09 Ağustos 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Yasemin GÜLEÇYÜZ

Mehmet Güvenç’in ardından…


A+ | A-

Berat Kandili arefesinde ahiret âlemlerine yolcu ettiğimiz merhum Mehmet Güvenç ile 2003 yazında Barla’da tanışmış, kendisiyle bahçe içindeki o güzel evinde hoş bir sohbet gerçekleştirmiştik.

Kızım balkonda kurulmuş olan küçük salıncakta ağabeyi tarafından keyifle sallanırken, biz de eşimle onun hatıralarını dinlemiştik. Sakin, tane tane konuşurken, imanından kaynaklanan kendisine has bir sükûnet, emniyet ve huzur hâli hâkimdi tavırlarında. Kıymetli eşi ile bize bahçesinden topladığı meyvelerden ikram etmiş, babasının ağabeyinin Bediüzzaman Hazretleri ile yaşadığı hatıralardan bahsetmişti.

Mehmet Güvenç, Bediüzzaman Hazretlerinin 1950’den sonra zaman zaman kaldığı Barla’daki ikinci evinin bakımını üstlenmişti. Zirâ, o da, Barla Lâhikası’nda hizmetleriyle adı sıkça geçen babası Marangoz Mustafa Çavuş gibi ahşap işlerinde ustaydı.

Vefat haberini gazeteden okuduğumda Eylül 2003 tarihli Bizim Aile dergisinde kendisiyle yaptığımız üç sayfa halinde yayınlanan röportajı tekrar gözden geçirdim. O sohbetin küçük bir kısmını paylaşmak isterim…

Ana baba hukuku

“Babam İstanbul’da Devlet Demir Yollarında marangozluk yaparken dedem ‘Hastayım gel!’ deyince işini bırakmış Barla’ya gelmiş. Annemle birlikte dedeme ve nineme bakmışlar. Çok başarılı bir marangozdu. Temelden başlar, binayı sonuna kadar inşâ edip, teslim ederdi. Evimizde sık sık arama yapılırdı. Vefat ettiğinde ben 9 yaşındaydım.

(21. Mektup’ta Mustafa Çavuş’un başarı sırrını şöyle anlatıyor Bediüzzaman Hazretleri: “Ahiret kardeşlerimden Mustafa Çavuş isminde bir zât vardı. Dininde dünyasında muvaffakiyetli görüyordum, sırrını bilmezdim. Sonra anladım ki, o muvaffakiyetin sebebi o zât ise ihtiyar peder ve validelerinin hakkını anlamış ve o hukuka tam riâyet etmiş ve onların yüzünden rahat ve rahmet bulmuş. İnşaallah ahiretini de tamir etmiş. Bahtiyar olmak isteyen ona benzemeli!”)

“Bediüzzaman Hazretleri 1934’te ayrılıyor Barla’dan. O yılları bilmiyorum. Hatıralarım 1954’te ikinci kez Barla’ya geldiği döneme ait.”

Vebalıdan kaçar gibi

Üstadın hizmetkârları özellikle de “Ziver Abi” dediğimiz Zübeyir Ağabey gelirdi bize. Zaten Üstad Barla’da 5-6 kişi dışında kimseden bir şey kabul etmezdi.

Çetin şartlardı. Değil, Üstad’la konuşmak, onun konuştuğu kişilerden bile halk vebalıdan kaçar gibi kaçar, yolda görse bakmaz, yolunu değiştirirdi.

Üstad çok kısa konuşurdu. En çok Risâlelerin önemi üzerinde durur “Risâleleri dünyaya okutturacağım. Camiü’l-Ezher gibi vazife yapıyor bu eserler” derdi. Fazla yanında durdurmazdı. Mesajı alınca, gitme zamanının geldiğini anlar, kalkardık. Zamanı çok kıymetliydi. Bazen Doğu’dan gelen eski dostları günlerce Isparta’da kalır, onları kabul etmezdi. Sadece hizmet için gelenlerle konuşurdu.

Su mu karıştırdın?

Üstadın 1920’li yıllardaki Barla’ya ilk gelişiyle ilgili rahmetli ağabeyimin sık sık anlattığı hatıraları var. Üstad geldiğinde köyün her tarafını kontrol ediyor ve göl suyunu içmeye karar veriyor. Ağabeyim Ahmet, Eğirdir Gölünden işlekle (Üstad eşeğe işlek adını vermişti) yaz kış demez suyunu taşırmış. “Git filan yerde, filan kayanın dibinden su getir!” emrini aldığında yola hemen çıkarmış. Bir gün dönüşte arkadaşları oyuna çağırıyorlar, işleği bağlayıp oynuyor, ama testideki sudan da biraz dökülüyor. Çeşmeden üstüne dolduruyor. Üstad suyu içtiğinde daha ilk yudumda “Su mu karıştırdın?” diye soruyor. Ağabeyim meseleyi anlatıyor.

Her kabiliyeti gibi, Üstadın tat alma kabiliyeti de inbisat etmiş. Koca testide yarım bardak karıştırılmış suyu hemen anlıyor.

Üstad ceviz helvasını sever, annemin pişirdiğini kabul edermiş. Karşılığını vererek bu helvayı alır, gelen misafirlerine ikram edermiş. Gerçi ağabeyimin dediğine göre helvanın çoğunu yine ağabeyim yermiş. Çünkü her su getirme dönüşünde Üstad ona bir dilim helva ikram edermiş.

Barla’ya gelince oğullarından alırım!

Üstad Barla’ya ilk gelişinde bizim evde aylarca şecere yazılıyor. Galip Hoca, Şamlı Hafız yazıyorlar.

İkisinin de yazısı çok güzel, kâğıt da Almanya’dan gelen bir metre eninde, kırk metre uzunluğunda rulo halinde özel bir kâğıt. Üstad söylüyor onlar yazıyorlar. Hz. Âdem’den başlıyor, Ehl-i Beyt’e kadar geliyorlar. Sonra araya mahkeme işleri girince Üstad Hazretleri “Bunu sakla! Çocuklarından alırım!” diyor. Babam bir kutu yapıp çatıda saklıyor. Aradan yıllar geçiyor. Babam vefat ediyor. Gerçekten Üstad onu ikinci gelişinde ağabeyimden alıyor. Abim asker dönüşü Isparta’da Üstadı ziyaret ediyor ve şecereyi hatırlatıyor. “Belî, gelince alacağım!” diyor Üstad.

Ben Üstadı ziyaretimde Isparta’daki evde odasında o şecereyi gördüm, ama vefatından sonra kayboldu. Nerdedir bilmem. (Şecere ile ilgili Barla Lâhika’sında (s. 167) bir bölüm bulunmakta.)

Burayı kerih görme..

Bayram Ağabey anlatmıştı. 1950’li yıllarda bir gün Isparta’dan Barla’ya gelmişler. Üstad çay istemiş. Bayram Ağabey hazırlayıp ikram etmiş. Bardakları yıkarken de Üstad Hazretleri “Hazır ol! Gideceğiz!” deyince “Bu köy için bunca yolu gel, yarım saat kal, git?” diye içinden geçirmiş. Üstad hemen yanına çağırarak “Barla mübarek bir yerdir. Burayı kerih görme!” diye onu ikaz etmiş.

Karakavak’taki bahçem…

Risâle-i Nur’ların burada yazılmış olması cemaati çekiyor. Yapılan arazi alım satımları hep Nurcular arasında. Barla diğer yerlerden çok farklı. Buraya gelen memurlar bile ayrılamayıp, emekli olduktan sonra yerleşiyorlar.

Cennet Bahçesi restore edildi. Evlerden restore edilenler var. İlk zamanlar aslına uygun olmadığı için Cennet Bahçesindeki restoreye tepki gösterdik, ama gördük ki herkes beğeniyor.

Benim Karakavak denilen mevkide bir bahçem var. Orayı vakfa hibe ettim. Ceviz ve çeşitli meyve ağaçları var. Ama bakım istiyor. İstiyorum ki gelen misafirler gitsinler, orada piknik yapsınlar. Çünkü Barla’da piknik yapabilecek rahat bir alana ihtiyaç var.

***

Evet, o güzel sohbetten kısaca aktaracağımız kısımlar böyle. Son ifadeleri ise bir nev’î vasiyet mahiyetinde değil mi sizce de?

***

Şairin dediği gibi “Güzel insanlar, güzel atlara binip gidiyorlar”. Bize de arkalarından gıpta ve hasretle bakmak kalıyor. Mehmet Güvenç Ağabey de onlardan bir tanesi.

Kabri pürnur, mekânı Cennet bahçelerinden bir bahçe olsun.

Çok değerli aile fertlerinin de başları sağ olsun.

09.08.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (02.08.2009) - KIRK YILLIK DOST OLMAK...

  (26.07.2009) - Kozmik detoks mu dediniz?

  (19.07.2009) - Soğuk, yüzeysel ve duygusuz…

  (12.07.2009) - Rabbim dilimdeki düğümü çöz!

  (05.07.2009) - Reklâmları takip ederken…

  (28.06.2009) - Kadınlar tesettürü yeniden keşfederken!

  (21.06.2009) - Tatil manzaraları

  (14.06.2009) - Filistin ve Naomi

  (07.06.2009) - ABD’nin tesettür açılımı!

  (31.05.2009) - Modada yeni bir dönem: Başörtüsünün dönüşü

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.