Görüş |
Sendroma dönüşen eğitim sistemi
İşsizler ordusuna her yıl binlerce nefer ekleyen fen ve edebiyat fakültelerinin kuruluş amacının ne olduğunu doğrusu çok merak ediyorum. Günümüz dünyasında hükümetler, tarım ürünlerini bile gelişi güzel, plansız, programsız yetiştirmemektedir. Acaba diyorum, gençlerimizin bir bitki kadar da mı önemi yok! Bir aile düşünün, yemesinden içmesinden kısıyor, nice sıkıntılara katlanarak çocuğuna üniversite tahsilini yaptırıyor. Ortaöğrenimle başlayan özel dershane masraflarıyla birlikte üniversite tahsilinin maddî faturası mütevazî bir daire fiyatına eşittir. Bir o kadarı da devletin bütçesinden çıkmaktadır. Bir de mezun olmuş o gencin yıkılmakta olan manevî dünyası var! Sendroma dönüşen, bozulmuş psikolojilerinin bedelini kim ödeyecek?! Oysa, fen ve edebiyat fakültelerindeki bu bölümler az bir puanla da kazanılmamaktadır. Bu okullara girenler, bir buçuk milyon kişinin içinden sivrilerek gelmiş, zeki ve yetenekli gençlerden ibarettir. Bunun için diyorum ki, eğitimdeki amacımızın ne olduğu öncelikle açıklığa kavuşturulmalıdır. Ülkemizin ve dünyanın ihtiyaç duyduğu mesleklere bilgili, kültürlü, kalifiye eleman yetiştirmek mi, yoksa bütün vatandaşları plansız, programsız üniversite mezunu yaparak, dünya âleme hava atmak mı istiyoruz? Elbette, üniversiteden her mezun olana devletin iş vermesi mümkün değildir ve mecburiyeti de yoktur. Ancak, devletin bir eğitim politikası olmalıdır ve plan, program yapmak zorundadır diye düşünüyorum. Saldım çayıra, Mevlâm kayıra mantığıyla bu işin olamayacağı aşikârdır. Japonya’nın, Tayland’ın köylüleri bile saat ve elektronik cihazları imal ederken, milyonlarca gencimizin yarısını tarihçi, diğer yarısını da coğrafyacı yaparak eğitim sorunumuzu çözdüğümüzü mü sanıyoruz? Bugün öğrenciler üzerinde bir anket yapılsa ilerde ne olmak istiyorsunuz diye, alacağımız cevap üç, beş mesleği geçmez. Doktor, öğretmen veya subay… O çocukların bilinç altları çözülse bu meslekleri sevdikleri için tercih eden kaç kişi çıkar acaba? Peki herkes bey, paşa olursa, toplumun diğer ihtiyaçlarını kimler karşılayacak? Bunun için diyorum ki, ilköğretim birinci kademeden sonra çocuklardan kimin ne olabileceği yeteneklerine göre belirlenebilmeli. Meslek liseleri ve meslek yüksek okullarının kalitesi arttırılarak bu okullardan kalifiye eleman yetiştirilebilmeli. Ayrıca, fen ve edebiyat fakülteleri birkaç yıl öğrenci almaktan vazgeçmeli. İşsiz olan mevcut mezun olmuş gençler, kısa süreli kurslarla yetiştirilerek ülkemize faydalı olacak hizmetlerde değerlendirilebilmelidir. Araştırmacı ve uzman enflasyonunun bol rakamlı olduğu ülkemizde, bu önemli hayati sorunun ciddî bir şekilde gündeme getirilmemesi aslında büyük bir vebaldir diye düşünüyorum. Ayrıca sansasyon haberler için birbirleriyle yarışan yüksek tirajlı yazılı ve görsel medyanın bu konuda duyarsız kalması da son derece düşündürücüdür. Sayın başbakanın belki gündemi bu konular için müsait olmayabilir. Ancak, sayın yeni Millî Eğitim Bakanı ve yeni YÖK yöneticilerinin, milyonlarca gencimizin sendroma girmesine sebep olan bu eğitim sorununu bir an önce gündemlerine almaları zarurî ve elzemdir. |
İBRAHİM SAYAN 10.08.2009 |