Yasemin GÜLEÇYÜZ |
|
Oruçla yenilenelim, sıhhat bulalım! |
Oruç ibadeti, İslâm’ın beş şartından biri. Bir kişinin Ramazan ayını orucuyla ihyâ etmesi onun Müslüman olduğunun işareti. Rabbimiz, Ramazan orucu ile bizi terbiye ediciliğini gösteriyor. “Yiyebilirsin!” emri ile iftar vakti gelmeden nimetlere elimizi uzatamıyoruz. Ramazan orucu şahsî ve sosyal hayatımızı yeniden düzenliyor, bize nefis muhasebesi yaptırıyor. Ramazan orucu sayesinde nimetlerin kıymetini takdir ederek “Demek ki bunların sahibi, vücudumun sahibi ben değilim!” hakikatini idrak ederek kuru bir dilim ekmeği, bir yudum suyu özler hâle geliyoruz. İşte, Ramazan Risâlesi, Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin bu ibadeti her yönüyle gözler önüne serdiği muhteşem bir eser. Her bir cümlesi farklı açılardan, alanında uzman bilim adamlarınca tahlil edilmesi gereken bu eserin bir bölümünde “Ramazan orucu, (…) insana en mühim bir ilâç nev’inden maddî ve manevî bir perhizdir” cümlesi yer alır. Gerçekten de bilim adamları orucun faydalarını saymakla bitiremiyor, hatta onu bir “tedavi-terapi” yöntemi olarak reçetelerine alıyorlar. Hem de uzun yıllardır. Bugün Batı dünyasında sayısız “oruç ev”lerinin uzman eşliğinde (Fasting Center) hizmet verdiğini medyadan takip etmekteyiz. Biz Müslümanlar orucu sağlıklı olmak için değil, Rabbimiz emrettiği için tutuyoruz şüphesiz. Bununla birlikte orucun sayısız hikmetlerinden bir tanesi sağlıklı bir hayat!
Oruçla tedavİ
Orucun fıtrî ve sağlıklı bir hayat için gerekliliği, ekol oluşturacak kadar Batı ülkelerinde benimsenmiş durumda. Batılılar, orucu ibadet niyetiyle tutmuyor, ama açlığın beden üzerindeki müspet etkilerini tespit etmişler… Sadece su içerek, maddî kirlerden arınma maksatlı doktor gözetiminde bu tedaviyi uyguluyorlar. Hem de uzun yıllardır! Yüz yıl önce Alman bir profesörün geliştirdiği teoriye göre kanserden migrene her hastalık oruçla tedavi edilebiliyor. İlk olarak 1900’lü yılların başında yaşayan Alman fizyoterapi uzmanı Prof. Dr. Arnold Ehret tarafından geliştirilen oruç terapisi, hastalık ve beslenme bağlantısını esas alıyor. Yine bir başka Alman bilim adamı Doktor Otto Buchinger, “Oruç bıçaksız ameliyattır!” diyor. 1950’de Almanya’da bir oruç kliniği açan ve bu gün bile birçok Avrupalı’nın tedavi olmak için başvurduğu Buchinger Oruç Kliniği, hâlâ faaliyette. Prof. Dr. Arnold Ehret, Türkçe’ye de çevrilmiş olan “Oruçla yeniden sağlığa kavuşma ve Gençleşme” isimli eserinde, “teori”sini şöyle anlatıyor: “Yemek yeme durduğunda kan damarları daralır, kan yoğunlaşır ve aşırı su vücuttan atılır. Bu olay orucun ilk günlerinde gerçekleşir. Fakat sonraki günlerde kan dolaşımındaki engeller gittikçe büyür. Çünkü damarların çapı daralır ve kan akımı vücudun birçok yerinden geçerek tıkanık bölgelerin içinde ve etrafında dolaşır. Dokuların iç duvarlarından sökülen mukus (ürik asit, kandaki başka zehirler ve doku bozulmaları baş gösterdiğinde iltihap) basınçla dışarı atılır.” Ehret’e göre orucun 4-5. günlerini takiben birkaç günlük hâlsizlik ve hastalık haline, damar çeperlerinden kopup kana karışan işte bu zararlı maddeler sebep olur. Teoriye göre bu, vücudun iyileşmesi yönünde önemli bir belirtidir. Dr. Ehret, orucun beden üzerindeki müspet etkilerini ise şöyle tanımlıyor: “Oruç tedavisinden önceki hayatınız size bir rüya gibi gelecek ve bilinciniz hayatınızda ilk defa yepyeni bir özsaygıya kavuşacaktır. Aklınız, düşünceniz, idealleriniz, amaçlarınız ve felsefeniz öylesine köklü bir şekilde değişikliğe uğrayacaktır ki, bunun tarifi imkânsız. Ruhunuz, geride bırakmış olduğu hayatın tüm sefilliğine karşı neşe ve zafer içerisinde büyük bir sevince kapılacaktır. Hayatınızda ilk kez vücudunuzda hayat gücünün titreşimini hissedeceksiniz, harika bir çalkalanma hissedeceksiniz. Orucun, mükemmel bir hayatın tek gerçek anahtarı olduğunu bizzat tecrübe ederek fark edeceksiniz. Oruç, muhteşem zihinsel bir dünyanın yansımasıdır.”
*** Orucu bir tedavi yöntemi olarak uygulayan uzmanlar sadece Ehret ve Buchinger’den ibaret değil elbette. Dünyanın birçok ülkesinden doktorlar bu tedavi yöntemini tavsiye ve teşvik ediyorlar: - “Oruç tedavisi tüm tıp alanında bir jokerdir. Ve eğer oruç terazinin bir gözüne konsa, dünyadaki tüm tıp yöntemleri de öbür göze konsa, elbette ki oruç tedavisi yedi kere üstün gelir.” Dr. G. A. Voytovich (Rusya) - “Oruç yaşam enerjisini gıdaların hazmına harcanmasından korur; böylelikle yaşam enerjisi hastalıklı yapıların ve toksinlerin giderilmesinde kullanılır. Orucun bir diğer faydası da psikolojik dinlenmenin sağlanmasındadır. Sindirim sistemi, salgı bezleri sistemi, kan dolaşımı sistemi, solunum sistemi ve sinir sistemi bir dinlenme sürecine girer. Oruçlu kimsenin orucu sırasındaki durgunluk sanıldığı gibi değildir. Onun durgunluğu hücrelerin bakımı ve yenilenme işleminin gerçekleştirilmesidir.” Prof Dr. Herbert Shelton (Amerika) *** Evet, bilim adamlarının oruç üzerine yaptıkları çalışmalar devam ediyor. Orucun sadece sağlık noktasında bile olsa keşfedilmeyi bekleyen maddî–mânevî daha nice hikmetleri var şüphesiz. Peygamberimiz (asm) “Oruç tutunuz ki, sağlıklı olasınız” demiyor mu? 16.08.2009 E-Posta: [email protected] |