Kadir AKBAŞ |
|
İstanbul barosu ara rejimlerin mirasçısı mı? |
İstanbul Barosu'na üyeliğim yirmi yılı buldu. Dünyanın en büyük barolarından biri olması ki tek başına onur duyulacak bir olguyu ifade etmiyor. İstanbul Barosu'nun Türkiye'nin en eski barolarından biri olması da tek başına bu kurumu saygın kılmaya yetmiyor. Barolar bir meslek kuruluşu. Kuruluşları ve işleyişleri kanunla düzenlenmiş. Avukatlık yapmayı düşünen hukuk fakültesi mezunlarının üye olmak zorunda oldukları kamu kuruluşu benzeri kuruluşlar. Avukatlık Kanunu'na göre "Barolar; avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlâkını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır" Baro yönetimleri üyelerin katıldığı seçimlerle belirleniyor. Üye olmanın mecburi tutulduğu ve tercih imkanının bulunmadığı dikkate alındığında baro yöneticilerinin, Baroyu kendi siyasal düşüncelerinin kamuoyuna deklere edileceği zeminler haline getiremeyeceği, aksi tutumun Avukatlık Kanunu'na ve baroların varlık sebebine aykırı olacağı açıktır. Baro yöneticileri bu yöndeki faaliyetleri için siyasal partilere üye olabilirler. Ancak baroyu bir siyasi düşüncenin kulübü haline getiremezler, bir siyasi partinin yedeğinde imiş gibi bir görüntü veremezler. İstanbul Barosu uzunca sayılabilecek bir dönemden bu yana tartışmalı karar ve eylemleri ile kamuoyunun dikkatini çekiyor. Baro yönetimi son olarak üniversiteye girişte farklı katsayı uygulamasını meslek liseliler yönünden kaldıran YÖK kararının iptali talebiyle Danıştay nezdinde dava açtı. Türkiye toplumunun hemen her kesiminin olumlu bulduğu bu kararda, İstanbul Barosu'nun mevcut yönetimi neden rahatsız olmuştur. 28 Şubat darbesinin elebaşılarından Çevik Bir'in YÖK'e verdiği emirle meslek liseliler aleyhine oluşturulan katsayı adaletsizliğinin kaldırılmasına karşı çıkmak nasıl anlaşılmalıdır? İstanbul Barosu'nun mevcut yönetimi, baroya darbe dönemlerinin mirasçısı, hamisi olmak gibi bir misyon yükleme hakkını nereden buluyor? Üniversiteye girişte uygulanacak usullerin bir darbe elebaşısının emriyle belirlenmesi bir hukuk kurumunu rahatsız etmiyor da, darbecilerin tank sesleriyle dayattığı bir uygulamanın önceki haline dönüştürülmesi neden rahatsızlık veriyor. Her ilde ancak bir baro kurulabiliyor. Bu sebeple avukatlık yapmak isteyen hukukçuların baro tercih etmek gibi bir şansları yok. Bürolarının olduğu yerde ki baroya kayıtlı olmaları gerekiyor. Ancak bu durum, İstanbul Barosu'nun mevcut yönetiminin, baroyu darbe dönemlerinin mirasçısı kılma çabalarına karşı durulmasına engel teşkil etmeyeceğine inanıyorum. Öncelikle İstanbul Barosu'nun Danıştay'da açtığı davada, baroya karşı YÖK'ün yanında yer almak üzere, İstanbul Barosu'nun mevcut yönetiminin uygulamalarını onaylamayan on bini aşkın üyesi Danıştay'a başvurabilir. Üyelerini İstanbul Barosu'na kayıtlı avukatların oluşturduğu dernekler adına davaya müdahil olunması istenebilir. Elbette ki İstanbul Barosu'nun bu tavrını onaylamayan Türkiye'nin diğer baroları İstanbul Barosu'nun karşısında yer alarak, İstanbul Barosunun bu büyük yanlışının bütün barolara mal edilmesine karşı çıkabilirler. Son olarak İstanbul Barosu'nun mevcut yönetimi darbe hukukuyla barışık tutumunu değiştirmediği takdirde binlerce üyenin İstanbul Barosundan başka bir ile nakil talebinde bulunmasının düşünülmesi gerekiyor. Avukatlık Kanunu'na göre Barolar, kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamazlar. Amaçları dışında faaliyet gösteren baro organlarının görevlerine, bulundukları yer Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince karar verilebilir. İstanbul Barosu'nun yönetimdeki sayın başkanının başkan yardımcılığı görevini deruhte ettiği geçen dönemde, baro bugün Ergenekon terör örgütü davası kapsamında soruşturulan darbe çağrılarının yüksek sesle dillendirildiği Ankara mitingine kiraladığı otobüslerle ücretsiz taşımacılık yaptı. İstanbul Barosu hukukun üstünlüğünü savunmak zorundadır. Darbe çığırtkanlığının yapıldığı mitinglere adam taşımak baronun hangi kuruluş amacı ile telif edilebilir. Darbe çığırtkanlığın yapıldığı mitinge, her düşünceden avukatın ödemek zorunda olduğu aidatların harcanması açıkça güvenin, görevin kötüye kullanılması değil mi dir? 06.08.2009 |