H. İbrahim CAN |
|
Avrupa Parlamentosunun yeni başkanı |
Avrupa Parlamentosu başkanlığına Polonya eski başbakanı Jerzy Buzek seçildi. Böylece ilk kez bir Doğu Avrupalı, Parlamento başkanı oldu. Hem de 713 parlamenterden 555’inin oyunu alarak. Jerzy Buzek uzun mücadele geçmişine sahip bir siyasetçi. Polonya’nın özgürlüğüne kavuşması mücadelesinde Dayanışma Hareketi içinde yer almış. “Bir zamanlar” diyor Buzek, “Hür bir Polonya’da, Polonya Parlamentosunun bir parçası olmayı umut edersin. Bugün Avrupa Parlamentosunun başkanı oldum. Bu benim hayal dahi edemeyeceğim bir şeydi”. Buzek’in, Türkiye’nin Avrupa Birliğine tam üyeliğini destekleyen bir siyasetçi olması elbette önemli. Ancak üyesi olduğu ve Parlamentonun en güçlü grubu olan Hıristiyan Demokrat Grubu, Fransa ve Almanya’nın bastırmasıyla “imtiyazlı ortaklık”tan yana. Bu yüzden Buzek’in başkanlığının Türkiye açısından getirdiği somut bir avantaj yok. Zaten Avrupa Parlamentosu, ülkelerin politika alanlarında önemli yetkilerini devretmemeleri sebebiyle sınırlı bir yasama yetkisine sahip. Aslında bu yetkisini de Avrupa Birliği Konseyi ve Avrupa Konseyi ile paylaşıyor. Yalnızca AB bütçesi üzerinde (tarım hariç) kontrol yetkisine sahip ve Avrupa Birliğinin yürütme organı olan Avrupa Komisyonuna ülkelerin yaptığı atamaları veto etme yetkisine sahip. Hatta üçte iki oy çokluğuna ulaşabilirse bütün komisyonu istifaya zorlayabiliyor. AB dışı ülkelere yapılacak yardımları onaylama yetkisi de bu Parlamentoda. Meselâ savaş sonrası Irak’ın yeniden inşası için yardım parlamentoda onaylanıyor. Şimdi Polonyalı Buzek’in Parlamento Başkanı seçilmesi, bazı Avrupalı uzmanlara göre AB’nin genişleme sürecinin başarısını gösteriyor. Yeşiller Partisi de Parlamentonun gücünü arttıracağı umuduyla onu destekledi. Peki Buzek Avrupa Parlamentosu başkanı olarak ne iş yapacak? Parlamento oturumlarına başkanlığın yanı sıra, Avrupa Birliği liderleri zirveleri ve uluslar arası faaliyetlerde parlamentoyu temsil edecek. Bir ülke lideri gibi karşılanacak ve ağırlanacak. Ama beş kuruş maaş almayacak. Yalnızca seyahat giderleri ve çalışma ofisinin giderleri karşılanacak. Yine de bu prestijli göreve seçilebilmesi için ülkesinin başbakanı yoğun kulis faaliyetleri yürüttü. Bu seçim aynı zamanda sağcıların, solculara karşı kazandığı bir zafer. Karşısında yer alan ve komünistlerin desteklediği İsveçli Eva-Britt Sevnsson ise yalnızca 89 oy alabildi. Kısacası; Buzek’in Avrupa Parlamentosu başkanı seçilmesi hem onun kişisel tarihi hem de Avrupa Parlamentosu tarihi bakımından yenilik ve başarı öyküsü. Ama Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik sürecine herhangi bir katkı sağlayacak bir gelişme değil. Seçim kulisleri dönemindeki Türkiye’nin tam üyeliği yönündeki çabalarının bu dönemde de sürmesini beklemek hayalcilik olacaktır. 16.07.2009 E-Posta: [email protected] |