Ali FERŞADOĞLU |
|
Evlenmeden önce kendimizi keşfetmeliyiz (2) |
Kendimizle barışık olmak ve iç huzuru yakalamak için kendimizi keşfetmeliyiz. Zaten buna mecburuz. Hakkında kâfî derecede bilgi sahibi olmadığımız bir cihazı kullanabilir, istifade edebilir miyiz? Doğumumuzdan ölümümüze dek ruhumuz/duygularımızla beraber dünya hayatını sürdüreceğimize göre, onu tanımak, keşfetmek zorunda değil miyiz? Mahiyetini bilmediğimiz bir şeyle bir arada yaşamak endişe verici, ürkütücü, korkutucu değil mi? Ayrıca, eşimizle, çoluk-çocuğumuzla bir ömür süreceğiz. Kendimizi tanıyamazsak, onları, yakınlarımızı, akrabaları ve sair insanları nasıl tanır; nasıl kendimizi tanıtabilir ve nasıl diyalog ve iletişim kurabiliriz? Ruh/duygularımızı keşfetmek kendimizi tanımak demektir. Kendimizi tanırsak geliştirir, olgunlaştırır ve terbiye ederiz. O takdirde kendimizle barışık oluruz. Kendisiyle barışık olan, aile fertleri ve diğer insanlarla da barış içinde yaşar. Diğer taraftan ruhumuzu ve özellikle kalbimizi keşfedebilirsek, istidatlarımızı ve kabiliyetlerimizi geliştirir, duygularımıza hâkim olma mahareti kazanırız. Doğru düşünme; doğru algı ve isabetli bilgiyle mümkün. Pozitif bakış, olumlu davranış ve istikamet keşifle kazanılır. Maddî-manevî gücümüzü keşfedersek, duygularımızı değiştirir, geliştirir ve kontrol edebiliriz. Mecralarını bulunca onları dengeli, ölçülü kullanmayı öğreniriz. O takdirde de hareket kabiliyetimiz artar. Dimağımızı keşfedersek, beynimizi değiştirir, hayal, vehim, hafıza, zekâ gibi aklî melekelerimizi geliştiririz. Ruhî keşif; sıkıntı, karamsarlık, problem, hastalık ve felâketlere karşı olumlu yaklaşabilme, onlardan ders alabilmeyi sağlar. Derdi dermana, ümitsizliği ümide, günahı sevaba çevirebilme melekesi/becerisi kazandırır. İnsanlığımızın ortaya çıkması ruhumuzun tekâmülüne bağlıdır. Olgunlaşıp mükemmelleşmek için de kendimizi keşfetmeliyiz. Mutasavvıfların “insan-ı kâmil” diye tabir ettiği seviyeyi, dolayısıyla mutluluğu, kâinatta cereyan eden hadiselerin gerçek yönünü, eşyanın mânevî sırlarını ve lâtifeleri keşfederiz. Ruhî keşif ve tekâmül yolculuğu bize sayısız ihtiyaçlarımızı ve aczimizi fark ettirip, sonsuz kudret, zenginlik sahibine dayanmayı, O’na hakikî “kul/abd” olmayı öğretir. Bu da bize melekleri de aşan insanî bir kimlik kazandıracaktır. Kendimizi keşfedersek, onu terbiye eder, tekâmül ettirerek manevî, ruhî, manyetik enerjimizi ve gücümüzü yükseltiriz. O takdirde de her musîbete, her olumsuz hadiseye karşı dayanır, direnç gösterebiliriz. Kendimizi keşfedersek, içe bakış metoduyla çoluk-çocuğumuza yaklaşım tarzını öğrenir; onların eğitim ve terbiyelerinde zorlanmayız. Kısaca, ruh/duygu ve biyo-psiko-fizyolojik yapımızı keşfetmek, hayatın gizemini çözmek ve anlamlandırmak demektir. Bu da huzur, bu da lezzet, bu da mutluluk demektir. 01.06.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |