Recep TAŞCI |
|
Yeniye destek, eskiye köstek (2) |
Geçen hafta teşvik paketinin muhtevası hakkında özet bir bilgi sunmuştuk. Bu hafta analiz etmeye çalışacağız. Paketin iki ayağı var demiştik. Birinci ayağı yeni yatırımları teşvik etmek. Demek ki, mevcut yatırımlar bu teşviklerden yararlanamayacak. Bazen ülkeyi yönetenleri anlamakta güçlük çekiyoruz. Bir adım ötesini görmek bu kadar zor mu? Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan’ın mutlaka bir bildiği vardır. Şöyle anlatalım, belki biz yanılıyoruz. Meselâ bir ilimizde aynı iş kolunda faaliyet gösteren iki işletme düşünün. Biri yeni, diğeri eski kuruluş olsun. Yeni olan cüz’î tutarda bir vergi, sigorta primi öderken, eski olan ağır bir vergi ve sigorta yükü altında ezilsin. Hakkaniyete sığar mı? Böyle bir haksız rekabet olabilir mi? Zaten mevcut tesislerin binbir güçlükle faaliyetlerini sürdürmeye çalıştıklarını cümle âlem biliyor. Kriz bütün işletmeleri vurmuş. Kimisi tatile girmiş, kimisi iflâs etmiş. Binlerce işletme vergi, sigorta, banka borcuyla boğuşmakta. İşçi çıkararak ayakta kalma mücadelesinde. Sanayide kapasite kullanımı biraz kıpırdasa da hâlâ düşük. Tam bu sırada yeni yatırımları teşvik adı altında karşınıza bir rakip çıkartılıyor. Bunun anlamı, mevcut işletmelerin ölüm fermanının imzalanması demektir. Şimdi ne olacağını size söyleyelim. Mevcut işletmeler kâğıt üstünde kapatılacak, sonra yeni bir işletme gibi tekrar açılacak. Böylece teşvikten yararlanma imkânını bulacaklar. Milleti böyle muvazaalı yollara zorlamanın ne gereği var? Mevcut işletmelerin tam kapasiteyle üretime geçmesi için gereken desteği verin, sonucunu hemen alın. Haklarını yemeyelim. Mevcut işletmelere vergi, sigorta indirimi, kısa çalışma ödeneği gibi avantajların sağlandığını görmezlikten gelmiyoruz. Ne var ki yeterli olmadı. Olmadığı için de her açıklanan işsizlik rakamı bir öncekinden daha kötü çıktı. Bir de şu hususa dikkat çekilmeli. Yeni yatırımlar destekleniyor, üretim artsın diye. Ama şu anda acil sorunumuz üretim değil. Sorun talep daralması. Yani mallar satılamıyor. Satış olmayınca üretim duruyor, fabrikalar stop ediyor. Bu şartlarda ne teşvik verirseniz verin, yatırım yapılır mı? Önce talebin canlandırılması için seferber olunmalı. Paketin yatırım ayağıyla ilgili söylenmesi gereken diğer hususlara birer cümleyle şöyle değinebiliriz. Doğu ve Güneydoğu Bölgesi’nde gerekli güvenlik ortamı ve alt yapı oluşturulmadan yatırım beklemek fazla iyimserlik olur. Fabrikaların üçüncü ve dördüncü bölgelere taşınmasının toplam istihdama bir katkısı olmaz, ancak bölgeler arası dengesizliği giderici bir rolü olabilir. Bir örnekle açıklayalım; İzmit’teki fabrikasını taşıyan iş sahibi, beraberinde işçilerinin tamamını götüremeyeceğine göre, Muş’ta istihdam sağlarken İzmit’tekiler işsiz kalacak. Ne değişti, hiç. Elde var sıfır. Paketin istihdam ayağı ise; daha somut ve kısa vadede sınırlı da olsa etkisini gösterecektir. Ne var ki süre 6 ayla sınırlıdır. Geçen hafta sorduk, yine soralım. Bu süre bitince insanlar kapı önüne mi konulacak? Esas önemli olan konu uygulamadır. Bir kere devlet, vatandaşına güvenmeli, lüzumsuz bürokratik engeller çıkartılmamalıdır. Hele partizanlık asla yapılmamalıdır. Son olarak, paketin finansmanı nasıl olacaktır? Bu soru sıkça sorulmaktadır. Paketin yatırım ayağı bütçeye önemli bir yük getirmeyecektir. Devlet kârdan zarar edecektir. İstihdamın maliyetinin ise, 1 milyar lira civarında olduğu söylenmektedir. Bunun finansmanı da işsizlik fonundan karşılanacaktır. İşsizlik fonunda 40 milyar lira olduğu düşünülürse, 1 milyar lira önemli bir yük teşkil etmeyecektir. Her şeye rağmen paketin ülkemize hayırlı olmasını diliyor, mevcut işletmelerin sorunlarını giderici ve talebi canlandırıcı daha etkin tedbirler alınmasını bekliyoruz. Zira şu anda acil çözülmesi gerekenler bunlar. 22.06.2009 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları (15.06.2009) - Yeniye destek, eskiye köstek - 1 (25.05.2009) - Enflasyon düştü, sevinelim mi? (11.05.2009) - Elin parasıyla sefa |