Umut YAVUZ |
|
İran’da yaşananlar ve Orta Doğu sorunu |
İran’da seçim gerginliği yavaş yavaş sona eriyor. Böylece İsrail’in ve Batılı ülkelerin iddia ettiği gibi rejime yönelik herhangi ciddî bir tehdit olmadığı ortaya çıkmış oldu. Nitekim İran’da seçimden sonra meydana gelen olaylar rejime yönelik değil, seçim sonuçlarına yönelik bir itirazın tezahürüydü. Seçimden mağlûbiyet ile çıkan Musavî ve diğer muhalif adaylar sonuçların şaibeli olduğunu iddia ederek taraftarlarını sokaklara döktüler. Demokrasilerde gayet tabiî olabilecek bu türden olaylar ne yazık ki İran yönetiminin sert ve baskıcı müdahalesiyle kaosa dönüştü. Ancak şimdi ortalık duruldu denilebilir. Şimdi mücadele yasal yollardan devam ettirilmek isteniyor. Sözgelimi Musavî seçimleri araştırmak için ‘’hakemler kurulu’’ oluşturulmasını istedi. Musavî, Anayasayı Koruyucular Konseyine gönderdiği mektupta, ‘’tüm adayların benimseyeceği ve dini liderlerin onaylayacağı bağımsız ve yasal bir komitenin sorunları çözebileceğini’’ belirtti. Zaten Anayasayı Koruyucular Konseyi de seçime ilişkin tüm gelişmeleri araştırmak için herkesin güvenini kazanmış 6 uzman ile Musavi ve Kerrubi’nin temsilcilerinden oluşacak ‘’özel komisyon’’ kurulabileceğini açıklamıştı. Konsey, 6 ismin belirlendiğini, Musavî ve Kerrubi’den de kendi temsilcilerini açıklamalarını istemişti. İran’da seçim sonuçları kesinleşti ve onaylandı. Bu saatten sonra sonuçları değiştirecek herhangi bir gelişmenin yaşanması imkansız. Ancak bütün bu yaşananlar İran’da demokrasi ve seçim sistemi kavramlarının gerçek manada anlamını bulamadığını ve yerleşemediğini ortaya koydu. Bizim Türkiye’de 50’li yıllarda yaşadığımız seçim problemleriyle İran bugün yüzleşmek durumunda kalıyor. Seçmenin neredeyse yüzde 40’a yakını ise seçim sonuçlarına güvenmiyor, güvenemiyor. İran yönetiminin bu saatten sonra kendi yapısını ciddî manada sorgulaması elzemdir. Aksi takdirde bugün rejime yönelik bir tehdit haline gelmeyen hareketler, bir sonraki adımda rejime yönelebilir. İran rejiminden rahatsız olan uluslar arası siyaset aktörlerinin ekmeğine yağ sürecek bu türden gelişmeler, İran’da rejimi sarsacak, çatırdatacak olaylara dönüştürülebilir. İran seçim tartışmaları dolayısıyla Batı ülkeleri ile gerginleşen dış politikasında daha hırçın bir tutuma yönelebilir. Bu da zaten önümüzdeki dört yıl içinde nükleer çalışmalarını hızlandırıp, bir neticeye vardırmak isteğinde olan İran için gerekli iklimi ve vakti verecektir. Filistin ile inandırıcı olmayan bir “ikili devlet çözümü” konusunda masaya oturmaya hazırlanan İsrail için İran rejiminin aynı şekilde varlığını sürdürmesi önemli bir koz olarak görünüyor. İsrail, İran tehdidi var olduğu sürece kemikleşen sorunların çözümüne yönelik ciddî bir adım atmayı ise düşünmüyor. Bütün bunlar ise en çok Orta Doğu’da çözüme umut olan ve sorunları çözebilecek iradeyi ortaya koyması beklenen ABD Başkanı Obama’nın işini zorlaştırıyor. Obama’nın Irak’tan çekilirken Afganistan’da içine sürüklendiği bataklığı da hesaba katacak olursak, önümüzdeki dönemde, yeni yeşeren umutların bir bir hayal kırıklığına dönüşmesi beklenebilir. 29.06.2009 E-Posta: [email protected] |