Ali FERŞADOĞLU |
|
Evlenilmesi sakıncalı kişilikler? - 3 |
*Mütecessis, tecessüscü ile evlenmeyin: Başkalarının gizli hallerini, sırlarını, zaaflarını araştırıp ortaya dökmeye tecessüs, casusluk denir. Tecessüsün kötü bir huy, dehşetli bir hastalık, zararlı bir fiil, fenâ bir haslet olduğunu her halde her idrâk ve iz’ân sahibi herkes “içe bakış metodu”yla anlar. Zirâ, hiç kimse, kendi zaaf ve kötülüklerinin, hatâ ve kusurlarının araştırılıp sergilenmesi ve îlân edilmesini istemez. Zaaf ve kusurlar gizli kaldıkça onları imha etmek kolay olur. Açığa döküldüklerinde, nerdeyse tamiri imkânsız hale gelir. O takdirde “Nasıl olsa herkes haberdar oldu!..” der, işi inada döker; garaz, kompleks, kızgınlık ve nefretle de birleştirerek açıktan açığa işlemeye başlar. *Cimri ile evlenmeyin: Cimri, kendisine ihsan, ikram ve emânet edilmiş mal-mülk ve servetten, karşılıksız olarak isteyenlere hiçbir şey vermeyendir. Cimrilik öyle bir hastalıktır ki, cimri kendisine karşı bile hasistir. Cimri, cömerdin de düşmanıdır. Cimri, etrafındakilerin yaptığı ikram ve ihsanlardan da müthiş bir azap duyar. Cimriler akıl ve eğitim özürlüsü kişilere benzer. Akıllı insanlar ise cömertlikle kendilerini ve mallarını koruma altına alırlar. Cimri ile evlenirseniz, ihtiyaçlarınıza karşı size yardımcı olmaz. *Kibirli ile evlenmeyin: Kibir, kendinde olmayan veya olan güzel sıfat ve hasletleri kendisinden kaynaklanmış gibi gösterme ve başkalarına üstünlük taslamadır. Gurur enâniyetten kaynaklanır. Sebebi kalp zayıflığıdır. Gururlu insan, kendisini menşe sanır. Oysa, insan son derece zayıf ve âciz bir varlıktır. Gururlanacak hiç mi, hiçbir yönü yoktur. Hiçbir şeyi var edemeyen, yarın ne olacağını bilemeyen, minnacık mikroplara mağlûp olan, sis gibi en lâtif bir unsura yenilen insan ne ile gurur duyacak ki? Hiç kimse, kendisinde olan haslet ve güzelliklerle de gururlanamaz. Çünkü, onları kendisi almış, bulmuş, ısmarlamış değildir. İyilikleriyle gururlanamaz, çünkü verdikleri kendi malı mülkü değil, emanettir. Gurur, nifakı doğurur. Kendini düşünme, kendini görme, bencillik, yalnız kendisi için endişelenme duyguları, gurur ve enaniyetle beslenirler. İnsan gurur ile Allah’ın fiillerini, ikramlarını, ihsanlarını kendisine mâl eder. Yâni, mânevî bir gasıp olur! Görünüşte birbirine benzeyen gurur ile vakar arasında ise ince bir perde vardır. Vakar ciddiyet ve ağırbaşlılıktır. İnsan makam ve mevkii gereği ciddiyetle mükelleftir. Bu işlerin düzenli yürütülmesini sağlar. Onun içindir ki resmî veya özel makamında, bir âmirin ciddiyeti gurur sayılmaz. Evindeki ciddiyeti de vakar değildir. Ancak kişi, vazifesini yapmayıp, makamını bir baskı unsuru olarak kullanıyor veya onunla övünüp duruyorsa bu vakar değil, gururdur. Gururun en büyük zararı, maddî-mânevî kemâlata mâni olmasıdır. Kendini üstün, her şeyi bilen biri kabul eden, başkasının bilgi ve tecrübesine tenezzül etmez. Böylece köhnemiş bilgileriyle baş başa kalır! *Haris insanla evlenmeyin: Hırs denilen bu duyguyla insan mal ve makam, şan ve şöhret sevdalısı olur, dünyaya şiddetle bağlanır. Dünyanın geçici, fanî mal-mülküne, mevki ve şöhretine karşı gösterilen hırs, bu duygunun fiyatına değmez. İlâhî rahmeti de suçlama mânâsı taşıyan hırs, yerinde kullanılmazsa birçok zararlara sebep olur. Kezzab gibi kalbi deler; riyâkârlığa, sefâlete sevk eder. Hırs israfa götürür, şükürsüzlüğe iter, zillete atar. Hırs, insanı sefâlet ve rezâlet bataklığına sürükler. 08.06.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |