29 Mayıs 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Ali FERŞADOĞLU

“İçimiz ısınmıyor ve sevmiyorsak”


A+ | A-

Afşin kardeşimiz, “Sevgi, muhabbet” eş seçme kriterlerinin neresinde? Dindar-ahlâklı olana gönlümüz ısınmayabilir. Sevmediğimiz dindarı tercih etmek doğru mudur? Eş tercihinde sevmek, hoşlanmak, içi ısınmak gibi duyguların dikkate alınması gerekmez mi?” diye soruyor.

Maddî-manevî kâinatın bir minyatürü şeklinde yaratıldığımızdan; ruhaniler, atomaltı, atom, yani kâinattaki bütün varlıkların “kuvve-i cazibe”leri (çekim gücü) bize “sevmek” şeklinde tecelli etmiş.

“Muhabbet,” şiddetli duygularımızdandır. Dolayısıyla sevmek ve sevilmek elimizde değil. Ancak, muhabbeti geliştirmek, voltajını düşürmek, yönetmek ve yönlendirmek hür irademize bırakılmış. Yani, kimi, ne kadar, nasıl seveceğimizi hür irademizle biz belirleriz. Tıpkı, bakmak, görmek; işitmek, dinlemek gibi. Görmek ve işitmek fıtrîdir. Görmek elimizde değil, fakat, nereye ve kime bakacağımıza, kimleri göreceğimize biz karar veririz. Sesi işitiriz, ama, istemediklerimizi duymayabiliriz!

Muhabbet ve aşktan kaçınamayız. Fakat, kimi, neyi, nasıl, ne zaman, ne kadar sevip, aşık olacağımızın kararı bize ait. Zira kalp, bir sevgi üretim merkezidir. Sevgi bir sermayedir. Biz istediğimiz kadar sevgi üretir, istediğimiz şeye ve kişiye yönlendirebiliriz.

Duygularımızı düşüncelerimiz, inançlarımız, imanımızla şekillendiririz. Eşyanın ve olayları gözlük camının rengine, kafamızda oluşturduğumuz imajlara göre görür ve algılarız. İnançlarımız ve duygularımız da buna göre oluşur. Hepimiz aynı şeyleri, fakat, farklı görürüz. Bakmak ayrı, görmek ayrı, fark etmek ayrı bir şeydir. Bakarız, ama göremeyiz. Hatta bakış yerlerimize göre, aynı şeyi, farklı anlamlar alır: 9’a bu taraftan bakan dokuz görür; karşı taraftan bakan 6…

Şu halde, sevgiyi duygumuzu biz yönetir, geliştirir, yönlendiririz. Evlenmek için sevmek şart, fakat, yeterli şart değildir. Yani, yalnızca sevgi var, diye evlenilmez. Diğer unsurlar da mutlaka olmalı. Bina inşa etmek için kum, çimento, demir, tuğla, vs. gerekli. Sadece çimento yetmez! Sevgi ve aşıkın yalnız başına karın doyurmadığını; huzur vermediğini; mutlu etmediğini görüyor ve yaşıyoruz. Eğer, evlilikte dindarlık/ahlâk gibi diğer unsurlar yoksa, sevgi de yok olur. Aşk ise, saman alevi gibi parlar ve söner…

Her zaman severek de evlilik gerçekleştirilemeyebilir. Evlendikten sonra da mükemmel bir sevgi oluşabilir. Ne denmiştir, “Sevdiğini alamazsan—ki, sevdiğin seni sevmeyebilir, dolayısıyla seninle evlenmek zorunda değil—aldığını sevebilirsin!” Çünkü, duygularımızı geliştirmek, voltajlarını düşürmek veya yönlendirmek bizim irademiz dahilindedir.

Eğer sevdiğiniz dindar değil, dindara da içiniz ısınmıyorsa şu sorunun cevabını vererek seçim yapmalısınız: “Dindar/ahlâkı hoşunuza gideni sevmek mi daha kolay; yoksa sevdiğinizi dindarlaştırıp ahlâkî değerler kazandırmak mı?” (Tabiî ki, buradaki ahlâk huy, mizac, karakteri kastediyoruz…)

Evlilik gemisinin huzur sahiline, mutluluk limanına ulaşması sevgiye bağlı. Gemiyi yüzdürmek, sevgi iledir. Ama, kaptanlık mahareti de gerekli! Eğer, kaptanlık becerisi yoksa, büyük umutlarla başlayan sevgi ve aşk yolculuğu gemisi; ya çarpar, ya su alır batar, ya karaya oturur!

“Dindarlık ve ahlâklılık” sevgiye açılır; huzur ve mutluluk getirir. “Güzellik, mal, soy-sop” sevgisi geçicidir, zamanla, kıskançlık, öfke ve nefret gibi olumsuzluğa dönüşür… Nebi-i Zişan’ı dinleyelim:

“Kim Allah için verirse, Allah için vermezse, Allah için severse, Allah için düşmanlık beslerse ve Allah için evlenirse imanını kemale erdirmiş olur.”1

Böylece içimizin ısınmadığı kişiyi de sevebilir, mecazi sevgiyi hakikîye dönüştürebiliriz. Bizzat nefis ve madde hesabına, onların fani, geçici, solan, yok olan yüzerine olan sevgi mecazidir. Mecnun’un ilk zamanlar “Leyla”yı, Leyla’nın Mecnun’u sevmesi, mecazîydi.

Hakikî sevgi ise; sevgi ve sevgililerin yaratıcısı Habib olan Allah adına sevmektir. Hakikî sevgiye, yani, Mevlâ’ya ulaşmak için Leyla’yı terk etmek gerekmez. Zira Leyla’yı da Mevlâ vermiş; içine kalbi, kalbinin içine de sevgiyi O koymuş. Mevlâ yerini Leyla sevgisi almamalı, perde ve gölge olmamalı. Mevlâ’nın kalbe karşılık en nazik ve nazenin bir kalp, ahsen-i takvim (mükemmel, güzel, kıvamı) olarak yarattığı için de sevmeli. Mecazî ile hakikî sevgi arasındaki inceliği fark etmez, dengeyi sağlayamazsak, kalp sevilenler adedince parçalanır; ruhumuzun dengesi bozulur.

Eğer Allah için evlenirseniz, Allah sevginizi arttırır. Eğer sevdiğiniz için severseniz, sevginizi hayat şartları tüketir! Evet, çiçeği kendi hesabına severseniz, soldukça, sizde solarsınız, kurudukça kurursunuz. Allah hesabına severseniz, sevginiz sonsuzlaşır. Zira, dünya çiçeklerini her baharda, yazda; sonsuz çiçekleri, sonsuzluk bahçesinde size verecek olan Kadir-i Mutlak ve Habib-i Mutlak hesabına severseniz, sevginiz sonsuzlaşır!

Dipnot:

1- Beyhakî, Şuâbu’l-İmân, 1:47.

29.05.2009

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (27.05.2009) - Meşrû ve sağlam bir âile yuvası kurulmazsa...

  (26.05.2009) - Evliliğin anlamı ne?

  (25.05.2009) - Güzellikleri paylaşıp, problemlerimizi birlikte çözelim!

  (24.05.2009) - Yanlış dahi olsa, meşveret kararının arkasında durun!

  (23.05.2009) - Seçim ve meşveret üzerine

  (22.05.2009) - İslâmda yönetim biçimi ve meşveret

  (21.05.2009) - Evlenmek mi, eğlenmek mi istiyorsunuz?

  (20.05.2009) - Yalnızlığın ilâcı iman ve evlilik

  (19.05.2009) - Temiz bir âile yuvası için ne yapmalıyız?

  (18.05.2009) - Mutlu ve huzurlu aile yuvası nasıl kurulur?

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl
Reklam Linkleri: Risale Yorum- Risale Çocuk- Yemek Tarifleri - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Satılık Tekne- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis