Şaban DÖĞEN |
|
Dostlarla birlikte olunca |
Bir şair, “Düşmanlarla birlikte olunca meydan iğne deliği gibi daralır. Dostlarla birlikte olunca da iğne deliği bir meydan kadar genişler” der. Çok doğru. Öyle an olur ki Kader Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle medrese-i Yusufiye denilen hapishanelerde bir araya getirir bu dostları. Bir eserinde bu durumu değerlendirirken, “Nur Talebelerinin bu zamanda toplanmaları, zararsız olarak, medrese-i Yusufiyede olur. Ve birbirini görüp sohbet etmek, hariçte masraflı ve şüpheli olur. Hattâ benimle görüşmek için bazıları kırk elli lirayı sarf ederek gelip, ya yirmi dakika veya hiç görüşmeden döner, giderdi. Ben bazı kardeşlerimi yakından görmek için hapsin zahmetini severek kabul ederdim. Demek hapis bizim için bir nimettir, bir rahmettir”1 diyordu. Hapishaneyi bir medrese, mektep, okul hâline getirmek işte böyle olur. İman gözüyle bakınca o musîbetler arkasındaki rahmeti görmeye başlar mü’min. O okulda Üstadından ders alır, ilmini, imanını, ahlâkını, faziletini arttırır. Eskiden çetin hizmet şartları altında Kaderin bir cilvesi olarak dostlar zaman zaman zorunlu olarak böyle yerlerde bir araya gelir, sohbet eder, kaynaşır, birbirlerinin faziletlerinden istifade ederlerdi. Bu nimetler dışarıda hem de gönüllü olarak daha nezih, daha güzel atmosferlerde niçin elde edilmesin? Onun için birbirlerini Allah için seven böylesine candan dostlar bu hasreti uzun süre yaşamamak için, hem de müfritane hizmet gereği şu veya bu vesilelerle zaman zaman toplanır, sohbet eder, kenetleşir, tekvücut olduklarını gösterirler. Okuma programları, kendimizin ve hizmetin inkişafı için çeşitli maksatlarla yapılan meşveretler, toplantılar bunlar için ne güzel vesilelerdir. Almanya’da Münih’e 100 km mesafede Avusturya sınırında, Alplerin eteklerinde kurulu Garmisch-Patenkirchen ilçesinin bir köyünde Avusturya’ya varıncaya kadar Almanya’nın değişik muhitlerinden gelen dostlarla birlikte olduğumuz dört günde de böylesi toplantıların önemini bir kere daha gördük. Hasret giderme, dertleşme, kaynaşma, hemhâl olma yanında iman ve Kur’ân hizmetiyle ilgili yapılan sohbet ve meşveretlerin anlamı daha bir başkaydı. Bir kısmıyla yeni tanışma fırsatı bulduğumuz elmas değerindeki dostlarla beraber olmak ne kadar büyük bir nimet. Nurlardaki engin ve zengin hakikatleri mütalâa etme ve onları hatırlamanın zevki ise daha bir güzel. Tatilleri maddî-manevî böylesine nefis atmosferlerde birlikte ihya etmenin tadı bir başka. Ezan sesinden uzak diyar-ı gurbette kendini, neslini muhafaza etme ve bunun için çaba harcamanın mükâfatı ise çok daha büyük. Bir koyup yüz almak gibi birşey. İslâma en güzel şekilde ayna olmaya çalışan, dersini daha çok lisan-ı halle veren bu fedakâr, cefakâr dostları, özellikle “bahtiyar Alman milleti”nin doğuşunda geçen emeklerini tebrik ediyor; hizmetlerinin inkişafını, mükâfatlarının artmasını temenni ediyor, organizasyonda emeği geçen arkadaşları da kutluyor, huzur dolu, mutluluk dolu günler diliyorum.
DİPNOT:
1. Lem’alar, s. 265. 19.06.2009 E-Posta: [email protected] |