Ali FERŞADOĞLU |
|
Ufo (uzaylı) var mı? |
“Ufolistler”, geçenlerde yaptıkları toplantıda—sözüm ona—“bilimsel” veri ile gözleme dayanarak saçma sapan iddialarla yine zihinleri bulandırmaya çalışmış. “Ufolistler” kim, ne yapmak istiyor, iddiâları nedir? Gerçekten uzayda şuur sahibi canlılar var mı? Varsa mahiyetleri nedir? “Ufolist”, Erik Von Daniken adında biri tarafından yazılan “Tanrının Arabaları” isimli kitabı kutsal kabul eden; dine, maneviyeta cephe alan, ruhanileri (melek, cin ve şeytanları) kabul etmeyen, ancak onların yerine hayâlî uzaylı “ufo”lara inanan “modern zamanların sapıtmış bir zihniyeti”dir. Çok eski zamanlardan beri uzaylıların dünyaya geldiğini arkeolojik buluntularla ispat etmeye çalışan Erik ve ufolistlerin iddiâları: Mısır’daki piramitleri uzaylılar yapmıştır. Hatta, Çin Seddi, Maya ve İnka şehirlerini, And dağlarının tepesindeki devasa resimleri, İngiltere’deki Stonage (eski taş yığınları), Ürgüp’teki Peri Bacalarını, bazı şekilleri de vs. İddialarına göre, “O zamanda, milyonlarca taşı düzgün bloklar hâlinde kesip üst üste, ince bir matematik ve geometri bilgisiyle koymak imkânsız. Uzaylılar bu taşları lazerle kesip üst üste dizmiş. Çünkü, ‘uzaylılar, ilim ve teknoloji’ yönünden bizden daha ileri!” Halbuki tarih diyor ki, piramitler 30 yıl sürmüş. Matematik ve geometri Mısır’da çok gelişmiş. Ayrıca, milyonlarca köle, yığınlarca toprak ve kalasları kullanarak üst üste koymak pekâla mümkün. Eğer uzaylılar yapsaydı, 30 yıl değil, birkaç gün, hatta bir iki saat içinde yapılmalıydı! Ve aynı yapıları sadece Mısır’da değil, her tarafa yapmaları gerekmez miydi? Ve ne hikmetse, uzaylılar, 3, 4, 5 bin sene öncesinin teknolojisine göre piramitler, Maya, Aztek, İnka gibi eski Amerikan medeniyetlerini yapmış, kurmuş da, 2 bin, hatta bin seneden beri, çok daha basit tek bir eser meydana getirmemiş! Erik ve ufolistlerin diğer bir iddiâsı da, “Uzaylılar, And dağlarının tepesinde bulunan Nazka’daki devasa kertenkele, kuş, yılan resimlerini, yollarını bulabilmeleri için yapılmışlardır!” Hayret ki, uzaydan buraya kadar gelecek; piramit yapacak kadar ince bir teknolojiye sahip olacak, ama, yolunu şaşıracak, bulmak için kuş, kertenkele resimleri yapacak! Erik’in bir diğer iddiası, “Uzaylılar, maymunları genetik işlemlerden geçirerek insan hâline getirmişlerdir. İnsanlar aslında uzaydan gelenlerin torunlarıdır.” Peki neden maymunlar türemeye devam ediyor, onları niye insana çeviremiyorlar? Piramitleri Mısırlıların işgalinden neden kurtarmıyorlar? Maya ve İnka medeniyetleri dahil yaptılar da, yok oldularsa, neden koruyucu tedbirler almamışlar? Bilgileri mi, teknolojileri mi yetmiyor! Ufolistler der ki, “Aslında ufo (uzaylı) vardır. Ama, ABD ve bazı güçler onları ortaya çıkarmıyor! O zaman bugünkü medeniyet ve dinler çökecek?” Yine hayret ki, uzay aracı ile buralara gelecek bu kadar ince, hassas teknolojiye sahip olacaklar da yakalarını ABD’nin elinden kurtaramayacak; haddini bildirmeyecekler! Oysa, tarih/arkeolojik araştırmalar bir çömleği, ilkel bir kabı veya yontulmuş bir taşı dahi mutlaka bir akla, bir iradeye, bir medeniyete dayandırır; tesadüfe, tabiata, ufolara değil! Aslında ufolistler, tesadüfe ve “evrime” tesadüf edilemediği, biyoloji, matematik ve sair fen ilimleriyle iki kere iki dört eder derecesinde ispatlandığından ve bu yolla gitmeleri mümkün olmadığından “uzaylı” iddiâlarıyla ortaya çıkıyor. Çürütülen Darwinizmin günümüzdeki versiyonu! Ufo görüntüleri ise, tamamen aldatmaca, teknolojik hilelerden ibaret. İnternet resimleri ile bazı filmlerdeki uzay sahnelerindeki hileleri bilmeyen yok. İç içe konan film oyunlarını da… Veya, yanarak atmosfere düşen meteor taşlarını, uyduları ve parlaklıklarını, bazı casus âletleri ufo diye göstermek ve yutturmak çok mu zor? Dikkat etmemiz gereken ince nokta şu: Tarih boyunca en ilkel toplumların bile yanlış, sapık ve batıl da olsa inanma, tapınma, ibadet etmeleri, insan ruhu için iman/ibadetin nefes almak gibi temel bir ihtiyaç olduğuna delildir. Dinler tarihi, beşerin hiçbir devirde dinsiz yaşayamadığını; mutlaka bir şeye, bir güce inandıklarını gösteriyor. Ne var ki, temiz hava ve su bulamayan, pis ve kirlisiyle yetinir. Gerçeğe ulaşamayan, Allah’ı tanıyamayan, O’nun vasıflarını maddeye/toteme/putlara taksim eder. Ruhanilere, yani melek, cin ve şeytanlara inanmayan o boşluğu ufolara (uzaylılara) inanmakla doldurmaya çalışır. Günümüzde bile fal, tarot gibi 2000 yıl öncesinin saçma-sapan oyun ve tuzaklarına düşen kültürlü, çağdaş, fakat cahil insanlarını aldatacak ufolistler sizi şaşırtmasın! NOT: “Uzayda canlılar var mı, nasıl varlıklardır?” meselesine de yarın değinelim İnşaallah. 17.06.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |