Yasemin GÜLEÇYÜZ |
|
Tatil manzaraları |
Okullar tatilde ya, özellikle büyükşehirlerde çocuklar oyun alanlarının azlığından sokaklarda kendilerinden geçmiş bir vaziyette top peşinde koşturup durmaktalar. Topların çoğu ağırca, meşin olanlardan, zira genelde futbol oynamaktalar. Futbolda en iyi malzeme ise meşin yuvarlaklar malûmunuz. İyi güzel de bir kaza olduğunda “gülle” yemiş gibi oluyorsunuz. Sokaklar dar, oynadıkları oyun da geniş alan istediğinden buna bir de araba trafiğini ekleyin, istenilmeyen durumlar, top kazaları kaçınılmaz. Geçenlerde bir yerlere yetişmeye çalışırken araba ve top kıskacında bunalmış kalakaldığımda “Çocuklar müsaade istiyorum!” derken kendi kendime de mırıldandım: “Allahım, bir taraftan arabalar bir taraftan top oynayan çocuklar… Sen bilirsin hâlimi!” Elindeki topla yayalar ve araba trafiğinde kalakalan çocuk da bilmem söylediklerimi duymuş muydu, mırıldanmaktaydı: “Allahım görüyorsun ya, bir taraftan söylenen teyzeler, bir taraftan arabalar!...” O sıkıntılı vaziyette ağzımı kulaklarıma götüren bir tebessümdü bu sözlere karşılığım. Neler düşündürmedi ki bu sözler bana…
OKUMAK...
Bakış açımızı, hayat ufkumuzu geniş tutabilmenin en sağlam formülü okumak. Kitap okumak, kendimizi, iç âlemimizi, duygularımızı okumak, kâinat kitabında hadiseler satırlarıyla yazılan mesajları okumak… Kur’ân’ın ilk emrinin “Oku!” olması ne kadar ibretli! Aile boyu iyi okumalar…
BAKIŞ AÇILARI
“Ne gördüğünüz, nereden baktığınıza bağlıdır” denir ya, gerçekten de bakış açısı önemlidir. Geniş bir açıdan baktığınızda gördükleriniz daha şümullu, daha bütünleyici, tamamlayıcıdır. Dar bakış açıları gördüklerimizi sınırladığından hükümlerimiz eksiktir, yorumlamaya muhtaçtır, dolayısıyla da çoğu zaman bizi yanlışa götürür. O yüzden hangi olay olursa olsun yapabildiğimiz kadarıyla bakış açımızı geniş tutmaya çalışıp hüküm vermek en güzeli. Top oynayan çocuk misâli diğergamlık, yaygın tabiriyle “empati” kurmaya çalışmak da yanlıştan alıkoyan etkili çözümlerden bir tanesi.
ÜÇ BAKIŞ AÇISI
Varlık âlemini hakikî yüzleriyle tanımamıza yardımcı olan, hayat yolculuğunda yanlış yollara sapmamızı engelleyen üç yardımcı formül… Bu kısa, fani, sıkıcı, dar âlemde kısa paslaşmalar, yatay iletişimler hükmünde değil, bizi sonsuz güzelliklere taşıyacak üç anahtar… Risâle-i Nur’larda, külliyatın muhtelif yerlerinde Bediüzzaman Hazretlerinin son derece orijinal bir şekilde formüle ettiği üç hayat pusulası. “Eşyanın üç yüzü vardır” der Bediüzzaman Hazretleri. (10. Söz, Altıncı Hakikat) (Buradaki “eşya” tâbirini başımıza gelen, muhatap olduğumuz, var olan her ‘şey’ anlamında algılamamız yanlış olmayacaktır.) Biri esmâ-ı İlâhiyeye bakar. Olabildiğince hadise mektuplarıyla San'atkârımızdan bize gönderilen mesajları doğru okumaya çalışıp, Rabbimizin o hadisede akseden isimlerini fark etmemiz problemle- rimizi çözüm hâline getirecektir. “Eşyanın diğer yüzü ahirete bakar” der Bediüzzaman Hazretleri. Evet, dünya ahiretin tarlasıdır. Buradan tohumlar misâli gönderdiğimiz her söz, her hareket, her yorum sonsuz âlemde meyvedar ağaçlar olarak karşımıza çıkacaktır. İşte bunu bilip ona göre hareket etmemiz gerekir. Cehenneme has zakkum meyveleri mi, Cennete özel Tûbâ ağacı meyveleri mi toplamak isteriz? “Eşyanın üçüncü yüzü dünyaya bakar” der Bediüzzaman Hazretleri. Eşyayı sadece dünyaya bakan yüzüyle değerlendirmek, hüküm vermektir. Eşyanın San'atkâr’ına doksan dokuz yönü varsa, dünyaya bakan bir yönü vardır. Bunu bilip adımlarımızı ona göre atmak hadiseler karşısında bizi ne çok sevindirecek, ne de çok üzecektir. Yaşantımızda yüzde biri mi, yüzde 99’u mu hedeflemek akıl kârıdır? Ne dersiniz? 21.06.2009 E-Posta: [email protected] |