Suna DURMAZ |
|
Uzaklardaki yurt Doğu Türkistan |
Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifte şöyle buyuruyor: “Mü’minler birbirlerini sevmelerinde, merhametlerinde, lütuf ve şefkatlerinde bir ceset gibidirler. O vücutta bir uzuv şikâyette bulunsa, cesedin diğer uzuvları da uykusuz kalmak ve ıztırabını duymak suretiyle o uzva iştirak ederler.” Komünist Çin işgali altında 60 yıldır kan ağlayan Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine karşı yapılan katliâm bizleri derinden üzdü. Dul kalan kadınların ve babasız kalan yavruların acısını yüreğimizde hissediyoruz. Ne yazık ki, Uygur şehitleri için rahmet, aileler için de sabır duâsı yapmaktan başka birşey gelmiyor elimizden. Esaret altındaki Doğu Türkistan’a karşı hissettiğimiz duyguları şair Yavuz Bülent Bakiler çok güzel bir şekilde dile getirmiş:
Öz yurdumu çarmıha germişler kırk yerinden Unutmam, bin yıl geçse acısının üzerinden Vurulan bir ceylana yanar gibi derinden Ulu Türkistan’a yandım. Geldi kuruldu gönlüme Ahmed Yesevî pirimiz, Osman Batur’a kadar anlattı birer birer... Ben de, bütün Horasan erleriyle beraber Yeni batan Türkistan’a inandım. Rüzgâr savrularak sessiz sedasız Irmaklara akarak... Uçup giden kırlangıçlara bakarak Türkistan’ı hür sandım.
Olaylar nasıl başladı? Haziran ayı başlarında Kaşgar-Eskişehir’de yapılan yıkıma karşı Uygurların yapmış oldukları protesto ile başlayan olaylar, Yerkent’te Çinli bir okul müdürünün 23 küçük kıza cinsel tacizde bulunması üzerine doruğa çıktı. Çinli yetkililer olayı örtbas etmeye çalışırken, Guandong eyaletine bağlı Şaoguan şehrindeki “Hurui” oyuncak fabrikasında çalışan 600 Uygur işçinin Çinli işçiler tarafından ağır şekilde dövülmesi, bardağı taşıran son damla oldu. Kendi öz vatanlarında uğradıkları hakarete ve hor görülmeye karşı çıkan kadın erkek binlerce Uygur Türkü “Hakaretli yaşamaktansa, sadakatli ölmek yeğdir” diye sokaklara döküldü. Uygurlar ve Çinli sömürgeciler arasında çıkan çatışmalar, Çin sömürgeci hükümetinin sert müdahalesiyle bastırıldı. Çin resmî haber ajansı, iki yüze yakın ölü ve beş yüz yaralı diye açıklama yapsa da, Doğu Türkistan’dan sızan haberler ölü ve yaralı Uygur sayısının yüzlü rakamların çok üstüne çıktığını bildiriyor. Çin topraklarının altıda birini teşkil eden ve son derece zengin tabiî kaynaklara sahip olan gök mavisi üzerine ay yıldızlı bayrağıyla Doğu Türkistan bize yabancı değil. Adı üstünde Türkistan; yani Türklerin yurdu. Büyük Hun İmparatorluğunun, Göktürklerin, Karlıkların, Uygurların, Karahanlıların hüküm sürdüğü topraklardır Doğu Türkistan. Anadolu’yu kendilerine yurt edinen atalarımızın geride bıraktıkları illerdir Doğu Türkistan. 35 milyon Uygur Türkünün yaşadığı 1.828.418 km2 büyüklüğündeki Doğu Türkistan, yâdı dillerimizde dolaşması gereken bizim illerdir. Karasu, Urumçi, Uç Turfan, Kaşgar, Aksu, Hotan, Yili, Yerkent, Karaşeher, Kuça, Karamay, Gansu, Kumul, Kuça şehirleri binlerce kilometre uzakta olmasına rağmen kalbimizde yaşayan, görmeye hasret kaldığımız bizim illerdir.
Orda bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür. Gezmesek de, tozmasak da o köy bizim köyümüzdür. Orda bir yol var uzakta, o yol bizim yolumuzdur Dönmesek de, varmasak da, o yol bizim yolumuzdur. Ahmet Kudsi Tecer 12.07.2009 E-Posta: [email protected]@hotmail.com |