Cevher İLHAN |
|
“Yasaklı” yaz Kur’ân kursları (2) |
Ekonomik krizin etkilerini azaltmak için altı ay boyunca 12 bin vatandaşı çeşitli sosyal işlerde istihdam edeceklerini 200 bin işsizi günlük 15 lira ücretle kurslarda vasıflı işgücü haline getireceklerini açıklayan Başbakan, “Meselâ şimdi yaz boyu tüm okullarımızı elden geçireceğiz. Bakım, onarım, boya, badana, her şey. Bunları part-time, full-time fark etmez, bu yaz boyu bunları bu şekilde çalıştırmak suretiyle okullarımızın bütün bu sorunlarını İnşallah gideceğiz’” diye konuşuyor… Başbakan, “boyamak”la “okulların sorunları”nı gideriyor! Millî Eğitim Bakanlığı, “okul öncesi zorunlu eğitim”le dokuz yıla çıkarılan kesintisiz eğitimin 32 ilde uygulanması için, her yıl atadığı on binlerce öğretmene ilâve olarak bu yıl ayrıca 20 bin okul öncesi öğretmeni atıyor. Lâkin okul zamanı bir yana, yaz tatilinde âtıl duran ilköğretim okullarında din öğretimi ve eğitiminin verilmesi ve Kur’ân öğretimi için hükümetin/Bakanlığın hiçbir projesi yok… Siyasî iktidar, devletin üzerine aldığı “din eğitimi ve öğretimi görevi”ni yerine getirmiyor. Dahası Diyanet’e bağlı Kur’ân kurslarına ve camilere getirilen “Kur’ân öğretiminde yaş yasağı”na yeni cezalar ekliyor. AKP iktidarınca çıkarılan yeni ceza yasasına, evlerinde komşu çocuklarına meccanen Kur’ân öğretenleri “izinsiz eğitim kurumları açmak”la sorgulayıp yargılayacak, hatta hapis cezasına çarpıtacak kayıtların konulması, bunun bir örneği…
YAZ KURSLARI, DEVLETİN VAZİFESİ… Oysa “din ve vicdan hürriyeti”ne dair Anayasanın 24. maddesi gereği devletin denetim ve gözetimi altına aldığı “din ve ahlâk eğitim ve öğretimini” vermesi gerekiyor. Bu madde ile okullarda yetersiz de olsa “din kültürü ve ahlâk bilgisi dersleri” konulmuş. Yine bu maddedeki, “kişilerin kendi isteği, küçüklerin kanunî temsilcisinin talebiyle verilmesi” ibâresiyle, “bunun dışındaki din eğitimi ve öğretimi”ni devlete yüklemiş. Keza Anayasanın 136. maddesiyle kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı Kanununun başındaki “kuruluş ve görevleri”ne dair ilk maddesi, “İslâm dininin inançları, ibadet ve ahlâk esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek” yetkisini ve vazifesini Diyanet’e vermiş. Bu durumda, devletin Diyanet aracılığıyla okullardaki “din dersleri” dışında toplumdan gelen “din eğitimi ve öğretimi talepleri”ni karşılaması, Anayasa ve yasalar gereği öncelikli görevi. Hükümetin, okul zamanı ya da tatilde, vatandaşların talebiyle başta dinlerinin temel kitabı olan Kur’ân-ı Kerimi ve dinî bilgileri öğrenmeleri için imkânları hazırlaması, esas vazifesi… İşte bu gerekçelerle, Diyanet’e 70 bin kadro tahsis eden, 571 imam hatip okulu ve onlarca yüksek İslâm enstitüsü/İlâhiyat fakültesi ve binlerce Kur’ân kursunu hizmete açan Adalet Partisi hükümeti tatilde okullarda Kur’ân öğrenimi ve dinî bilgiler verilmesine dair düzenlemeleri ve gerekli mevzuat çalışmalarını yapmıştı. Dönemin Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Abdullah Nişancı, yaz aylarında pedagojik formasyona sahip din dersleri öğretmenlerini ve imam-hatipleri görevlendirmekle okullarda Kur’ân öğretimi ve din eğitimi verilmesi hazırlığını yaptıklarını belirtmişti. Ancak demokrasiyi inkıtaa uğratan, millet irâdesinin temsilcisi Meclis’i kapatıp meşrû hükümeti deviren 12 Eylül ihtilâli, bu hayırlı hizmetin de önünü kesmişti…
HAZIR MECLİS AÇIKKEN… Ne var ki gelinen noktada okul zamanı 15-16, yaz tatilinde bile en az 12 yaşına kadar çocukları dinlerini ve dinlerin temel kitabını öğrenmeden mahrum bıraktıran yönetmeliği hâlâ değiştirmeyen, bale, dans, müzik, resim, spor, yüzme, yabancı dil kursları için herhangi bir yaş sınırı aranmazken, 28 Şubat postmodern darbe sürecinden kalma Kur’ân kurslarındaki “yaş yasağı”nı devam ettiren AKP hükümeti, Adalet Partisi azınlık hükümetinin uygulamaya geçirdiği “tatilde okullarda Kur’ân ve dinî bilgiler öğretimi”ne sahip çıkmıyor. Türkiye’nin gündeminin her gün yeni bir sansasyonla sarsılması ve demokrasi dışı “gizli belge” ve “darbe teşebbüsleri”ndeki “mağduriyet”le siyasî rant peşinde; gereğini yapmıyor. Başbakan, “Gündemimizi bitirinceye kadar Meclis’i açık tutacağız, tatile girmeyeceğiz” diyor. Her fırsatta “Başbakanlık, bakanlık, milletvekilliği hepsi geçici; yarın musalla taşında bir tek ‘Er kişi niyetine!’ diyecekler” diye şahısların ve makamların fanî olduğunu anlatıyor. Sahi, hazır Meclis açıkken öncelikle Kur’ân öğrenimini yaşla sınırlayan, tedirginlik ve sıkıntıya sebebiyet veren yasaklı yasa ve mevzuat neden düzeltilmiyor? Niçin “yaz Kur’ân kursları” iktidarın gündeminde değil... AKP, yedi yıldır hükûmette ama yarın her iktidar gibi gidecek. Peki, bunca yıl iktidarda kalıp Kur’ân öğreniminin engellenmesi ayıbının kaldırılmamasına ne cevap verecek? Bir ay boyunca “yabancılara toprak kullandırmalı mayın yasası” için direnen AKP siyasî iktidarı, bu “yasa”da gösterdiği direncin onda birini “Kur’ân kursları” için gösteremez mi? İktidar, neden bu gayreti göstermiyor? “Kur’ân öğrenimi”, “kiralatmalı mayın yasası” kadar önemli değil mi? 18.06.2009 E-Posta: [email protected] |