Abdil YILDIRIM |
|
Hatasını düzelten hayatını düzeltir |
Htalarımız, “Hatasız kul olmaz” demişler. Gerçekten de her insanın bir takım hata ve yanlışlar yapması kaçınılmazdır. İsmet sıfatına sahip olan peygamberler bile (bir hikmete binâen de olsa) bazı cüz’î hatalar yapabilir. Ama peygamberlerin hiçbir davranışı, onları günaha sokacak kadar büyük değildir. Bizim gibi sıradan insanların ise, her an bir hata işlemesi, bir yanlışa yol açması ve bir günaha girmesi mümkündür. Hata, insanın kendisine, çevresine ve Rabbine karşı yapmış olduğu yanlışlar ve kusurlardır şeklinde tarif edilebilir. Her hatanın bir takım maddî ve mânevî zararları vardır. Hatalar kısa sürede düzeltilmez, yanlışlardan dönülmezse, ileride telâfisi mümkün olmayan zararlar ortaya çıkabilir. Hatalar, dünya hayatının kalitesini düşürdüğü gibi, âhiret hayatı için de büyük tehlikeler ortaya çıkartabilir. İnsan bir işin kurallarını bilmiyorsa veya bildiği halde ihmalkârlığından dolayı bu kurallara riâyet etmiyorsa, hata yapması kaçınılmazdır. Bunun sonunda da bir bedel ödemesi gerekebilir. Ancak bedel ödenirken hatanın pişmanlığı ortaya çıkar. Meselâ, trafik kurallarına uymayan bir sürücü, ihmalkârlığı neticesinde bir kazaya sebebiyet verdiği zaman, yaptığı hatanın farkına varır. Bedelini öderken de, bir daha o hataya düşmemek için daha dikkatli olması hususunda ders almış olur. Hatasının farkında olan ve bir daha aynı hataya düşmemek için dikkatli davranan kişi, gerekli dersi almış demektir. İnsandan sudur eden hatalar, insan olmanın bir neticesidir. Yani insanın aczinin ve fakrının bir göstergesidir. Hatalar her ne kadar istenmeyen durumlar olsa da, netice itibariyle insanın istidatlarının inkişafına da katkıda bulunur. İnsan bir kusur işler, neticesinde maddî veya mânevî bir zarar görür. Bundan bir ders çıkartarak bir daha aynı hatayı işlememek için hayatına çeki düzen verirse, hatasından ders almış, zarardan kâra geçmiş demektir. Akıllı insan, hata yapmayan insan değildir. Akıllı insan, aynı hatayı iki defa yapmayan insandır. Özellikle bir Müslümanın aynı hatayı tekrarlaması onun mü’min sıfatına uygun düşmez. Peygamber Efendimiz (asm), “Mü’min bir delikten iki defa ısırılmaz” buyuruyor. (Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63) Mü’min insan, akıllı ve ferâsetli olduğundan, bir defa düştüğü hataya bir daha düşmez. Bu davranışı insanı günaha sokan bir davranış ise, bir daha işlememek üzere tövbe eder, onun zararından kurtulur. Efendimiz (asm) yine bir başka hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: “Bütün insanlar hata eder. Hata edenlerin en hayırlısı ise, çokça tövbe edendir” (Tirmizî, Ahmed, Hakîm) İnsanın hatasını düzeltebilmesi için, evvelâ yaptığı davranışın hata olduğunu bilmesi ve kabul etmesi gerekir. Bunun için de, yaptıklarının hangisinin doğru, hangisinin yanlış olduğunu fark edecek kadar idrak sahibi olmalıdır. Cehaletle veya kör bir inatla hatalarını savunan insanın hatalarından kurtulması mümkün değildir. İnsan kendi hatasını görmek istemez. Hep başkalarında hata ve kusur arar. Halbuki başkalarının kusurunu aramak yerine, kendi kusurları ile meşgul olup, onların ıslâhına çalışmak, akıllı insan olmanın ve iyi Müslüman olmanın bir gereğidir. Hatasını kabul eden, hatasından dönmek için ilk adımı atmış demektir. Hayat, hata ve yanlışlarla terakkî eder, tasaffi eder. Yapılan her hata, hayattan alınacak bir derstir. Bu dersi iyi anlayan, hatasını düzeltir. Yanlışının farkına varır. Daha iyi ve daha güzele doğru yol almaya başlar. İnsan bu yoldan ilerledikçe, yapılan hataların azaldığını görecek, hayatına da daha düzgün bir şekil verecektir. Kısacası, hatasını düzelten hayatını da düzeltmiş olacaktır. Hatalarımızın affı için Kur’ân’ın dili ile duâ ediyor, aynı hataları tekrarlamaktan Allah’a sığınıyoruz. “Ey Rabbimiz, unutur veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma, bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme!” (Bakara Sûresi: 286) 10.07.2009 E-Posta: [email protected] |