Şaban DÖĞEN |
|
Bu millete yapılabilecek en güzel hizmet |
Üstadı niçin yirmi sekiz sene il il, kasaba kasaba dolaştırmış; sürgünlerden sürgünlere, hapishanelerden hapishanelere göndermişlerdi? Üstad hakkında evhamlar vardı. Onu potansiyel bir tehlike olarak görüyorlardı. Bediüzzaman ise din, iman, İslâm, Allah, peygamber, ahiret demekten başka birşey yapmıyordu. Oysa kalplere bunları yerleştirmekle kişiler kötülüklerden uzaklaşır; barış, kardeşlik, huzur ve mutluluk dolu bir dünya kurulurdu. Böyle bir dünyada kimse kimsenin ayağının altına karpuz kabuğu koymaz, aksine birbirlerini kardeş görüp yardımlarına koşarlardı. Bediüzzaman, “Âlâ birşey bozulduğunda adi birşeyin bozulmasından daha bozuk olur” diyordu. Meselâ tereyağı bozulduğunda sütün bozulması gibi olmaz, bütünüyle zehir olur, daha istifade edilmezdi. Bir Müslüman bozulduğunda da tereyağının bozulması gibi bozulur; ya anarşist olur, ya da toplum hayatı için bir zehir gibi zararlı hâle gelirdi. Şöyle diyordu Bediüzzaman: “Kalb-i insanîden hürmet ve merhamet çıksa akıl ve zekâvet o insanları gayet dehşetli gaddar canavarlar hükmüne getirir; daha siyasetle idare edilmez.”1 Bu fedâkâr millet bin yıldır Kur’ân hakikatleriyle ayakta kalmış, bütün ruh u canıyla Kur’ân’ın hizmetinde emsâlsiz kahramanlıklar göstermişti. Eğer bu hayatî temel unsur terk edilirse, elli sene sonra parlak mazisini lekedar edecek, belki mahvedecek bir nesil yetişirdi. Yetişen bu yeni neslin eline Risâle-i Nur gibi Kur’ân hakikatlerini verip onları dehşetli düşüşten kurtarmak kadar büyük bir görev olabilir miydi? Bir Müslüman başkalarına benzemezdi. İslâmdan çıkan insan mutlak sapıklığa düşer, anarşist olur, idare edilemezdi.2 İşte Risâle-i Nur insanı insan, üstelik sultan yapan, kötülüklerden uzaklaştıran, bütün güzelliklerin kaynağı olan imanı kalplere yerleştirmekle vatana ve millete en büyük hizmeti yapmaktaydı. Serapa ihlâs ve samimiyetin eseri olan 130 parçadan ibaret Külliyat’ıyla dün yanlış anlaşılmaktan kurtulamayan Bediüzzaman’ın eserleri bugün 43 dünya diline çevrildi, dünyanın 53 ülkesinde okunuyor; anarşi ve terörün acı faturasını ödemek zorunda kalan Türkiye de, artık yıllar öncesinde böylesine anlamlı ve ilerigörüşlü tespitlerde bulunan Bediüzzaman’ı anlamaya başladı. İşte Kozaklı Vadiibis Otel’de 20-21 Haziran’da toplanan yeni Asya Temsilcisi arkadaşlarımız da Risâle-i Nur’un bu önemli hizmetinin geniş kesimlere ulaşması için gazete yoluyla bir hamle başlatmışlardı. İzmirli arkadaşların da benzer bir toplantıyla İzmir ve havalisinde ayrıca bir istişare halkası kurmaları takdire şayan. “Hizmet zamanı. Atalete yer yok!” deyip güzel çalışmalara soyunan bütün arkadaşlarımızı tebrik ediyoruz. Allah muvaffak eylesin.
Dipnotlar:
1- Şualar, s. 508. 2- Emirdağ Lâhikası, s. 20. 28.06.2009 E-Posta: [email protected] |