Mehmet KARA |
|
Fasıl mı, reform mu? |
“Eğer biz AB ile ilgili süreçte işi fasıllara endekslersek, Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkanların ekmeğine yağ sürmüş oluruz. AB ile ilgili vizyonumuzu fasıllara değil, reformlara endekslemeliyiz” diyor Başmüzakereci Egemen Bağış. AB üyesi ülkelerin her dönem başkanlığında ikiden fazla fasıl açılmasını isteyen Başbakan Erdoğan’ın aksine fasıllardan ziyade reformlara bakılması gerektiğini vurguluyor. Önce gün Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın misafiriydik. Gazete, televizyon ve ajansların Ankara temsilcilerini AB Genel Sekreterliğinde öğle yemeğinde ağırlayan Bağış, Türkiye’nin AB sürecini anlattı, bundan sonra yapılacak çalışmalar hakkında bilgi verdi ve soruları cevaplandırdı. Türkiye ile ilgili 18 faslın üzerinde siyasî engeller bulunduğunu, bunların 8’inin Güney Kıbrıs Rum kesimine, 5’inin ise Fransa`ya ait olduğunu ifade ederken, “Biz AB konusundaki başarımızı fasıl konusuna endekslersek, davulun tokmağını Brüksel’e bırakmış olacağız. Ama biz kendi çalışmalarımızı yaparsak tokmak kendi elimizde olur” diyerek fasılların açılması konusundaki zorlukları da dile getirdi. Yılbaşından bu yana Türkiye’nin AB üyeliğiyle ilgili gelişmelerin hız kazandığını söylüyor. Başbakan’ın dört yıl aradan sonra Brüksel’e gitmesini bunların içinde sayarken aslında hükümetin AB sürecini ağırdan aldığını da kabul etmiş oluyor. Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğine alternatif getirmek isteyen Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile Almanya Başbakanı Angelina Merkel’e “Türkiye’ye havlu attıramayacaklar” diyerek cevap verirken, diğer yandan, makamların gelip geçici olduğunu, cumhurbaşkanlarının, başbakanların yıllarca bu koltuklarda oturamayacağını söylerken de Sarkozy ve Merkel işbaşında oldukları sürece AB serüveninin kolay ilerlemeyeceğini de ortaya çıkıyor. AB sürecinde yapılan çalışmalarda Kıbrıs gölgesinin her zaman hissedildiğini söylüyor Bağış. Bunun için de KKTC ile Kıbrıs Rum kesimi arasındaki görüşmelerin önemi ortaya çıkıyor. “Bu süreç sadece Kıbrıs’a endeksli değil” dese de Kıbrıs’ın bu süreçte Türkiye’nin hep önüne gelen bir mesele olduğunu da peşinden ilâve ediyor. Merkel ve Sarkozy’nin zaman zaman gündeme getirdiği, “İmtiyazlı ortaklık” teklifine eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in siyasî literatüre geçen, “Bulsunlar 226’yı düşürsünler hükümeti” sözü ile cevap veriyor Bağış. “Bulsunlar 27’yi göreyim onları. Ayrıcalıklı ortaklıkla ilgili bulsunlar 27’yi bakalım” diye konuşuyor. Fransızlara Türkiye’yi daha iyi anlatmak için “Türk mevsimi” adı altında bu sene Fransa’da 40 şehirde 400 faaliyet yaparak, liderlerin fikirlerini değiştirmekten ziyade o liderleri iktidara getiren halkın gönlünü kazanmak hedefleniyor. AB’yi hem Türk, hem de AB kamuoyuna anlatmakta eksikliklerinin olduğunu ise “İletişimde sıkıntımız var” diyerek kabul ediyor. Bunun için devlet kurumlarından, sivil toplum kuruluşlarından, medya kuruluşlarından yardım istiyor. Bağış, “Türkiye’yi doğru tanıtabilirsek AB halklarının gönüllerini kazanabiliriz” derken, AB konusunun fazla haber yapılmadığı için de medyadan şikâyetçi. Avrupa Birliği ile ilgili bilgilerin ilköğretimde okutulması için hem eski, hem yeni Millî Eğitim Bakanları ile görüştüğü ve çalışmaların devam ettiği bilgisini verdi. Türkiye’de AB, AB ülkelerinde de Türkiye karşıtlığının olduğunun sorulması üzerine de Bağış, “İnsanlar bilmediklerinden, tanımadıklarından şüphe duyarlar. Bu yüzden AB ile doğru bilgileri paylaşmak lâzım” diyor, ama Türkiye’nin işinin kolay olmadığını da vurguluyor. Bağış’ın şikâyetçi olduğu diğer bir kesim de muhalefet. Meclis’ten kanunların çabuk geçmediğinden şikâyet ederken çarpıcı bir örnek veriyor. Muhalefetin meselelere ideolojik yaklaştığını şu örnekle anlatıyor. “AB’ye uyum için 1940’lı yılların Ticaret Kanununda değişikliğe gidilecek. Ancak her maddenin 2-3 saatte Genel Kurul’dan geçtiği 1600 maddelik kanunun ne kadar sürede geçeceğini varın siz hesaplayın?” diyerek “Ticaret Kanunu değişikliği de ideolojik mi?” sorusunu yöneltti. Anayasa’nın değişmesi gerektiğini söyledi, ama yeni bir anayasa şeklinde değil, Başbakan’ın dediği gibi kısmî bir değişiklikten yana olduğu görülüyor. Egemen Bağış iki saate yakın süren yemekte AB ile ilgili başka konulara da temas etti. Başmüzakereci Bağış’ı Türkiye’nin AB üyeliği konusunda gayretli gördük. Ümit ediyoruz ki, “Türkiye karşıtları Türkiye’ye havlu attıramayacak” diyen Bağış, dileriz bu gayretleri ile havluyu attırmaz. Çünkü, Türkiye artık AB konusunda yavaşlamayı kaldırmaz. Yazımızın başlığı “Fasıl mı reformu?” Aslında her ikisi eş zamanlı yapılmalı. Ancak reformların başında ihtilâl anayasasının değişmesi gelmeli. Zira, AB’nin Türkiye’yi bu anayasa ile kabul etmeyeceği gün gibi ortada… 05.06.2009 E-Posta: [email protected] |