Cevher İLHAN |
|
AKP’nin İsrail’le işbirliği karnesi… |
Başbakan’ın “Siz kendinize bakın önce” deyip daha önce İsrail’le yapılan anlaşmalara dikkat çekmesi, Ankara - Telaviv’le ilişkilerini yeniden gündeme getirdi. “Mayın yasası”nda pek rahat olmadığı anlaşılan Erdoğan, özellikle 28 Şubat sürecinin siyasî aktörleri olarak bilinen Anasol-D ve Anasol-M zamanındaki anlaşmaları nazara veriyor. Doğrusu bunca lâftan sonra yapılacak olan, Başbakan’ın kendi iktidarları da dahil gizli- açık yapılan bütün siyasî anlaşmaları, iktisadî mutâbakatları, savunma sanayii işbirliği anlaşmalarını, silâh alımı ihâlelerini açıklaması. Üzerinde “gizlilik kaydı” olanların kaydının kaldırılmasını Meclis’in onayına sunması. Belli ki Başbakan, “mayın ihâlesi yasası”yla açığa çıkan hükûmetin İsrail’le yoğun işbirliği gerçeğine, “Biz İsrail’le daha geniş ve çok işbirliği içindeyiz ama siz de şöyle ya da böyle işbirliği yaptınız” politik söylemiyle mukabele ediyor. “Hiçbir anlaşma yapmamış gibi doğru olmayan sözlerle kalkıp halkı aldatmayın; dürüst olun; bizim her şeyimiz açık, yaptıysak ‘yaptık’ deriz” cümlesi bu anlama geliyor. Anayasa’nın 90. maddesi gereğince ayrıca “TBMM’nce uygun bulunması zorunluluğu olmayan” milletlerarası andlaşmalara dayanan uygulama andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticarî, teknik veya idarî anlaşmaların olup olmadığını bilmiyoruz. Ancak yedi yıllık AKP iktidarında İsrail’le yapılan işbirliği ve anlaşmaların kapsam ve derinliğinin rekor seviyede olduğu ortada…
ANLAŞMALAR, MUTÂBAKATLAR, İHÂLELER… Gazze saldırısı öncesi son Ankara’ya gelişinde Türkiye ile ilişkileri siyasî, ekonomik ve enerji alanlarında daha ileri taşınmasını hedeflediklerini” belirten İsrail Başbakanı Olmert’in “somut projeler”le işbirliği listesine silâh alımını ekledikleriyle övünmesi, bunun göstergesi. Gerçek şu ki AKP iktidarında İsrail’le siyasî, savunma sanayii, ekonomi ve enerji alanlarında işbirliklerini işbirliğini tamgaz sürdürdü; İsrail’e tank ve silâh ihâleri verdi, helikopter ve uçak satın aldı. Mesela Kara Kuvvetlerinin M-60 tank modernizasyonu ihâlesi bu süreçte İsrail’e verildi. Daha—şimdi komadaki Başbakan—Şaron’un yardımcısı Olmert`in 14 15 Temmuz Ankara’ya gelişiyle kararlaştırılan ve 5 Ekim 2004 tarihinde Resmi Gazete`de yayınlanan 20 maddelik “Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti Ekonomik Mutâbakat Zaptı” imzalandı. Tarımdan tohumculuğa, hayvancılıktan sulamaya, kimyadan enerjiye, telekomünikasyondan turizme, güvenlik ve çevre teknolojilerinden danışmanlığa kadar oldukça geniş alanda işbirliği ve ticaretin gelişmesini esas alan; GAP ve KOP’u (Konya Ovası Sulama Projesi) kapsayan ve Tuz Gölü ve Orta Anadolu köylerini içine alan bu işbirliği, yine bu dönemde 7 Mart 2007’de Kudüs’te yeni bir anlaşmayla daha da genişletilip pekiştirildi. Keza Temmuz 2007’de Ankara’da bir araya gelen Enerji Bakanı Hilmi Güler ile İsrail Ulusal Altyapı Bakanı Binyamin Ben Eliezer, Karadeniz’i Kızıldeniz’e bağlayarak, petrol, doğalgaz, elektrik ve suyu taşıyacak “Akdeniz Boru Hattı için fizibilitesini” imzaladılar. Yine 25 Aralık 2008’de Hava Kuvvetlerinin, aralarında insansız Ofek casus uydusu ve uçakları bulunan görsel istihbarat entegre sistemleri için açtığı toplam 140 milyon dolarlık ihaleyi iki İsrail firmasının aldığı İsrail gazetesi Yediyot Ahronot’un haberiyle ortaya çıktı.
İŞBİRLİĞİ “EN ÜST NOKTA”DA Bu arada Petkim’in yüzde 51 oranındaki hissesinin satılması ihâlesi 2 milyar 50 milyon dolar teklifle Kazak asıllı İsrail’de yaşayan İsrail vatandaşı İnvestment Industrial Group Eurasia’nın sahibi Avrasya Yahudileri Konfederasyonu Başkanı Alexander Mashkevich’un “Ermeni- Amerikan ve Yahudi ortaklığı”ndaki TrnsCentralAsia Petrochemical Holding konsursiyomuna “kazandırıldı.” İstanbul’un “kimliğini” oluşturan, tarihî mekânlarından Karaköy’den Tophane’ye kadar yıkıp yerine “modern mimari” perdesinde çirkin çelik konstrüksiyon binalar, alışveriş merkezleri ve beş yıldızlı oteller yapılması projesi, İsraillilerin “dünyadaki hükümetleri maymuna çeviren, burnu keskin çok iyi koku alan ve borsayı adeta avucunda oynatıp gittiği her ülkede kendine ortak bulan ve bir dönem Rusya’dan kaçarak Osmanlı’ya sığınan İsrailli işadamı kumarbaz S. Ofer’in başkanı olduğu konsorsiyuma -tıpkı Suriye sınırındaki topraklar gibi- 50 yıllığına kiralatılarak “Galataport ihâlesi” olarak tahsis edildi. Danıştay’ın imar plânını iptali üzerine Maliye Bakanı Unakıtan, yeniden ihâle edileceğini belirtti. İsrailli Ofer ailesi, Erdoğan’ın “fırsatlar ülkesi” dediği Türkiye’deki özelleştirmelerden “nasibini” fazlasıyla aldı. Tüpraş hisselerinin yüzde 14.76’sını satın aldı. Kısacası AKP siyasî iktidarının İsrail’le ekonomik ve bilhassa askerî işbirliği politikası, Türkiye ve İsrail’i “stratejik ortaklığa” soktu. Dönemin İsrail Savunma Bakanı Barak’ın ifâdesiyle, İsrail ile Türkiye’nin askerî işbirliği “en üst nokta”ya taşındı… Özetle İsrail’in Ankara Büyükelçisi Pinhas Avivi’nin, “zaman içinde AKP ile sevgiyi yakaladık; birçok konuda aynı anda aynı çıkarları savunuyoruz” cümlesiyle “AKP ile ‘aşk hikâyesi”ne dönüştü. (Milliyet, 21.7.2007) AKP iktidarının İsrail’le işbirliği karnesi oldukça kabarık. Başbakan daha kimi suçluyor? 11.06.2009 E-Posta: [email protected] |