H. İbrahim CAN |
|
Sessizliğini bozan İsrailli askerler |
Tamamen bozulmamış vicdanlar en aşağılık suçların yükünü kaldıramıyor. İsrailli askerler de masum Filistinlilere yaptıkları ya da yapıldığına şahit oldukları zulümlerin, insanlık suçlarının ağırlığını taşıyamadı. Ve itiraf etmeye, yaptıklarını ve gördüklerini anlatmaya karar verdiler. Kendi tabirleriyle “sessizliği bozdular.” Özellikle geçen Ocak ayında Gazze’de yaşananlar onları susturmak için her türlü baskıyı yapan üstlerine rağmen, seslerini yükseltmelerine sebep oldu. Otuz askerin anlatımları bir araya getirildi. İsrailli avukat Michael Sfard, raporun girişinde “Bütün şahitler İsrail Savunma Gücü askerlerine bir zarar gelmemesi için her şeyi, ama her şeyi yapmak için defalarca emir aldıklarını anlatıyor” diye başlıyor söze. Bu sözsüz emrin Gazze saldırı başlarken “sivil düşmanların hayatı için sıfır tolerans” şeklinde somutlaştırıldığı kitapçıkta vurgulanıyor. Bir askerin saldırının ilk gününe ilişkin şu söyledikleri ne kadar ibret verici: “Ateş gücü çılgıncaydı. Daldık içeri ve bombalar patlatmaya başladık. Başlama çizgisinden hareket ettiğimiz andan itibaren kuşkulu gördüğümüz her yere ateş etmeye başladık. Bir ev mi gördün pencereye ateş edeceksin. Bir terörist görmedin mi? Olsun sen yine de pencereye ateş edeceksin. Bu kent savaşı, herkes senin düşmanın. Masum yok!” Her türlü insanlık dışı savaş usûlünü denemişlerdi. Sakatlığı, yaşlılığı, hastalığı dolayısıyla kaçamayanları, şüphelendikleri evlere sokup içeride kimse olup olmadığını baktırmak, bubi tuzağı var mı diye binalara önceden sokmak, balyozlarla duvar kırdırmak gibi. Bu amaçla kullandıkları masum Filistinlilere “Coni” adını takıyorlardı. Bazen de sivilleri önlerine kalkan olarak tutarak ilerlemişlerdi. Hamas militanlarına ait olduğu bahanesiyle evleri tamamen uçak bombalarıyla yıkıp yok etmişlerdi; hem de içinde kimse olup olmadığına bakmadan… Askerler asıl maksadın bu harekât bittikten sonra geriye sağlam bir yapı bırakmamak olduğunu söylüyorlar. “Ertesi gün” diye tarif etmişlerdi komutanları bunu harekât öncesinde. Harekâtın ertesi gününde geriye daha menzili açık, kontrolü kolay boş bir alan bırakmalıydılar. Bir başkası uzaktan bir tüneli gözetlediklerini ve tünele kim yaklaşırsa vurma emri aldıklarını söylüyor. Ve yaklaşan silâhsız bir orta yaşlı sivili anında göğsünden vurup öldürmüşlerdi. Zaten komutanları bu masum sivillerin yaşadığı bölgede serbest ateş izni vermişlerdi, hem de masum-asker ayırt etmeden. Askerler, karşı ateş olmamasından usanan bazı askerlerin rastgele ateş açtıklarını anlatıyor. Tank komutanları yolları üzerinde gördükleri her binaya tank ateşi açtırıyordu. Sırf eğlence olsun diye fosfor bombası atanlar vardı. “niye?” sorusuna, “eğlenceliydi havalıydı onun için” diye cevap veriyor bir asker. Her sabah rutin olarak önlerindeki evleri tank ateşine tutanlar, girdikleri evlerde gördükleri öğrenci çantalarındaki kitapları yırtanlar, evin duvarlarına “Araplara ölüm” yazanlar. Rapor İsrailli askerlerin masum Filistinlilere Gazze’de ve diğer bölgelerde yaptıklarının ibretli bir tablosunu çiziyor. Peki bu rapor insan hakları savunucusu Batılı hükümetler ve sivil toplum kuruluşlarını harekete geçirecek mi? Hayır. Onlar görmezler, duymazlar ve bilmezler işlerine gelmeyenleri. İsrail hükümeti bu iddiaları araştıracak mı? Hayır. Çünkü bunlar iddia değil. Planlı hareketler. Olan yine masum Filistinlilere oluyor. Bir sonraki İsrail saldırısı bundan hiç farklı olmayacak. Temennimiz bu insanlık dışı saldırıların bir an önce durdurulup, o bölgeye barış getirecek bir uzlaşmaya varılabilmesi. 17.07.2009 E-Posta: [email protected] |