Mehmet KARA |
|
Sulandırma taktikleri… |
Ergenekon soruşturmasında ilk iddianamelerle ilgili mahkeme süreci devam ederken, Ergun Poyraz ve Sevgi Erenerol’un da aralarında bulunduğu bazı sanıkların avukatlığını yürüten Vural Ergül öyle bir girişimde bulundu ki akıllara ziyan. Avukat Ergül, soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcılarından Zekeriya Öz’ün imzasını taklit ederek bilgisayar programı yardımıyla bir “belge” oluşturmuş. Bir savcının imzasını taklit etmek suç mu bilemiyoruz ama Deniz Kurmay kıdemli Albay Dursun Çiçek’in hazırladığı iddia edilen “İrticayla Mücadele Eylem Planı” belgesindeki imzanın sahte olup olmadığı tartışmaları devam ederken, bir avukatın “sahte imzalı belge”yi basın mensuplarına dağıtması soruşturmanın sulandırılma taktiği olarak değerlendirildi. İşin diğer yönü de, sanık avukatının Albay Çiçek’in imzası ile ilgili soruşturma devam ederken belge ve imzaların sahte olduğuna şimdiden karar vermesi… Soruşturma uzadıkça daha enteresan girişimlerle karşılaşırsak sürpriz olmayacak. * * * GEL DE İNAN! Askerliğini yapanlar bilir. Askerliğini er olarak bile yapsan, ateş talimine götürülür, orada hiç değilse 3-4 tane mermi atarsın. Bunu bilen birisi olarak, silâh ve mühimmatı toprak altına gömmekle suçlanan bir yarbayın “Hayatımda elime silâh almadım” demesi hem çok gülünç geldi, hem de hiç inandırıcı gelmedi. Zira, gazete haberlerinde yarbayın bu sözlerinden sonra hâkim ve savcıların bile gülümsedikleri yazıldı… Hatta kargalar bile gülüyordur bu iddiaya! * * * İLGİNÇ… Türk Silâhlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü ile şahıslar silâhlarını genelde Makine Kimya Endüstrisi Kurumu’ndan (MKE) alırlar. Ancak geçtiğimiz günlerde bir ihale yapıldı. Bu ihale ile muhammen bedelleri toplamı 37 bin lira olan 3 bin adet ateşli silâh ve mermi satışa çıkarıldı. Normal bir ihale gibi gelebilir ancak ihaleyi yapan kurum Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) olunca işin ilginçliği ortaya çıkıyor. TMSF’den yapılan açıklama işin boyutu da anlaşıldı. İhaleye çıkarılan ve çoğunluğu Uzan Grubuna ait bulunan ateşli silâh ve mermiler arasında av tüfeği, av fişeği, MP-5 makinalı tabanca ile çok sayıda Kırıkkale tabanca yer almış. Yani TMSF el koymuş şimdi elden çıkartmaya çalışıyor. Yalılar, lüks arabalar tamam da, silâhların satılması ilginç değil mi? * * * BİR YERDE BİR HATA YOK MU? “İrtica ile mücadele eylem planı” ile “askerlerin de sivil mahkemelerde yargılanmasının yolunun açılması” ile ilgili kanunun Meclis’ten geçmesi günlerdir tartışılıyor. Devletin tepesinde bu konudaki görüşmeler olanca hızıyla devam ediyor. Birinci konuyla ilgili mahkeme safahatı devam ederken, ikinci konuda da Gül’ün imzalayıp imzalamayacağı bekleniyor. Başbakan Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, MGK öncesinde 1 saat 35 dakika görüşmüştü. Ardından, MGK’da konu gündeme geldi, peşinden mini zirveler, daha sonra da değişik ortamlarda konular tartışılmaya devam etti. Erdoğan ile Başbuğ’un ikili görüşmesinde nelerin konuşulduğu “devlet sırrı” olarak belki uzun süre hiç açıklanamayacak. Tıpkı, daha önce Erdoğan ile önceki Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt arasındaki Dolmabahçe görüşmesinde olduğu gibi. Ancak iki kişinin görüşmesinde neleri konuştukları (her iki tarafta açıklamadığına göre) nasıl ortaya çıkar hep merak etmişimdir. Ancak bu görüşmeden sonra “çok satan!” gazetelerden birisinde bu görüşmedeki konuşmalar cümle cümle yazıldı. Görüşmede Başbuğ’un Başbakan’a “TSK’da darbeye yeltenen, aklından geçiren ya da demokratik rejime aykırı hareket edenler olursa cezalarını TSK’nın komutanı olarak ben veririm” dediği ifade edildi. Genelde bu tür haberler “iddia edildi”, “söyleniyor, belirtiliyor, ifade ediliyor” şeklinde verilir. Ancak bu haber sanki, görüşmeyi birisi aktarmış ya da herkesin gözü önünde söylenmiş gibi yazılınca dikkatimizi çekti. (Hürriyet 30.06.2009) (Bu haberin yalanlandığını da görmedim.) Eğer bu ifadeler doğruysa… Askerlerin sivil mahkemede yargılanmasının kanunlaştığı bir dönemde genelkurmay başkanının bu sözü söylemesi, “Burada bir hata yok mu?” sorusunu aklımıza getirdi. Zira cezayı verecek kurum bellidir, o da mahkemelerdir. Diğer yandan da “darbeye yeltenenler darbe yaptıktan sonra genelkurmay başkanını dinlerler mi?” o da ayrı bir yönü… 05.07.2009 E-Posta: [email protected] |