Cevher İLHAN |
|
AKP’nin “mayın ihâlesi” (2) |
Hükûmetin “mayın ihâlesi”nin hiçbir mantığı yok. “Mayın temizleme”nin işin uzmanı Silâhlı Kuvvetler tarafından yapılmaması da bir muamma. “Yasa tasarısı”nın münhasıran “mayın temizleme bedelinin toprakların kiralanması ve kullanılması” tarzında hazırlanmasının maksadı bilinmiyor. Başbakan, kapalı grup toplantısında, “Genelkurmay’la koordineli çalışıyoruz; bize mayınları temizleyemeyeceklerini bildirdiler” diyor. Millî Savunma Bakanı da Meclis’te milletvekillerine “Madem ısrar ediyorsunuz; açık söyleyeyim” diye aynı şeyi tekrarlıyor. Buna mukabil 4 Mart 1992 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla “mayın temizleme görevi” verilen Genelkurmay, “mayın temizliğinin bedeli ödenmek kaydıyla hizmet alımı yöntemiyle yapılması” gerektiğini açıklıyor. Ve bu “tavzih”, istifhamları daha da arttırıyor. Milletvekillerinin de Meclis’te sorduğu, “mayın temizlemenin 510 kilometre uzunluğundaki araziyi iyi tanıyan Suriye sınırındaki 615 bin 419 mayını döşeyen Silâhlı Kuvvetlere neden verilmediği” sorusunun yanı sıra “Bugünkü teknolojiyle TSK nasıl temizleyemez?” suali cevapsız kalıyor.
NİÇİN “BEDELİ ÖDENEREK” TEMİZLENMİYOR? Genelkurmay, ordunun mayın temizleme yeteneğinin muharebe alanında askerî ihtiyaçları karşılayacak yeterlilikte olduğunu, lakin bu büyüklükteki mayınlı bir alanın temizlenebilmesi için modern mayın temizleme teçhizatına ve özel eğitilmiş uzman personele ihtiyaç bulunduğu bildirilmiş. Bunun için Ağustos 2001’de Genelkurmay’ın bünyesinde kurulan ofis, devâsa makineler ve teçhizat için giderler detayı çıkararak 35 milyon dolar talep etmiş. Ancak daha sonra söz konusu teçhizatın tedarik sürecinin uzun zaman alacağı ve maliyetlerdeki artışlarla ekonomik kayıpların olabileceği kaydedilmiş… Gelinen noktada Genelkurmay sözcüsü Tuğgeneral Metin Gürak’ın, bu görüşü “bu kapsamda uluslar arası deneyime sahip NATO İkmal ve Bakım Teşkilâtı NAMSA’nın öncelikle önerdikleri”ni ilgili mercilere ve hükûmete ilettiklerini belirtmesi, anlamlı. Bu durumda, toplam 50 milyon dolar harcama gerektiren Suriye sırındaki mayınların temizlenmesi ihâlesinin, kiralamayla yabancı bir şirkete verilmesinin bilmecesi hâlâ anlaşılmış değil. Aradan yıllar geçtiği halde, gerekli makine ve teçhizatın temini için Genelkurmay’ın çıkardığı bilânçoyu “bütçemiz yeterli değil” diye karşılamayan hükûmetin yeniden dört yıl önce deneyip Danıştay’a takılan “kiralama sistemi”ne başvurması, dikkat çekici. “Hizmet satın alma” yani ücreti karşılığı “mayınları temizleme ihâlesi” dururken hükûmetin bütün tepkilere rağmen inadına “tasarı”yı “temizlenmiş toprakların 44 yıllığına kullanılması”nda ısrar ediyor. Hükûmet, “hangi maslahatla 44 yıllığına kiralama sistemine gidildiği?” sorusuna cevap vermiyor, veremiyor. İtirazlara bir tek “İsrail firması şartı yok” demekle kalıyor; ancak “İsrail seçeneği”ni asla dışlamıyor.
AKP, BUNUN HESÂBINI VEREMEZ… Bütün bunlar bir yana, “mayın temizleme ihâlesi” yabancılara verilecekse, neden Genelkurmay’ın önerdiği işin uzmanı NATO’nun NAMSA’sına verilmiyor da ille de İsrailli firmaların başını çektiği yabancı şirketlere ihâlede diretiyor? İşin ilginç yanı, Millî Savunma Bakanı, mâliyetin ve ihâlenin muhammen bedelinin açıklanmayacağını mevzuat gereği TBMM’nin bilgisine dahi sunulmayacağını söylüyor. Yine bu hükûmetin çıkardığı İhale Kanununu değişikliği gereği “yabancıların toprakları kullanmada 44 yılın neye göre tesbit edildiğinin kendisine ait olduğunu” özellikle “MGK müzâkereleri ve kararlarının da gizliliği” açıklanmayacağını bildiriyor. Belli ki AKP siyasî iktidarı, bu “gizliliğin” arkasına sığınarak, “parasını ödeyerek mayınları temizleme” yerine Başbakan’ın “küresel aktörler” dediği ecnebi ve çoğu İsrailli ve Yahudi sermayeli yabancı firmalara “bu toprakları kiralama sistemi”nin peşinde. Peki neden? Sahi toprak devretmeden mayınların temizlenmesi karşılığı ihâle yapılamaz mı? Başbakan’ın ve iktidarın ne mecburiyeti var? Sonra daha 1 Mart tezkeresinin hesâbını veremeyen AKP hükûmeti, bunun hesâbını nasıl verecek? 27.05.2009 E-Posta: [email protected] |