Cevher İLHAN |
|
Handikap... |
Demokratikleşmeyi zora sokan ve tıkanmanın eşiğine getiren sebeplerin başında, şüphesiz “açılım” lâfı edilir edilmez, peşinden terörist başının tefrikayı esas alan “yol haritası”nın “çözüm” olarak ileri sürülmesi… Öcalan’ın posterleri altında “çözümün İmralı’dan geçtiği”nin belirtilmesi, “federasyon” plânının ortaya atılması. Türkiye’nin ayrı ayrı parlamentoları olan ırkî ve bölgesel yapı üzerine taksim edilip eyâletlere bölünmesiyle “eyâlet sistemi”nin önerilmesi. “Özerklik” taleplerinin dile getirilmesi… DTP Eşbaşkanlarının, “20 milyon Kürdün özgürlüğü”nden bahsettiği son tahditli mitinglerde partinin Meclis’e sunduğu “rapor”da da kaydedilen yeniden Türkiye’nin 23 eyâlete bölünmesi üzerine bina ettiği “özerklik”in ana unsurları telâffuzu, “Öcalan’ın ve Kandil’deki terör örgütü fiilî lideri Karayılan’ın ileri sürdükleri PKK’nın şartları”nı tekrarlamaları, çözümü bulandırmakta. En mâsum ve ivazsız iyiniyetleri dahi işkillendirmekte… “Bağımsız devlet” iddiasından vazgeçiyor gibi görünüp, “özerklik” perdesinde etnik kimlik ve bölgesel farklılıklarla ayrılığın ilk adımı olan “eyâlet sistemi”ne ve Kürtleri koparma oyununa varan plân, “demokratikleşme ve özgürlükler açılımı”nın en büyük handikapı olmakta…
“KÜRTLERİ ECNEBÎ HİMÂYESİ ALTINA ALAN” PLÂNLAR… Öcalan’ın “yol haritası”nda açıkladığı, DTP’nin “raporu”nda yazdığı ve Karayılan’ın en son İngiliz The Times gazetesine verdiği röportajda, demokrasinin yerelleşmesi ve yaygınlaşmasının, tebeşir parasının bile Ankara’dan istendiği koyu idarî merkeziyetçilikten türeyen mahallî idârelerdeki aksaklıkların düzeltilmesi ve demokratik yönetim yerine, ülkenin kavmiyetçilik üzerine “özerk bölgeler”e bölünmesini Ankara’ya teklifinin anlamı bu. Irkî ayırımlar üzerine kurulmuş “ayrı parlamento”nun müzâkeresi teklifi, “fitne”nin “çözüm” olarak lansesinden başka bir şey değil… Bediüzzaman’ın tesbitiyle, bu plân “Kürtleri ecnebî himâyesi altına alan İslâm’ın men’ettiği (yasakladığı), uhuvvet-i İslâmiyeye (İslâm’ın mânevî kardeşliğine) münâfi (aykırı) pek mânâsız bir iddia olan ‘Kürtlük kavmiyeti’ dâvâsı”nın bir asır sonra yine mâlum işgalci ecnebilerin tahrikinin yeni bir versiyonu. Osmanlı devletini ortadan kaldırmaya uğraşan, Birinci Dünya Savaşında Ortadoğu’yu cetvellerle bölüp parçalayan zâlimlerin satranç oyunlarından başka bir şey değil. (Kürtler ve Osmanlılık, Sebilürreşâd, 17 Mart 1920) Ve bu durum, ister istemez Türkiye’nin AB müzâkare sürecinde demokratikleşme ve özgürlükler alanındaki kilit reformlarla temel özgürlükleri, hukukun üstünlüğünü, temel hak ve hürriyetleri zehirleyen bu plânın da, vatanın ve milletin birlik ve bütünlüğüne karşı bir provokasyon olduğu anlaşılıyor. “Güçlü Türkiye”yi meydana getirecek “güçlü demokrasi”nin önüne konulan bir takoz olduğunu ele veriyor. Buna mukabil, Başbakan’ın ve siyasî iktidar sözcülerinin her defasında “ecnebi parmağı”na “aşırı tehevvürü” ve koordinatör Bakan’ın, “her açılımın arkasında yabancı bir el aramaktan vazgeçilmesini” isteyerek buna dair soruları “siyasî kompleks”le karşılık vermesi, doğrusu istifhamları ortadan kaldırmıyor. “OSMANLI ENKAZINDAN PARÇALANMIŞ ÜLKELER PROJESİ” Bu açıdan, en son Cezmi Yurtsever’in “sitesi”nde yaptığı, “Kürt açılımı konusunda çözüm yolları”nın, “Türkiye’nin tarihî misyonunu göz ardı ederek kimlikler konusunda yapılacak yeni düzenlemelerle bölgesel özerklik (federasyon) ve arkasından da parçalanmaya yol açma plânı” dikkat çekici. (29.8.2009) “Osmanlı’nın enkazından parçalanmış ülkeler projesi”ne göre 1907’de iki yıl boyunca Osmanlı ülkesini baştan başa gezen ve başta Araplar ve Kürtler olmak üzere farklı Müslümlan ve gayr-ı Müslim unsurları kışkırtan İngiliz bayan Gertrude Bell’in, sekiz yıl sonra İngilizler’in Arabistan’da, Filistin’de ve Çanakkale’de tarihinin en büyük yenilgisi ile karşı karşıya kalmaları karşısında öğrencisi casus Lawrence’nin de içinde bulunduğu “fitne ekibi”yle Osmanlı’yı ırkî kışkırtma ve ayırımlarla içinden vuran “yeni savaş plânı” ibret verici… Bu bakımdan 1991’den bu yana bölgede otuzdan fazla “araştırma gezisi”nde bulunan ve çeşitli Amerikan üniversitelerinde danışmanlık yanan Amerikalı David L. Phillips’in “Kürt sorunu”na dair raporu hakkındaki şüphelerin yabana atılmaması gerekiyor. “Kürt açılımı”nda ikide bir ileri sürülen terör örgütüne “genel af” ve benzerî terörü siyasallaştırma önerilerinin İsviçre’nin arabuluculuğunda yapılan Türkiye ile Ermenistan görüşmelerine de katılan David Phillips’den geldiği gerçeği karşısında, “ecnebi parmağı”nın etkisinin “açılım”ı tıkadığı iddiası daha da kuvvet kazanıyor… Bütün bölgeyi “mandacılık”la “ecnebî himâyeciliği” altına sokan senaryoların, dün İngilizlerin, bugün ABD ve İsrail hegemonya ve çıkar projelerinin bir yansıması olduğu gerçeği ortaya çıkıyor. Kısacası, “özerklik modeli”, “federasyon” ve “eyâlet talepleri”yle “etnisiteyi siyasallaştırma” istekleri, en mâsum ve haklı “demokratik talepler”i kirletiyor. Hükûmetin hâlâ doğru dürüst bir “açılım plânı” ve paketinin olmaması ve belirsizlik ise sözkonusu vâhim handikapa kapı açıp âdeta kamçılıyor… 06.09.2009 E-Posta: [email protected] |