Halil USLU |
|
İslâmın ilk emri ve Uzungöl |
İlk gelen âyet, “oku.” Dünyada da 2 milyar genç okuyor ve okumak insanın fıtratında var. Okumanın gerçekleşmesi, insanın evvelâ kendini okuması ile başlıyor. Kendini okuyamayan ve üstündeki İlâhî emanetlere sahip çıkamayan neyi ve nasıl okuyacak? Türkiye’de aylık, haftalık ve günlük olmak üzere toplamda bin beş yüz gazete ve dergi çıkmaktadır. 73 milyonluk Türkiye, çıkan gazeteleri, tesbitlere göre yüzde 8 civarında okunmaktadır. En başta, rekor seviyede Kur’ân-ı Kerim ve hadis okunmaktadır. Ardından Kur’ân ve hadisin asrımıza bakan veçhesini anlatan Risâle-i Nur Külliyatı gelmektedir. Kendilerini okuyan gençlerin, bu eserlerin derinliklerine indikçe “hâl, etvar ve ahlâkları” müsbet mânâda değişmektedir. Bilhassa şehirlerden uzak göl ve orman kenarları ve dağ yamaçları, ‘okumak’ için şâyeste ve münbit yerlerdir. Geçtiğimiz hafta Trabzon-Uzungöl beldesinde birlikte olduğumuz üniversiteli ve liseli münevver gençlerin çalışmalarında, okumalarında bunu yakînen hissettim. Müştereken bu nurlu eserlerin içine aklen, kalben ve ruhen dalmak, insanın ufkunu ve tefekkür dünyasını nurlandırmaktadır. 1900’lü yılların başında Hz. Bediüzzaman’ın Van Gölü'ndeki Akdamar Adası'nda yetiştireceği 50 talebe ile tedrisât niyeti, bugün ona çok yakın şekil ve niyetlerde ifa edilmektedir; tam olmasa da numune-misâl olmaktadır. Fizikî görünümüyle, havası suyu cihetiyle “Uzungöl”de bir ay değil bir hafta, hatta 3 gün kalmak, insanı her cihetle dinlendiriyor. Devlet adamlarının daima geldiği, özellikle İslâm âleminin teveccüh ettiği bu mekânın çok kayda değer sayfaları vardır. Elbette talebenin her cihetle zinde ve dinamik olması lâzımdır. Bu cihetle de burası müstesna bir yerdir. Beraber olduğumuz gençleri dinledim. Yıllardır dinler, ona göre makaleler yazar ve konferanslar veririm. Çünkü yeni gençliği tutmak kolay bir hâdise değil; harika gençler, istikbalde çok hizmet verecek ve projeler üretecek gençler. Bunun için onları kitaplarla baş başa bıraktım ve onları zevkle dinledim. Bazen gözlerim yaşardı, bazen hayretlerde kaldım. Okuma programımıza misafir olarak iki gün katılan ve programı ciddî olarak takip eden kimyager Alper Bey, ayrılık konuşmasında dedi ki: “Sizin bu tarz tatbikatınız, dünyanın yüzde 30’unda yapılıyor ve dünya sür’atle bu tarza gitmektedir; talebeyi konuşturuyorsunuz. Ben Uzungöl’de böyle bir çalışmayla karşı karşıya kalacağımı tahmin etmemiştim, şu an şoktayım.” Çok konuşmak ve anlatmak yerine artık muhatapların da konuşmaları, çağın geçer akçesi olacaktır. Artık saatleri onların doldurması lâzım. Ufak bir olay değil, dünyanın 2 milyar genci sırası ile 5-10 yıl sonra dünyanın patronları ve bürokratları olacaklar. Onları hakir göremeyiz ve görülemez. Fikr-i hürriyet gelişiyor, teknoloji alabildiğine sür’atle inkişaf etti ve ediyor. Her fertte “taharrî-i hakikat” galebe çalmaktadır. Hiç ümit etmediğin bir genç, çok bilgi ilhamına mazhar. Onlara muhatap olmaktan mutlu oluyorum ve olmaktayız. Trabzon’un geleneksel pikniği ve konuşması ile noktaladığımız programda emeği geçen herkesi tâ Rize’ye kadar ve başta İntizam Seyda Beyi, A. Şahintürk Beyi, Mehmet Er Beyi ve bütün can dostlarını ve fedakâr gençleri ve çalışma mekânımızın sahibi Murat Beyi, bütün kalbimle evvelâ binler tebrik ediyor, sonra da teşekkürler ediyorum. 10.07.2009 E-Posta: [email protected] |