Nurullah AKAY |
|
Ramazan düşünceleri |
Rabbim bizlere bu yılın Ramazan orucunu da tutmayı nasip etti. Geçen yıl Ramazanı yaşayıp da bu sene Allah’ın rahmetine kavuşan nice ehl-i iman bulunmaktadır. Şüphesiz hiçbirimizin gelecek sene Ramazan ayına yetişeceğimiz garantisi bulunmamaktadır. Bu sebeple Rabbimizin bizler için bir kurtuluş vesilesi yapmış olduğu bu mübarek ayın kıymetini bilmemiz gerekir. Rahmet hazinesi tükenmez olan Hâlıkımız, bu hazinesinden bizleri müstefid etmek için önümüze çok fırsatlar çıkarmıştır. Öyle ki, bazen bir söz, bir hareket, bir iyi niyet yaklaşımı ile bile bizleri rahmetine mazhar edebilir. Sayılmayacak kadar çok nimetleri bize sunan Rabbimiz, ebedî bir âlemde, ölümsüz Cennet hayatında sınırsız bir şekilde bizleri nimetlendirmek için çok miktarda fırsatlar önümüze sermiştir. Ne yazık ki içimizdeki düşman nefis de, bizleri Allah’ın sonsuz rahmetinden mahrum bırakmak için elinden geleni yapıyor. Oysa bizden istenen şeyler hiç de zor değil. Allah’ın rızasını kazanmak ve sonsuz bir saadet için imtihanda başarı olabilmek takatimizin fevkinde bir durum değildir. Ama nefis ve yardımcıları olan şeytanlar bizleri hep anlık geçici zevklere itmektedir. Geleceği düşünmememiz için zehirli ballar bize tattırılmakta, ahiretimizi kaybettiğimiz gibi dünya hayatımızı da sancılarla, acılarla geçirmemiz için çalışılmaktadır. Her birimiz ömrümüzün belli yıllarından sonra Ramazan orucunu tuttuk. Ama bu kudsî ibadeti yapmak hiçbirimiz üzerinde olumsuz bir etki bırakmadı, bizlere maddî-manevî çok faydalar sundu. Biz nefsin hoşuna gitmeyen bu ibadetimizi çok zor olmayan bir sabırla gerçekleştirmiş olduk çok şükür. Rabbim ömrümüzün sonuna kadar ibadetlerimizdeki sebatta bizleri daim kılsın... Bize zor gelse de, açlıktan ve susuzluktan kıvranmış olsak da neticede göstermiş olduğumuz sabrın mükâfatını fazlasıyla gördük. İftarlar bizim için ifadesi zor zevklerle doldu. Sabır gösterip görevimizi îfâ etmenin lezzeti ruhumuzu sararken, Allah’ın rızasını kazanma ümidinin vermiş olduğu hâlet ise insanlık dünyamıza yepyeni aydınlıklar kazandırdı. Ne pahasına olursa olsun Allah’a karşı kulluk vazifemizi yerine getirmenin zevki dünyanın bütün geçici zevklerine bedeldir. İnsan olduğumuzu, Rabbimize karşı kulluk görevimizi yerine getirdiğimiz zaman daha iyi anlıyoruz. Çünkü insanı insan eden iman ve itaattir. İnsanın mânevî duyguları ibadetlerle kemâle erer. Aksi takdirde insanın hayvandan farkı kalmaz. Belki mânevî duygulardan yoksunluk insanları hayvanlardan da aşağı düşürtür. Velhâsıl Rabb-i Rahimimize karşı ne kadar şükran duygularımızı gönderirsek o kadar azdır. Çok şükür ki, inanmış bir insanız ve ibadet yapmanın şuuru içindeyiz. Peygamber Efendimizi, Rabbimizin Habibini, kalplerimizin en sevgili Yüce İnsanını (asm) ve sahabilerini o yokluklar içindeki hayatlarını bir kere daha hatırlamaya çalışalım isterseniz. O Arabistan’ın, etrafı sıcaktan kavuran sıcağını ve bu sıcakta tutulan oruçları düşünelim isterseniz. Kâinatın onun yüzü suyu hürmetine yaratılan o büyük insanın övdüğü, “Doyamadığım” dediği bir yaz Ramazanındayız. O Asr-ı Saadet döneminden çok daha iyi maddî imkânlara sahibiz. Bize sadece biraz sabır düşüyor. Maddî zenginliklerimizi mânevî güzelliklerle süslemenin tam zamanıdır. Dünyanın üzüntü ve kaygı veren hâletlerinden sıyrılıp, mânevî iklimlerin serinletici havasını teneffüs etmenin tam zamanı. Bu Ramazan ayı bizim için ebedî hayatı kazanmanın bir fırsatıdır. Belki bir dahaki yıl bu imkânımız olmayabilir. Kadir Gecesi gibi, bin aydan daha hayırlı bir gecede kazançlarımıza binler katmanın mümkün olacağı bir mübarek ayın içinde bulunmaktayız. Bu büyük bir fırsat değil mi biz insanlar için? Rabbimizin rahmeti ve fazlı gereği bize bahşetmiş olduğu nimetleri tepmek nankörlüğüne bir son vermemiz gerekir artık. Aksi takdirde Cehennem ateşi tam bir adalet gereği bizleri yakacaktır Allah korusun... Kısaca kendi elimizle kendimizi ateşe atmayalım. Her günü Rabbimizin rızasını kazanmak için bir sermaye olarak bilelim. Temenni ediyorum ki, Rabbim bizleri, günlerini, bilhassa Ramazan ayındaki günleri hakkıyla değerlendiren kullarından etsin. Âmin... 01.09.2009 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları (25.08.2009) - Kendimizi tanımak için düşünelim |