Mehmet KARA |
|
Mahinur ve Şeymanur |
Mahinur Özdemir, Avrupa’nın ilk başörtülü milletvekili olarak Belçika Parlamentosu’na seçildi ve yemin etti. Özdemir’in seçilmesinin ardından Türkiye’de bazı kesimleri bir merak sardı ki, sormayın gitsin. “Başörtüsüyle Meclis’e girecek mi, girerse kriz olur mu?” diye günler öncesinden yayın yapmaya başladılar. Bazı televizyonlar yemin töreninin olduğu gün, “Kriz çıksın” diye boşuna beklediler. Yemin töreni öncesinden başlayan “Belçika’da türban krizi” anonslarını ekranın altında tuttular, ama ne kriz çıktı, ne de bir protesto. Aksine yoğun alkışlarla yemin etti. Onlar geçmişte Türkiye’de Merve Kavakçı’ya yapıldığı gibi Özdemir’e de “haddini bildirecek” birilerini bekledi. Ancak, Belçika parlamentonda kimse ona haddini bildirmedi. Aradaki tek benzerlik alkışlardı. Türkiye’de “dışarı dışarı” diye alkışlarla tempo tutulmuştu. Orada yemin töreninde ‘tebrik’ alkışlar vardı. İşin özeti: Mahinur Özdemir AB’nin başkentinde başörtüsüyle yemin etti… Bir takım insanlara da ders almak düştü. Bu olayda da gördük ki, özgürlükler için daha çok yol kat etmemiz gerekiyor. Şeymanur’a gelince. Şeymanur Örs, Konya Fen Lisesi 2. sınıfında okuyan bir öğrenci. Şeymanur da başörtüsü yasağının yanlışlığını söyleyenlerden. CHP’nin açılımcı belediye başkan adayı ve Grup Başkanvekili Kemal Kılaçdağlu’nun yasak konusunda sıkıştıran görüntüsü ile Türkiye onu tanıdı ve alkışladı. Öyle konusuna hâkimdi ki, Kılıçdaroğlu’nu bile sıkıştırmayı başardı. Şeymanur, Kılıçdaroğlu’na başörtüsü sorununun çözümü noktasında partisinin neler yapacaklarını sordu ve “CHP iktidar olduktan sonra böyle bir sorunun kalmayacağı” sözünü aldı. Şeymanur inandı mı bilemeyiz, ama geçmişi belli CHP için bize pek inandırıcı gelmedi. Şeymanur yasakçılara da şu dersi verdi: “Taviz tavizi doğuruyor. Sonra biz başımızı açıyoruz. Daha sonra başka tavizler geliyor.” Başka söze gerek var mı? Ümit ediyoruz ki, bu iki örnekten sonra yasakçılar da derslerini almış olurlar. * * * “BALANS AYARCI” DA İFADE VERİR 28 Şubat sürecinin başaktörü Çevik Bir’in Ergenekon savcılarına “şüpheli” olarak ifade vermesi önemli bir haber. Ergenekon iddianamelerinde çok yerde ismi geçen Bir’in savcı ile kaç saat görüştüğü ise gazeteler arasında anlaşmazlığa yol açtı. Kimisi 1.5, kimisi 2, kimisi 3, kimisi de 5 saat dedi. Bir’in ifade verdikten sonraki tavırları da dikkatlerden kaçmadı. Hayli şaşkın olduğu yüzüne ve hareketlerine vurmuştu. Çünkü öğlen saatlerinde açıklama isteyen gazetecilere “iyi akşamlar çocuklar!” deyiverdi. Tıpkı, daha önce de savcıları ifade verenlerin, önceleri çokça basında yer almalarına, çokça konuşmalarına rağmen şimdi sustukları gibi… Açıklama yapma merakı olan Bir’in de sadece iki kelime ile geçiştirmesi bize bunları hatırlattı. * * * CHP’YE BİRŞEYLER Mİ OLDU? 12 Eylül darbesini yapanların yargılanmasına engelleyen anayasanın geçici 15. maddenin değiştirilmesi ile gelişmeler hız kazandı fakat Meclis tatile girerken gündeme geldiği için Ekim ayından sonraya kaldı gibi gözüküyor. Bu işin en ilginç yanı CHP’nin bu konuyu gündeme getirmesi. Baykal’ın konuşmasından sonra Grup başkanvekillerinin hemen harekete geçmesi de bu ilginçliği arttırdı. Baykal o kadar ileri gidiyor ki, 28 Şubat’ın bile yargılanabileceğini(!) söylüyor. CHP’nin bu önerisine AKP’li yöneticiler değerlendirirken, Başbakan Erdoğan pek sıcak bakmıyor. Bazı gerekçelerle Baykal’ın bu önerisine soğuk yaklaşıyor. Burada şunu da söylemek lâzım: Bazıları bu işi sulandırma gayreti içinde. Bu maddenin kaldırılmasının bir anlam ifade etmeyeceğini, 12 Eylül darbesini yapanların çoğunun hayatta olmadığını söyleyerek hafife alıyorlar. Ancak bu iki anlamda doğru değil. Birincisi hayatta olanlar var. Madde kaldırılırsa sadece darbeyi yapan 5 general değil o dönemdeki hükümet üyeleri, danışma meclisi üyeleri olmak üzere pek çok kişi yargılanabilir. İkincisi de, yargılanacak kimse kalmasa da bundan sonra aklından darbe geçenlere gözdağı olur. Samimî olunmasa da düşünülmesi dahi iyi ve olumlu bir gelişme. Bakalım sonu nereye varacak? 28.06.2009 E-Posta: [email protected] |