Mikail YAPRAK |
|
Zirvedeki köpek |
Zamanın kadısı Tahir Efendi’nin, kendisi için “o bir köpektir” demesine sinirlenmeden tevriye san'atını kullanan şair Nef’î, yazdığı tevriyeli dörtlüğünde yakın mânâda köpeği temize çıkarırken, uzak mânâda asıl “kelp”in Tahir Efendi olduğunu söylüyor: “Tahir Efendi bana ‘kelp’ demiş, İltifatı bunda zahirdir. Malikî mezhebim benim zira, İtikadımca ‘kelp’ tahirdir.” ««« Namık Kemal, Hürriyet kasidesinde; “Muini, zalimin dünyada erbab-ı denaettir, Köpektir zevk alan seyyad-ı bîinsafa hizmetten” diyor. Hürriyet şairi burada, insafsız avcıya hizmetten zevk alan köpekten ziyade, zalimlerin yardımcısı olan alçaklara vuruyor. Çünkü bu hürriyet âşıkının hedefinde köpekler yok, müstebit zalimler vardır. ««« Avusturya gazetelerinin 22.1.2007 tarihli sayılarında görmüştüm o fotoğrafı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Almanya Başbakanı Angela Merkel’in basına poz veren zirve oturumu ve karşılarında Putin’in “Koni”si, yani labrador cinsi köpeği.. Köpek, yaman bakışlarını ve ateşli gözlerini Merkel’e dikmiş, “Sahibime sakın yanlış yapma, yoksa karışmam” der gibiydi. Merkel, korkarak, yardım istercesine Putin’e bakınca, Putin bir işaretle Koni’sini uzaklaştırdı, ama cins köpek bu sefer de gazetecilere yönelince, Merkel nükteyi patlattı: “Şimdi de gazetecileri yemeye gidiyor!” Rahmanî mi, şeytanî mi olduğunu kestiremediğim bir fikir aniden zihnime gelerek beni güldürdü. Haydi sizinle de paylaşayım bari: Acaba, diyorum, AB’ye girmemize şiddetle karşı olan Merkel’in dünyasına bir köpeğimizi musallat ederek, onu şöyle bir korkutsak nasıl olur? Şaka bir yana, edebiyatın ve siyasetin zirvesinde adını duyuran ve Ashab-ı Kehf’in Kıtmir’inin hemcinsleri olan köpeklerimiz, nihayet bu ahirzamanda, zaten “ekpekülküpeka” tarafından kuşatılan zirvelerdeki yerlerini de almış oldular. Ve bir âyet: ”Köpekleri ise iki ayağını mağaranın kapısına doğru uzatıp yatmıştır. Eğer onları o halde görseydin, için korku ile dolar ve döner kaçardın.” (Kehf, 18) ««« O fotoğrafı gördüğümden bu yana, “zirvedeki köpek” üzerine yazmayı hep tasarlamama rağmen, hissî ve fiilî engellerle bugüne kadar ertelendi.. Şimdi anlıyorum ki, bu “erteleme,” iddiamın olgunlaşması içinmiş. Tabiî ki böyle bir yazının ve yazıdaki iddianın olgunlaşmasını beklemek, Türkiye’nin 12 Eylül mimarlarının, “kardeş kanı akmasına seyirci kalarak,” ihtilâlin olgunlaşmasını beklemelerine benzemedi. Bizimkisi nihayet bir yazı. Yazılsa da olurdu, yazılmasa da.. Gelelim, bugüne kadar ertelenen iddiamıza.. Evet, iddia ediyorum ki: Bugün dünyadaki bazı zirveler, “ekpekülküpeka” ile kuşatılmıştır. Bediüzzaman’ın Sünûhat’ındaki, İngilizlerin İstanbul’u işgali sırasında tam muhataplarını bulan, “Ey ekpekülküpekadan (köpeklerin en köpeğinden) tekepküp etmiş (köpekleşmiş) alçak köpek!” ifadesini, makam münasebetiyle bu yazımızda kullanmamız yanlış olmasa gerek. Çünkü bu hitabın hedefine giren bazı zirvelerin “ekpekülküpeka”sı, Soçi’deki Merkel’li, Putin’li zirvenin siyah labrador cins köpeğine de benzemezler. Bir mezhebe göre tahir (temiz) olan hakikî kelplerin, o zirvelere, o ekpekülküpekadan daha lâyık olduklarını zaman gösterdi. Afganistan’da, Irak’ta ve Gazze’de akan kanların ve harabeye dönen mekânların üzerinde fildişi kulelerde yapılan zirvelerde sırıtan dişlere bakıyoruz da, Hz. İsa’nın(as), bir köpeğe bakarak dediği, “ne güzel dişleri var” ifadesini kullanamıyoruz. ««« Darbe ürünleriyle, ihtilâl softalarıyla ve kirli siyaset artıklarıyla kuşatılan zirvelerin, üzerlerinde taşıdıklarına daha fazla tahammülleri kalmadı. Yanardağlar, zirvelerinden lavlar saçarak yerküresine nefes aldırdıkları gibi, zirve makamlar da, üzerlerindeki yanlış kişileri silkeleyerek, dünyayı huzura kavuşturacaktır İnşaallah. 09.07.2009 E-Posta: [email protected] |