Cevher İLHAN |
|
AKP’nin “mayın ihâlesi” (3) |
Meclis’te “mayın krizi” var. Hükümet, “mayınlı araziler”le ilgili tasarıda ısrar ediyor. Krizin sebebi, iktidar partisinin “kiralama sistemi”nde ısrarı... Suriye sınırı boyunca 510 kilometre uzunluğunda, Kıbrıs adasıyla orantılanan mayınlanmış arazinin arındırılması için “hükümet tasarısı” ibret verici. Zira bütün ciddî uyarılara rağmen iktidar partisi, tasarının “temizlenmiş toprakların 44 yıllığına kiralatma”dan vazgeçmiyor. “İhâle”nin neden ille de “toprak kullandırma’ tarzında olduğu” sorusuna cevap veremiyor; “bildiğini” okumaya devam ediyor. Başbakan’ın telâş ve tehevvürle “İsrail şartı yok, bütün küresel aktörler ihâleye katılacak” tepkisinden ve Mâliye Bakanı Şimşek’in “satmıyoruz, kiralatıyoruz” sözünden sonra AKP Grup Başkanvekili Bozdağ’ın, “İhâleye hiçbir firmaya öncelik verilmez, kim daha fazla kırım yaparsa o kazanır; sonuç çıkmazsa ‘yap-işlet-devret’ usûlü devreye girecek” açıklaması da aynı anlama geliyor. “Mayın tasarısı”nı “savunan” AKP’liler, “mayınlı arazileri vatan toprağına katıyoruz” diyorlar; lâkin “44 yıl boyunca yabancıların kullanması”na dair hiçbir mâkul izâhı yok…
“MAYIN TASARISI”NIN HİÇBİR MANTIĞI YOK… Diyelim ki ihâlenin “yabancı firmalara verilmesi”nde başka çâre kalmadı ve Genelkurmay’la da mutâbakata varıldı. Genelkurmay’ın da önerdiği, temizlemenin “hizmet alımı” yöntemiyle yapılması ve işin uzmanı NATO’nun İkmal ve Bakım Teşkilâtı’na (Namsa) verilmesi teklifleri neden nazara alınmamakta? Muhalefetin “vatan topraklarını 44 yıllığına satılması” ikazlarına neden kulak asılmakta? Niçin “yap-işlet-devret”te inad edilmekte; toprakların yarım asra yakın İsrail ve İngiliz şirketlerinin başını çektiği yabancılara peşkeş çekilmesinin önünü açan “tasarı” bir türlü düzeltilmemekte? Erdoğan, itirazları yine “yabancı sermaye düşmanlığı” söylemiyle savuşturmaya çalışmakta. Oysa tepki “yabancılar”a değil, “ihâle şartnâmesi”ne. Altında petrol da olduğu belirtilen verimli bâkir toprakların 44 yıllığına ecnebi şirketlere kullandırılmasına... Gerçekten AKP hükûmeti, böylesine tartışmalı ve mahkemeden döneceği daha baştan belli olan bir tasarıda neden diretiyor? Üstelik Danıştay’ın daha önce 2005’te “hükûmet kararnâmesi”yle ihâleyi bir İsrail firmasına vermesi iptaline ilâveten Anayasa Mahkemesi’nin “iptal edeceği” söylenen yasayı niçin çıkarıyor? Erdoğan’ın tâlimatıyla parti grubu neden bu denli çırpınıyor? Yoksa birilerine “ne yapalım, elimizden geleni yaptık” mesajı mı yollanıyor? Sahi hangi ülke sınır bölgesindeki stratejik toprakları başka ülkelerin, yabancı şirketlerin kullanımına verir? TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı’nın ifâdesiyle, tarıma açımasıyla yıllık 20 milyon doların üzerinde net kazanç sağlayacağı belirtilen bu toprakların peşinen ecnebi firmalara tahsisinin mantığı nedir? Sonra diğer sınırlarımızdaki mayınlar nasıl temizlenecek? Millî Savunma Bakanı, “Mâliyetin ne olacağını bilmeyiz” ikrarında bulunuyor. Peki, bunun fiyatı çıkarılamaz mı? Namsa’nın “50 milyon dolar harcama” tesbiti doğruysa neden bu para verilmiyor da, ülke toprakları resmen ipotek altına sokuluyor? Türkiye’de 40 bine yakın ziraat mühendisi işsiz. Büyük bir kısmı GAP kapsamına giren bu toprakların işletilmesi, niçin ziraat mühendisleri nezâretinde yöredeki topraksız köylülere değil de, ecnebi firmalara verilmeye çalışılmakta? Niçin kendi toprağında İsrailli İzak “patron”, Ahmet-Mehmet “ırgat” olsun? Bunun maslahatı nedir?
İKTİDAR “MAYIN TARLASI”NDA… Doğrusu bütün bu sorular, kamuoyunda ister istemez, “mayınlı arazi için birilerine söz mü verildiği” istifhamına hak verdiriyor. Başbakan, her fırsatta “vin-vin (kazan-kazan)” diyor. Türkiye’nin bundan “vin-vin”i nedir; neden halka açıklamıyor? Belli ki Başbakan da, hükûmet ve grup sözcüleri de çıkmazda. Bunun hiçbir izâhını bulamıyorlar. Bundandır ki Başbakan tecâhül-ü ârif yaparak, “Bu tür anlaşmaları devletlerin birbirlerine yapmamaları mümkün mü?” diye soruyor. Hükümetlerin İsrail’le benzer anlaşmalar içinde olduklarını misal veriyor. Ardından da “mayın ihâlesi”ni unutturmak için, “Etnik kültürleri kovduk, bu faşizan bir yaklaşımdı” deyip yeni “seçim tarihi”yle ilgili yeni tartışmaları başlatma taktiğine başvuruyor. Erdoğan, milletvekillerine “İçimize mayın döşetmek istiyorlar” diye yakınıyor. AKP “mayın tasarı”sıyla girdiği “mayın tarlası”dan çıkmazsa, “kiralatma sistemi”ni düzeltmezse tıpkı “1 Mart tezkeresi” gibi elinde patlar… Bizden söylemesi… 28.05.2009 E-Posta: [email protected] |