H. İbrahim CAN |
|
BM’nin dünya ekonomisine sahip çıkma planı suya mı düştü? |
24 Haziran’da dünyanın dört bir yanından gelen yüksek düzeyde delegeler Birleşmiş Milletlerde küresel ekonomik krizi görüşmek için toplandı. Temel amaç tüm dünyanın çıkarlarını dikkate alan ve dünyanın en yoksul ülkelerinin yükünü azaltacak tedbirler almaktı. BM Genel Kurul Başkanlığına ABD’ye rağmen seçilen Nikaragua’nın eski dışişleri bakanı ve bir rahip olan d’Escoto, yaşanan ekonomik krizin hem kapitalizmin aşırılıklarının açtığı yaraları saracak, hem de gelecekte bu tür felaketlerin yaşanmasını önleyecek ‘devrime yakın’ önlemlere ihtiyaç olduğunu savunuyor. Bunun için önerdiği ve Amerikalılarca pek ciddiye alınmayan plan ise mevcut küresel ekonomik kurumların (IMF, Dünya Bankası) ortadan kaldırılıp yeni bir malî sistem ve yapının kurulması. Tüm uluslar arası malî işlemlere vergi konulması ve doların yerine yeni bir uluslar arası para geliştirilmesi de bu öneriler içinde. Dokuz tane yeni küresel yapı öneriliyor: Küresel Teşvik Fonu, Küresel Kamu Malları İdaresi, Küresel Vergi İdaresi, Küresel Malî Ürünler Güvenlik Komisyonu, Küresel Malî Düzenlemeler İdaresi, Küresel Rekabet İdaresi, Küresel Malî ve Ekonomik Danışmanlar Konseyi, Küresel Ekonomik Koordinasyon Kurulu ve Dünya Para Kurulu. Ancak Birleşmiş Milletlerin küresel ekonomik krizde gerçekten bu kadar temel bir rolü oynayabileceği kuşkulu. BM’in yoksulların sesi olması, küresel kriz konusunda veri toplayıp değerlendirmesi gerektiğinde herkes müttefik. Küresel kurumların gözden geçirilmesi gerektiğinde de. G-8 yada G-20 yerine G-192 kararlaştırmalı önlemleri diyor Dünya Bankasının eski baş ekonomisti Nobel ödüllü Joseph Stiglitz. Ona göre bu kriz “Made in USA” etiketi taşıyor. Ancak özellikle IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü gibi küresel sermayenin gözbebeği olan kurumları ortadan kaldırmaya Birleşmiş Milletlerin gücü yetmez. Onun için üyeler şimdi bu kurumların yetkilerinin azaltılmasını öneriyorlar. Sonuçta ortaya çıkacak belgede de bu kurumların kaldırılması yerine radikal değişimlerden geçirilmesi yer alacak. En uygulanabilir görünen çözüm ise gelişmekte olan ülkelere IMF’nin 2011 yılı başındaki gözden geçirmesinde daha fazla oy hakkı vermek. Sonuç belgesinin özetini ise Genel Sekreter Ban Ki-moon’un şu sözleri açıklıyor: “kuşaklar önce oluşturulan dünya kurumları daha hesap verir, daha fazla temsil hakkı veren ve daha etkin hale gelmelidir”. Aslında sonuç belgesine bakarak bu toplantı için ‘dağ fare doğurdu’ demek mümkün. Çoğu Batılının ‘solcu’ bir Sandinistalı bakanın romantik düşü olarak gördüğü dünya ekonomik kurumlarının ortadan kaldırılması planı şimdilik suya düştü. Öyle anlaşılıyor ki, yaşanan küresel krizin sorumlularının gücün aynen sürerken, ona karşı çıkmak isteyenler hem güçsüz hem de plansız. Bir günde dünyanın ekonomik yapısını değiştirmenin bir hayal olduğunu bile göremiyorlar. Dünyanın gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerinde yüz milyonlarca insanın açlık ve yoksullukla boğuştuğu, vahşi kapitalizmin, merhamet ve adaletten yoksun sisteminin doğurduğu bu kriz ortamında, dünya liderleri yine havanda su dövmeye devam ediyor. İslam’ın getirdiği adalet, kul hakkı, yardımlaşma prensiplerini hakim kılmadan, dünya ekonomisini küresel sermayenin elinden kurtarmak ve dünyayı daha adil ve yaşanır hale getirmek imkânsız. Temennimin dünya ekonomisini elinde bulunduranların bu gerçeği görmesi ve adaletsiz ve haksız bir ekonomik düzenin onların da sonunu –bu krizde olduğu gibi- getireceğini kısa süre içinde anlaması. Üç aylara girmişken bizim yapabileceğimiz en önemli iş ise, bu krizin getirdiği yeni yoksullara daha çok el uzatmak olmalı. 27.06.2009 E-Posta: [email protected] |