveyt Parlamentosundan “Bağdat sefirimizi geri çekelim”, “Iraklılar iyiliğe karşı kötülükle cevap veren nankör bir millettir!”, “Ehl-i Beyt’i katleden bir milletten ne beklenir?”, “Irak Kuveyt’i devlet olarak hiçbir zaman hazmedemedi” gibi sözlerle cevap verilmesiyle başlayan söz düellosu devam ediyor. Kuveyt Emiri Şeyh Sabah Ahmed ve Irak Başbakanı Nûri Maliki’nin tarafları sükûnete çağırması yetmedi. Akıllı bir davranış olmadığında kuşku bulunmayan ve sorumsuz kabul edilen bu atışmalar durdurulmazsa, sular bulanır; bununda sonu felâkete gider. Zira, Doğu ve Batıdaki bir takım mihraklar; Irak ve Kuveyt arasındaki suların bulanmasından büyük çıkar elde ediyorlar. Daha doğrusu, suları asıl onlar bulandırıyorlar. Sonra da, “suları durultmak için geldik!” kandırmacasıyla boğazın tam üstüne oturuyorlar; bir daha da gitmiyorlar. Ve ne yazık ki; iki ülkenin insanları gaflette olduklarından, kendilerini parçalayıp yemek için pusuya yatmış olan bu kurtların farkında değiller! Irak, 1913 tarihine kadar Osmanlı Devleti sınırları içindeydi. Kuveyt ise idarî olarak Basra vilayetine bağlı bir emirlikti. Osmanlı Devletinin 1. Dünya Savaşından mağlûp çıkması neticesinde yapılan Sevr Antlaşması gereğince Irak’ın tamamı ve Kuveyt, İngilizlerin eline geçti. 1930’da İngilizlerden bağımsızlığını alan Irak, 1932’de Birleşmiş Milletlere dahil oldu. Irak, 1961 yılında Kuveyt’in Irak topraklarının bir parçası olduğunu ve ilhak edeceğini açıkladı. Ancak, kapalı kapılar ardında ne olup bittiyse, bu fikrinden vazgeçti... Irak tarafından işgal edilme tehlikesiyle karşı karşıya olan Kuveyt, ancak 1962 yılında İngilizlerden bağımsızlığını elde etti. Bağımsızlığa kuvuşmasına rağmen; Irak tarafından askerî olarak, İran tarafından da mezhebi olarak işgal korkusu yaşadı hep. Sekiz yıl süren Irak-İran savaşında Irak tarafını tutup Irak’a büyük maddî yardımlarda bulunmasının ardında bu korku yatmaktaydı. Kuveyt’in hesaplarına göre; Irak’ın yanında olmakla bir taşla iki kuş vurmuş olacaktı. Bir taraftan, bölge için büyük tehlike oluşturan Ayetullah Humeyni’nin Şiî mezhebini yayma politikasının önüne geçecekti. Diğer taraftan, yapmış olduğu yardımlar sayesinde Irak’ın dostluğunu kazanacaktı. Ve bu dostluk sayesinde, Kuveyt’in bağımsızlığını bir türlü sindiremeyip Irak topraklarının bir parçası olarak gören Irak, bu fikrinden vazgeçecekti. Ama Kuveyt’in yapmış olduğu bu hesaplar tamamen ters çıktı maalesef. Ne Irak’ın askerî işgaline engel olabildi, ne de İran’ın Şiî işgaline... Savaş sırasında 80 milyar dolar yardım yaptığı Irak, 26 Temmuz 1990’da Kuveyt sınırına 30 bin askerini yığdı. Gerekçe olarak ise, Kuveyt’in Irak’a yapmış olduğu 80 milyar dolar yardımı geri istemesi ve kendi hissesine düşen petrol üretimini arttırarak Irak ekonomisine zarar vermesini gösterdi. 28 Temmuz 1990 tarihinde Saddam’la görüşen Amerika’nın Bağdat Büyükelçisi April Glaspie “Arapların arasındaki problemlere karışmayız“ dedi. Ancak, işgal tarihini önceden biliyormuş gibi 30 Temmuz tarihinde Bağdat’ı terk etti. BM’nin ve Arap ülkelerinin geri çekilme dâvetlerine cevap vermeyen Irak, 2 Ağustos 1990’da Kuveyt’i işgal edip 19. Vilayeti olarak ilân etti. Bunun üzerine, BM Güvenlik Konseyinin 29 Kasım 1990 tarihinde almış olduğu karar gereği oluşturulan koalisyon kuvvetleri, 10 gün süren bir savaş sonunda 26 Şubat 1991’de Kuveyt’i, Irak işgalinden kurtardılar... Irak, Kuveyt’i bir daha işgal eder mi? Bunu ancak Allah bilir. İran’ın, Şiî mezhebi yayma politikasına gelince; hiç çekinmeden bütün kuvvetiyle yol almaya devam ediyor. Bunu Kuveytte bizzat gördüğüm ve hissettiğim için söylüyorum. 07.06.2009 E-Posta: [email protected]@hotmail.com |