Recep TAŞCI |
|
Kimin borusu ötecek? |
Futbol...
Üniversite giriş sınavı...
Sigara yasağı...
Temiz hava sahası,
Derken 4 haftadır güncelliği takip adına ekonomiden uzaklaştık. Gerçi buna tam uzaklaşma denemezdi, konular dolaylı da olsa ekonomiyle bağlantılıydı.
Bu süre zarfında neler olmuş, gündeme şöyle bir bakalım.
Temmuz ayında TÜFE ve ÜFE’de gerileme devam ederken, ithalat ve ihracat geçen yılın aynı dönemine göre düştü. Carî açık kapanıyor.
Merkez Bankası faiz indirimlerini sürdürdü, borsa yükseldi.
Dolar, TL karşısında değer kaybetti.
Merkez Bankası düşüşü durdurmak için döviz alımı ihalesine başladı. İhalelerde alımı yapılacak tutar günlük 30 milyon dolar olarak belirlendi ise de gerektiğinde 60 milyona çıkabilecek.
Düşük kurun ülke ekonomisine verdiği zararları ve nasıl soyulduğumuzu bir başka yazıda ele almak üzere bugün üzerinde durmak istediğimiz esas gündem maddesine geçelim.
Geçtiğimiz hafta Rusya Başbakanı Vladamir Putin, kısa bir iş seyahati için Ankara’ya geldi, öyle tarihî ve turistik yerleri filan gezmeden 20 anlaşmaya imza attı, gitti.
Satır başları halinde sıralarsak, anlaşmalar şu hususları kapsıyordu:
1) Samsun-Ceyhan Petrol Boru Hattına Rusya petrol verecek. Böylece hem ihtiyaç duyulan petrol tedarik edilecek, hem de Boğazlar trafiği rahatlayacak.
2) Türkiye, Güney Akım projesi için Rus tarafının Türk karasularında araştırma yapmasına izin verdi, fizibilite sonuçlarına göre ortaklık değerlendirilecek.
Rusya siyasî çekişme yaşadığı Ukrayna’yı by-pass etmek için boru hattının Türk karasularından geçmesini istiyordu.
3) Mavi Akım-2 ile doğalgaz boru hattı İsrail’e uzatılacak.
4) Nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanılmasında işbirliğine gidilecek.
5) Tuz Gölü altına doğalgaz deposu Rus şirketlerince inşa edilecek.
6) Ceyhan’da ortak sıvılaştırılmış doğalgaz tesisi kurularak Türkiye re-export hakkı kazanacak. Yani Türkiye 3. ülkelere doğalgaz satabilecek.
7) Türkiye’nin Rusya’dan ithal ettiği doğalgaz fiyatının yeniden müzakere edilmesi ve günün şartlarına uygun hale getirilmesi konusunda mutabık kalındı.
8) Türkiye’nin Rusya’dan belli miktarda doğalgaz ithal etme zorunluluğu bulunuyordu. Anlaşma gereği bu miktarda ithalat yapmasa da bedelini ödüyordu.
Bu madde yumuşatılacak.
Anlaşmalar arasında en çok ilgiyi ve tepkiyi Güney Akım Projesi çekti.
Olay şu:
Batı, doğalgazda Rusya’ya bağımlı olmak istemiyor,alternatif arıyor.
Bu amaçla Orta Asya’dan Avrupa’ya uzanacak Türkiye’den geçecek 3.300 km uzunluğundaki petrol boru hattı projesi için düğmeye bastı.
Adına Nabucco denilen ve Türkiye’nin de ortak olduğu bu projenin imzaları geçtiğimiz ay atıldı.
Rusya bunun üzerine Güney Akım Projesini geliştirdi.
Türkiye bu projeyi de imzaladı.
Türkiye’nin hem Nabucco’yu, hem de rakip olduğu ileri sürülen Güney Akım Projesi’ni imzalaması, Batı basınında eleştirilere yol açtı, "Türkiye ikili mi oynuyor?” sorusu gündeme geldi.
Türk yetkililer ise önceliğin Nabucco olduğunu ifade ederek Batı’yı rahatlatma yönünde mesajlar verdi.
Peki bu anlaşmalar bize ne kazandırıyor ne kaybettiriyor? Ruslarla ortaklık kuracak olan Başbakan’a yakın şirketlerin bu işten kârlı çıkacağı kesin, tartışılmıyor.
Bunun dışında görüşler muhtelif.
Bir görüşe göre; enerji anlaşmalarıyla Türkiye, petrol boru hatlarının kesiştiği bir merkez olacak, enerji üreten ve tüketen ülkeler arasında vazgeçilmez stratejik bir ülke konumuna gelecek, bir taraftan para kazanacak, öbür taraftan siyasî gücünü arttırarak Avrupa Birliği’ne mahkûm olmayan çok yönlü bir dış politika açılımı sağlama imkânına kavuşacak.
Aksi teze göre ise de; zaten enerji ithalatının büyük bir kısmınının gerçekleştirildiği Rusya’ya olan bağımlılık daha da artacak, ayrıca Ruslara depolama, dağıtım ve satış işlerini vermek suretiyle halk mağdur edilecek.
Bu görüşlerden hangisinin haklı çıkacağını kimin borusunun öteceğini zaman gösterecektir, ama ilk nazarda Türkiye’yi enerji koridoruna dönüştürecek gibi görünen bu projelerin ülkemizin elini güçlendireceğine inanmak istiyoruz.
Anlaşmaların içeriğini, detayını bilmeden ve Türkiye’nin enerji kartını nasıl kullanacağını görmeden aceleyle bir kanaata varılması doğru değildir.
Bekleyelim ve görelim, ama şu da bilinmelidir ki;
Ekonominin, uygarlığın ve bağımsızlığın temeli olan enerjide, petrol dışındaki kaynaklara yönelerek başta güneş ve rüzgar olmak üzere yenilebilir enerji alanında yatırım yapılması ülkenin geleceği açısından şarttır.
Bununla ilgili mecliste bekleyen yasa tasarısı bir an önce hayata geçirilmelidir. 17.08.2009 E-Posta: [email protected] |