Suna DURMAZ |
|
Kutsal Kitabı kim yazdı? |
İsrail’in Temeli (3) Siyonistlerin "Mukaddes topraklar İsrail’e verilmiştir” ve 'Yahudiler seçilmiş kullardır' diye öne sürdükleri iddialara kaynak olarak gösterdikleri, Hıristiyanların ise “Eski Ahid” diye tanıyıp mukaddes saydıkları “Kutsal Kitab”ı kim yazdı? Ve ne zaman yazıldı? Din bilimci R. Elliott Friedman, insanların bin yıldır Yahudilik ve Hıristiyanlıkta merkezî öneme sahip olan Kutsal Kitabı kimin yazdığı sorusuna cevap bulmaya çalıştığını, ancak kesin sonuca ulaşılamadığını, Hz. Musa’ya atfedilse de, kitabın hiçbir yerinde metinlerin Hz. Musa tarafından yazıldığına dair bir mâlûmatın bulunmadığını söylüyor. 1 Kutsal Kitap üzerine yapılan çalışmalar; Tekvin, Çıkış, Levililer, Sayılar ve Tesniye adlı beş bölümden oluşan Yunanca “Pentadök" İbranice “Tora” denilen Kutsal Kitabın farklı tarihlerde farklı kişiler tarafından yazılmış olan; içinde çelişkiler, hatalar, hatta yüz kızartıcı sahneler bulunan homojen yapılı toplama bir kitap olduğunu ortaya koymuştur. 2 17. yüzyılda yaşamış olan Hollandalı Yahudi Filozof Benedict de Spinoza da (1632-1677) Kutsal Kitabın Hz. Musa’dan sonra yazıldığını şu sözlerle beyan etmiştir: “Pentadök’ü Hz. Musa’nın değil, Hz. Musa’dan çok sonra yaşayan birinin yazdığı, öğle vakti parlayan güneşten daha açık bir şekilde ortadadır.” 3 İsrail Shahak’a göre Yahudi kutsal kitabının yazıldığı dönemin başlangıcı kesin olarak bilinmemekle beraber, bu dönem M.Ö. 5. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Dolayısıyla başlıca özellikleri itibariyle Yahudilik (Judaism) ancak bu tarihten sonra ortaya çıkmıştır. 4 Babillilerin Kudüs’ü harap ettikten (M. Ö. 587) sonra yanlarında götürdükleri Yahudiler arasında birçok kâhin ve kâtip de vardı. Yahudilerin Babil halkı arasında asimile olmalarına engel olmak isteyen âlim ve kâtipler; hafızalarda kalmış olan Kutsal Kitap âyetlerini tefsir ederek bir kitap meydana getirirler. Adını da “Babil Talmud’u” koyarlar. Sonraki yıllarda, Kudüs’teki Babil hükmüne son veren Perslerin Yahudilerin Filistin’e geri dönmelerine izin vermesi üzerine Kudüs’e geri dönen birtakım âlimlerin yazdıkları kitaba ise “Filistin Talmud’u” denir. Ancak bugün Yahudilerin ibadetlerinde esas saydıkları kitap, efsanelerle dolu olan Babil Talmudu’dur. “...Onlar kelimelerin yerini değiştirirler (kitaplarını tahrif ederler). Kendilerine öğretilen ahkâmın (Tevrat’ın) önemli bir bölümünü de unuttular.” (Maide, 13. âyet) Âlimlerin hafızalarında kalabilen Tevrat âyetlerinin uzun uzun tefsir edilip tedvin edilmesine çok sevinen Yahudiler, bu hizmeti yapan Ezra’ya (Üzeyr) duydukları saygıdan dolayı kendisine “Allah’ın oğlu” sıfatını vermişlerdir. Yani işe Vahid ve Ehad olan Cenâb-ı Hakka şirk koşarak başlamışlardır! “Yahudiler, Üzeyr Allah’ın oğlu dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir. (Sözlerini) daha önce kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan bâtıla) döndürülüyorlar.” (Tevbe, 30. âyet)
Kitabı kabile kafasına göre yorumluyorlar Bugün İsrail okullarında öğretilen Filistin tarihinde, Filistin’in 5 bin yıllık tarih dönemi içinde bazı ufak tefek olaylar seçilip birbirine eklenmiş ve bir İsrail tarihî efsanesi meydana getirilmiştir. Filistin topraklarına yapılan yüzlerce kabile göçü olduğu ve tarihte buralara başka milletler de egemen oldukları halde, sadece İbrani kabileleri, Davud Krallığı, Makkabiler, Yahudilerin Romalılara karşı yapmış oldukları “Bar Kochba” ayaklanması ön plana çıkarılmıştır. 5 Bunu yaparken de, tarihteki İsrail’in manevî varlığından ziyade, askerî varlığından söz etmeyi yeğlemişlerdir. İsrail, Filistin toprağıyla tarihî bağlarının olduğunu ispatlamak için kazmadık yer bırakmamıştır. Özellikle Mescid-i Aksa altında. Mescid-i Aksa’nın Süleyman Tapınağının enkazı üzerine kurulduğunu iddia ederek, mescidin altında tüneller kazıp bu iddialarına delil aramışlardır. Ve bu kazılar günümüzde de devam etmektedir. Hatta İsrail hükümetleri, “Revava” diye bilinen fanatik hareketin Mescid-i Aksa’yı yıkıp yerine Süleyman Mabedini inşa etme planlarına görünürde engel olmaya kalksa da, bu işin gerçekleşmesi için el altından kolaylıklar sağlamaktadır. Filistin topraklarında yapılan arkeolojik kazılarda bulunan çeşitli eserler, Filistin tarihinin eski bronz (M. Ö. 2000 ) çağlarına kadar uzandığını göstermektedir. Ancak bu dönemde bir İsrail varlığının olduğunu ispatlayan kalıntıya rastlanmamıştır. 1887’den itibaren ele geçen kil tabletler de İsrail’den bahsetmez. Eski Mısır medeniyetine ışık tutan ve çok önemli olarak arz edilen Tell ve Amarna (Akheneton dönemi: M. Ö. 1375-1358) kazılarında bulunan 400 adet pişirilmiş kil tablet, Kenan şehir devleti ve rakiplerine ait bilgilerle, Akhenaton’un Filistin ve Suriye’de hüküm süren kendisine bağlı prensliklerle yaptığı yazışmaları içermektedir. Ancak bu belgede de İsrail adına rastlanmamıştır. 6 Yahudiler Filistin topraklarının Hz. İbrahim ve oğullarının anavatanı olduğunu öne sürüyorlar. Ancak kendileri de biliyorlar ki, Hz. İbrahim’in asıl vatanı Mezopotamya’dır. Allah’ın emri üzerine Filistin’e göç etmiş ve burada daimî olarak ikamet etmemiştir. Filistin’de de uzun müddet kalmayan Hz. İbrahim, Filistin, Mısır, Arabistan arasında gidip gelmiştir. “Biz, onu ve Lût’u kurtararak, içinde cümle âleme bereketler verdiğimiz ülkeye yerleştirdik. ” (Enbiya, 71. âyet) Hz. İbrahim “bereketli ay” olarak bilinen (Fertile Crescent) Filistin’e geldiğinde, burada asılları Arap olan Ken’anlıları bulmuştur. Arkeolojik kazılardan elde edilen somut bilgilere göre, Arap Yarımadasından Filistin’e göç eden Kenanlılar, M.Ö. 1800-1900 yıllarından itibaren Filistin’de varlık göstermişlerdir. 7 Kenanlılardan başka, Hititliler, Ammoniler, Moabiler, Edomiler, Filistler, (istilacı sıfatıyla da olsa) Asurlular, Babilliler, İranlıların ataları olan Persler de aynı bölgede yaşamışlardır. Milâddan sonra ise, Romalılar, Makedonyalılar, Araplar ve Türkler de aynı topraklar üzerinde hüküm sürmüşlerdir. Tarihin bir döneminde bir toprak parçası üzerinde varlık göstermiş olmak, o toprak üzerinde hak iddia etmeyi gerektiriyorsa şayet, yukarıda saydığımız milletlerin tamamının “Filistin toprakları bizimdir” deme hakkı vardır.
Dipnotlar: 1- Richard Elliot Friedman, “Kitab-ı Mukaddesi Kim Yazdı?” Kabalcı Yayınevi, 2005, s. 22. 2- E. Montet. A.Lods, A.S. Rappoport, R. Garaudy, “Tarihte ve Günümüzde Siyonizm ve Yahudilik,” Örgün Yayınevi, 2006, s. 204 3- Kitab-ı Mukaddes’i Kim Yazdı?, s. 27. 4- İsrael Shahak, “İsrail’de Yahudi Fundamentalizmi, “Anka Yayınları, 2002, s. 26. 5- Roger Garaudy, “Siyonizm Dosyası,” Pınar Yayınları, 2000, s. 46. 6- a.g.e., s. 42. 7- Muhammed Abdulhamid el-Hatip, “Al Quds The Place of Jerusalem in Classical Judaic and İslamic Traditions,” Ta-Ha Publishers, London, 1998, s. 26. 09.08.2009 E-Posta: [email protected]@hotmail.com |