Ali FERŞADOĞLU |
|
“Eşim dindar, namaz-niyazında ama…” |
Aile hayatı ile ilgili yazılarımızı ilgiyle takip ile çok istifade ettiğini söyleyen bayan, aile hayatıyla ilgili iki önemli soru yöneltti: “Yazılarınızda da belirttiğiniz gibi dindar bir eş seçmiştim. Ama, nişanlılık dönemimiz çok kısa geçti, teferruâtlı bir araştırma yapamadım. Sorun ve sorum şu: Ben sohbetlere gidiyorum, kendimi geliştiriyorum; beyim ise, bu meselelere eğilmiyor, kafasını vermiyor! Kendisini geliştirmiyor… “İkincisi beyim çok fedakâr ve ailesine bakıyor. Onların borçlarını ödüyor, eşya alıyor. Onlar da sanki mecburmuş gibi bir tavır içinde… Bu iki mesele beni çok üzüyor, ne yapmalıyım, nasıl davranmalıyım?” Beyiniz namazlarını kılıyor mu? “Evet, namazlarına çok dikkat eder.” Gayr-i meşrû hayatı var mı? “Hayır!” Sohbetlere katılıyor mu? “Ara sıra…” Evliliğinizin kaçıncı yılındasınız? “Yeni, henüz altı ay oldu…” Öyle ise, bahtiyarsınız, Allah saadetinizi arttırsın. Bundan daha büyük bir nimet, bir güzellik olabilir mi? Üzülecek, endişe edecek değil, bilâkis sevinilecek, hatta gıpta edilecek bir durumdasınız… Zira, deccalizmin hüküm sürdüğü bu dehşetli çağda, beyiniz gayr-i meşrû hayat içinde değil ve ibadetlerini ifa ediyor. Şimdi siz üzülmek değil, bilâkis aşk ve şevkle şuna yönelmelisiniz: Gayretiniz, duânızla onu tam olarak sohbet ortamına çekebilirsiniz. Evinizi özel bir medreseye, sohbethaneye çevirebilirsiniz. Onu hizmete kazandırabilirsiniz. Gayet tabiî ki, bunu nezaket ve nezahetle yapmalısınız. Ayrıca bu sizin mükellefiyetiniz. Hiç şüphesiz ki, gayretlerinizi Allah boşa çevirmez… İşte birlikte müzakere ve mütalâa etmeniz gereken mevzudan size iki pasaj: “Ne mutlu o kocaya ki, kadınının diyanetine (dindarlığına) bakıp taklit eder; refikasını hayat-ı ebediyede kaybetmemek için mütedeyyin olur. “Bahtiyardır o kadın ki, kocasının diyanetine bakıp ‘Ebedî arkadaşımı kaybetmeyeyim’ diye takvâya girer.” 1 l Evlenmenizin gayelerinden en büyüğü, Allah rızası ve sırf iman hizmetini yapmak; l Nefsimizi muhatap alıp terbiye etmeye2 çalışmak; l Esas hedef dünyayı değil, ahireti kazanmaktır. l Birbirine tesellici ve ahlâkta ve sabırda birer nümune-i imtisâl olmak. Dayanışma içine girmek. Birbirini taltifte birer şefkatli eş olmak; ders müzakeresinde birer zekî muhatap ve mücîp (cevap veren) ve güzel seciyelerin in’ikâsında birer ayna olmak gerekir.3 Şu halde, aile ortamınız şikâyete değil, şükre vesile olacak mahiyette…
Dipnotlar:
1- Lem’alar, s. 199. 2- Sözler, s. 11. 3- Şuâlar, s. 272. 15.06.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |