Cevher İLHAN |
|
Darbeciler “bir bir” yargılanmalı (1) |
“Ergenekon iddianâmesi” kapsamında öncelikle darbe ortamına zemin hazırlama plânlarının ve darbe hazırlıklarının soruşturulup, plânlanmış, hazırlanmış ve dayatılmış darbelerin kapsam dışı kalması, öteden beri kamuoyunda çeşitli istifhamlara yol açıyordu. Gerçek şu ki demokrasiyi katleden, bütün milletin hakkını gasbedip millet irâdesinin temsilcisi Meclis’in kapısına kilit vuran, seçtiği meşrû hükûmetleri deviren, anayasayı ilga siyasî partileri kapatan darbelerin soruşturulmaması, bu süreçte ciddî bir eksiklikti. Önce muhalefetten, 12 Eylül darbecilerini koruyup kollayan, haklarında hiçbir hukukî, cezaî, malî soruşturma açılamayacağını ve yargılanamayacaklarını hüküm altına alan darbe anayasasında 29 yıldır duran, anayasa’nın “geçici 15. maddesi”nin kaldırılması teklifi geldi. Ardından 28 Şubat postmodern darbesinin başaktörü Em. Org. Çevik Bir savcılığı çağrıldı. Ergenekon savcılarına “tanık” ya da “şüpheli” sıfatıyla olduğu hâlâ netliğe kavuşamayan bir “ifâde” verdi. Ne garip ki Başbakan, 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasına “sulu şaka” deyip teklifi geri çevirdi. Çevik Bir, “Tanık olarak ifâde verdim; ifâdemi alan savcılar son derece nâzik ve olgun insanlardı, çok rahatladım, üzerimden büyük bir yük kalktı, şimdi Bodrum’a tatile gidiyorum” diye meseleyi basite indirgeyip geçiştirmeye çalıştı… Kısacası “Ergenekon Dâvâsı” sürecinde darbelerin hakkıyla hesâba çekilip yargılanması, yapılan darbelerin de soruşturulması sürekli gözardı edildi… BÜTÜN DARBECİLER HESÂBA ÇEKİLMELİ… Ne var ki “darbe teşebbüsleri”nin soruşturulduğu bir süreçte “darbe ortamının olgunlaşması” amacıyla ülkenin kaos ve kargaşaya sürüklenmesine seyirci kaldıklarını itiraf eden, onbinlerce gencin meydana getirilen kutuplaşmayla, anarşi ve terörle birbirlerini katletmesini tahrik eden darbecilerin yargılanması geçiştirilemezdi. Keza uyduruk “irtica tehdidi” konseptiyle onbinlerce vatandaşı “irticaî karakter taşıyor” diye fişleyen, ülkeyi “laik-antilaik” diye kamplaştıran postmodern darbelerin ve darbecilerin de hesâba çekilmesi öyle gözboyama bir-iki “ifâde”yle savuşturulamazdı. Bu açıdan DTP’li Akın Birdal ile İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan’ın, eski Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir hakkında “Ergenekon soruşturması” çerçevesinde “suç duyurusu” fevkalâde önemli. Bir’in, “suç işlemek amacıyla yasadışı silâhlı örgüt kurma”, “insan öldürmeye tam teşebbüse azmettirme”, “suç işlemek için tahrik etme”, “hakaret” ve “iftira” suçlarından cezalandırılmasının talep edildiği “suç duyurusu”nun temel gerekçesi, 1998 yılında hazırlandığı iddia edilen “andıç” belgesi. Şemdin Sakık’a ait olduğu ileri sürülen ve bazı gazetelerde yayımlanan, “kimi muhalif kurum ve kuruluşlar ile kişilerin hedef gösterildiği” ifâdelerin, o dönemde, Genelkurmay Karargâhı’nca hazırlanmış bir “andıç” olduğunun ve dönemin İkinci Başkanı Org. Bir’in imzası bulunduğunun açığa çıktığının “suç duyurusu”nda belirtilmesi, oldukça anlamlı. Diğer yandan sözkonusu “andıç olayı”ndaki “Bir’in rolü” hakkında 30 Kasım 2000’de soruşturma talebinde bulunulmasına karşı, soruşturmanın yapılıp yapılmadığına dair herhangi bir bilgi verilmemesi, olayın açıkça örtbas edilmesi ise enteresan. Bu vaziyet, 28 Şubat postmodern darbesinin siyasî aktör ve antidemokratik sürecinin tam bir göstergesi… “ERGENEKON İDDİANÂMESİ”NDE 13 KEZ… Aslında yalnız mâlûm “andıç” hakkında değil, binlerce kişiyi hayatlarını verdikleri işlerinden, mesleklerinden mahrum bıraktırıp mağduriyete duçâr eden 28 Şubat’taki bütün fişlemeler, “Batı Çalışma Grubu”nun faaliyetleri, “irtica ile mücadele” paravanında yapılan haksızlıklar ve yolsuzluklar, hak ve hukuk çiğnemeleri, demokratik sistemin tahribi de sigaya çekilmeli Ülkenin yüksek yargısını, rektörleri, öğretim üyelerini, iş adamlarını, gazetecileri “karargâh”a çağırıp dinlettikleri “irtica tehlikesi” brifinglerini dakikalarca ayakta alkışlatan sorumlular ve “şüpheliler” hakkında da “kamu dâvâsı” açılmalı, “Ergenekon” mahkemelerinde yargılanmalı. Zira 28 Şubat sürecinde tankları sokaklarda yürütmekle “demokrasiye balans ayarı verdiklerini” övünerek anlatan Çevik Bir’in adı, duruşması 20 Temmuz’da başlayacak olan “2. Ergenekon iddianâmesi”nde 13 kez geçiyor. Darbe hazırlıkları, “andıç”lar, yönetime el koyma plânları, başarısız “suikast teşebbüsleri”, “irticacı” yaftasıyla yapılan “yargısız infazlar”; bütün darbeler ve darbeciler bir bir soruşturulmalı… Bunun başka da bir yolu yok… 16.07.2009 E-Posta: [email protected] |