Ali FERŞADOĞLU |
|
Kimlerle evlenmemelisiniz? |
Müslüman; bütün işlerini Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’ye göre düzenler. Elbette, hayatının en önemli kararı, hatta sonsuz mutluluğunu da etkileyen “evliliğini” de bunlara göre dizayn etmelidir. Daha önce eş adaylarında aranan kriteri, “Güzellik/yakışıklılık, zenginlik/mal-mülk, soy-sop ve dindarlık/ahlâklılık” şeklinde sıraladık. Kur’ân’ın canlı tefsiri olan Peygamberimiz (asm) “dindar/ahlâklı” olanı tavsiye ettiğini de nakletmiştik. Dindarlık, yalnızca “İman esaslarına inanıyorum!” deyip, giyim-kuşam gibi şeklî yönünü yerine getirmek olmadığını biliyoruz. Hepimiz en ulvî, yüce olumlu ve en behimî (hayvanî) duyguları ruhumuzda potansiyel yetenek olarak taşırız. Bunlar sevgi, aşk, merhamet, acımak, iyilik, tevâzû, yardım, hoşgörü, saygı, ihlâs, cesaret gibi müsbet; inat, hırs, kin, nefret, düşmanlık, yalancılık, ahmaklık, korkaklık, tama (açgözlülük) enaniyet (benlik, egoistlik), gıybet (dedikodu, dırdır), fısk gibi olumsuz duygu ve hasletlerdir. Gerçek insaniyetimizin ortaya çıkması; behîmî duyguları törpüleyip ve kanalize edip; ulvî, yanî insanî lâtifelerin inkişafına bağlı. Zaten bu dünyaya gönderilmemizin asıl gayesi, ruhumuzu/kalbimizi, nefsimizi terbiye etmek ve mükemmelleşmektir. Dindar; ulvî, yüce, olumlu duygularını geliştiren; olumsuz, süflî, behimî (hayvanî, nefsî) his ve hasletlerini terbiye edip mecralarına yönlendirebilendir. Evlenmeye hazırlanan gençler, asla ve asla kulakardı etmemeli!: Hayat arkadaşlığı geçici, aile yuvası basit bir müessese değildir. Üstelik seçeceğiniz eş, dünya hayatının huzuruyla birlikte, sonsuz mutluluğu veya huzursuzluğuyla birlikte mutsuzluğu paylaşacağınız, inşa edeceğiniz kişidir. Seçicilikte son derece hassas ve dikkatli olmalısınız. Hayatı anlamlı kılmak, dolu dolu yaşamak ve aile yuvasını nurlandırmak sağlıklı bir evlilikle mümkün. Sağlığımız için iyi bir doktor ararız. İnşaat ve tamirat için uzman bir usta... Ev eşyalarının kalitelilerini seçmek için kılı-kırk yarararız. Elbette eş seçiminde çok daha hassas olmalı. Gençler ve evlenme durumunda olan adaylar! Seçici olun, hassas davranın, uzun ve derin araştırmalar yapın! Olumsuz duyguları huy, karakter haline getirenlerle evlenmeyin! Nedir olumsuz duygu ve hasletler? Veya soruyu şöyle de sorabiliriz: Kimlerle evlenilmez? Cahil, yalancı, aptal, ahmak, karamsar/ümitsiz, korkak, cimri, fasık/günahkâr, dedikoducu/gıybetçi, hasid (hasetçi), kindar, riyakâr, suizancı, mütecessis (başkalarının hallerini araştıran), bencil, gurur/kibir/enaniyetli, haris (hırslı), inatçı, müstehcen, müsrif, zalim, sihir (büyü), fal, burç, tarota inanan ve batıl inançlarla hayatına yön vermeye çalışan, müstebit, müfteri, hilebaz, faizci-tefeci, alkolik, kumarbaz… Tekrar şu inceliğe dikkat çekelim: Beşeriz, şaşarız. Kimi zaman bu olumsuz halleri sergileyebiliriz. Sakındırdığımız, bu kötü hasletleri bir huy, karakter ve hayat tarzı haline getirenlerdir. Önemli bir nokta daha: Olumsuz hasletler, şimdilik küçük olabilirler. Her şey niyet, basit arzular, küçük istekler, hareketler ve tavırlarla başlar. Kötü alışkanlık ve bağımlılıklara ve nihayet krizlere, öncelikle küçük adamlardan sonra düşülür. Eğer ibadet, zikir ve tövbe ile imha edilmezse, kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra, tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırır.1 Küçük yalanlar büyük yalanları; basit bakışlar, temaslar, fuhuş ve zinayı; haset ve kini, onlar da büyük kavgaları ve hatta cinâyet gibi dehşetli neticeleri doğurabilir. Bir yalan bir başka yalanı dâvet eder. Basit bir müstehcenlik, başkasının iştahını çekebilir. Bu tecavüzlere, hatta cinâyetlere kadar yol açabilir. Ve bunlar, dünyamızı kararttıkları gibi, sonsuz hayatımızı mahvederler. Zira, “her günah içinde küfre giden bir yol vardır.” Tekrar edelim: Hepimizde olumsuz duygular var. Ne var ki, kimimiz bu duygularımızı terbiye edip, mecralarına akıtırken, kimimiz de olumlu duygularını köreltir; olumsuzlarını öne çıkarır. İşte bizim kastettiklerimiz, bu menfî/nefsî/behimî duyguları “huy, mizaç, karakter, ahlâk” haline getirenlerdir. Sakın, “Evlendikten sonra ben onu düzeltirim!” gibi bir yanılgıya da düşmeyin. Zira, bu yaşa gelene kadar kendilerini değiştiremediler. Düzeltmeniz belki mümkündür; ama, olağanüstü bir bilgi ve maharetin yanında olağanüstü bir efor sarfetmelisiniz!
Dipnot:
1- Lem’alar, s. 15. 05.06.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |