Robert MİRANDA |
|
Teşekkürler, fakat istemiyorum |
SADECE bir kaç hafta önce Başkan Barack Obama İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Washington’da buluşarak Filistin sorununa iki devletli bir çözüm bulunması için açıkça destek verdiklerini açıkladı. Obama ayrıca Batı Şeria’da Yahudi yerleşimlerini durdurmak için İsrail’den işbirliği talebinde de bulundu. Bunun üzerine, Netanyahu barış müzakerelerine “derhal” başlamaya hazır olduklarını dile getirdi fakat bir Filistin devleti kurulması konusunda biraz temkinli davrandı. Netanyahu, İsrail’in Filistinlilerle “yan yana” yaşamaya hazır olduklarını söyledi, fakat bunun yegâne şartının Filistinlilerin İsrail’i bir “Yahudi devleti” olarak kabul etmesi olduğunu da belirtti. Filistinli müzakereci Saib Erakat, Netanyahu’nun bu ifadelerine tepki gösterdi ve dedi ki: “İşgalcilerin nefesini boynumuzda her an hissettiğimiz bir ortamda biz Filistinliler kendi kendimizi nasıl idare edebiliriz? Onların barikatları şehirlerimizi, kasabalarımızı, köylerimizi ve mülteci kamplarımızı çevrelemişken nasıl yapabiliriz bunu?” Hamas’ın resmî yetkililerinden Musher Al Masri ise Amerikalıların halen İsrail ve Filistin’e karşı tarafsız bir tutum takınmadığından yakındı. Şurası gerçek ki, Obama Netanyahu’yu bir Filistin devletinin kabul etmek yükümlülüğü altında bırakmıştır. Bu haftalarda, daha Obama’nın Müslüman dünyasına seslenmesinin üzerinden pek de fazla geçmemişken, Netanyahu Filistinlilerin İsrail’i bir Yahudi devleti olarak benimsemeleri gerektiğini söylüyor ve bununla da çok açık bir şekilde Filistinli mültecilerin İsrail topraklarına asla dönemeyeceklerinin sinyalini veriyor. Filistin yönetimi, Saib Erakat’ın “Netanyahu’nun konuşması barış müzakerelerinin kapısını kapatmıştır” sözleriyle sözkonusu yeni müzakere senaryolarını red etmiştir. Erakat şöyle devam etti: “Dünyanın Filistin devletinin kurulacağı söylemlerine kanmamasını rica ediyoruz zira bu şartlarda bu durum kabul edilemez. Zira Netanyahu, Kudüs’ü İsrail’in başşehri olarak deklare ediyor, mülteciler hakkında müzakere yapılmayacak diyor ve Yahudi yerleşimlerinin devam edeceğini söylüyor” Gazze’de Hamas sözcüsü Sami Abu Zuhri, Netanyahu’nun sözkonusu konuşmasını “ırkçı” bir konuşma olarak niteledi ve Arap milletini İsrail’e karşı “daha güçlü bir direnişe” çağırdı. Netanyahu’nun konuşması hiç şüphesiz Obama’nın İslâm dünyasına yaptığı tarihî konuşmaya açık bir cevaptı. Netanyahu cevabında, ABD’nin Yahudi yerleşimlerini durdurma çağrısını red etmiştir. Beyaz Saray ise Obama’nın bu konuşmayı “ileriye doğru atılmış önemli bir adım” olarak nitelediğini açıkladı. Washington, İsrail’i iki devletli çözüm fikrini kabul etmeye yaklaştırdığı için durumdan tatmin olmuşa benziyor ve böylece Filistin’in problemlerini çözdüğünü düşünüyor ancak yine elinde boş bir çantayla masadan ayrılan ne yazık ki Filistinliler olacak. “Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek bir kelimeye gelin. Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah’ı bırakıp bir kısmımız bir kısmımızı Rabler edinmeyelim.” [Kur’ân 3:64] İsrail bütün bunlar bir yana Filistin devletinin ancak silâhsız ve ordusuz olması durumunda var olabileceğini öne sürüyor. İsrail, Filistinlilerin böylesi bir teklifi asla ve asla kabul etmeyeceğini çok iyi biliyor ve bunu ABD de gayet iyi biliyor. Bir kez daha Netanyahu hükümetinden bir geciktirme ve erteleme taktiğine şahit oluyoruz. Bir kez daha, Netanyahu hükümeti İsrail’i daha güçlü kılacak ve Filistinlileri köleleştirecek ve boyun eğdirecek barış şartları öne sürmeye hazırlanıyor. “Allah, saklı tuttuklarınızı ve açığa vurduklarınızı bilir.” [Kur’ân 16: 19] Filistin yönetimi Netanyahu’nun şartlarının kabul edilemez olduğunu söylemekte sonuna kadar haklı. 24.06.2009 E-Posta: [email protected] |