Robert MİRANDA |
|
Latin Amerika’nın darbeleri |
Geçtiğimiz hafta Orta Amerika’da son çeyrek asırda ilk defa, Honduras’ta bir askerî darbe yaşandı. Honduras’ın demokratik seçimlerle başa gelmiş olan Başkanı Manuel Zelaya yatağından kaldırılarak tutuklandı ve apar topar Kosta Rika’ya gönderildi. Darbe Honduraslı General Romeo Vasquez liderliğinde gerçekleştirildi. Kitleler yığınlar halinde Honduras sokaklarına döküldüler ve hatta ordu içinde Zelaya’ya sadık olan bazı gruplar da darbeye karşı ayaklandı ve isyan etti. Amerika Birleşik Devletleri’nin bölgedeki egemenliği de uzun bir tarihe dayanmaktadır. Başkan Barack Obama ve Dış İşleri Bakanı Hillary Clinton eğer bu hükümet darbesine karşı ciddî bir tutumda bulunursa bölgede sağcı askerî diktatörlerin önderliğindeki kara günlerin, baskıların ve cinayetlerin bir sonu gelebilir ve yepyeni bir sayfa açılmış olur. ZELAYA DEVRİLDİ ÇÜNKÜ... 2006’da kazandığı seçimlerden sadece üç sene sonra, Manuel Zelaya ülkede kendisine ciddî anlamda düşman kazandıracak üç reforma imza atmıştı. Birincisi toprak reformuydu ki bu ülkede olmazsa olmaz bir reformdu. Zira nüfusun sadece yüzde 0.1’ine tekabül eden 7000 kişi ülkedeki toprakların tam yüzde 80’ine malikti. Honduras’ta nüfusun yüzde 50’si açlık sınırının altında, 1.7 milyon insan işsizdi ve Honduras’ta sosyal problemler çığrından çıkmıştı. Toprak reformu ise ülkedeki arazileri küçük çiftliklere dönüştürecek ve fakir insanları tarımla uğraşmaya teşvik edecek veya alternatif ekonomi sektörlerine yönlendirecekti. Fakat toprak sahipleri vahşice bu girişimin önüne geçmek için çırpınıp durdu. Onların karşı olduğu diğer şeyler ise, Zelaya’nın ülkenin en fakir bölgelerine yaptırmayı istediği yol projeleri, sağlık tesisleri, sosyal konutlardı. Buna karşı argümanları ise bu projelerin ekonomik olarak gerçekçilikten uzak olmasıydı. Zelaya’nın ikinci reformu ise anayasal reformdu. Ülkenin ekonomik ve sosyal problemlerinin ötesinde, sistem elli yıldan fazla bir süredir oligarşik kurallara göre işlemekteydi. Yürürlükteki anayasa askerî diktatörlerin gözetiminde ve emriyle hazırlanmış anayasaydı. Söz verdiği sosyal ve ekonomik reformları sağlamlaştırmak için Zelaya ayrıca başkanlık dönemini uzatmak için de bir referandum yapmayı planlamıştı. Bu referandumla ilgili yapılan anketlerde halkın Zelaya’ya desteği yüzde 70’leri bulunca, Honduras’ın elit tabakası hemen partiler üstü bir ittifaka girişerek Zelaya’yı koltuğundan etmek için planlar yapmaya başladılar. Başkana düşman kazandıran üçüncü projesi ise ahlâkî reformlarıydı. Zelaya memurlara ödenen astronomik ücretlere karşı bir ifşa kampanyası başlatmış ve devletin üst düzey memurlarına karşı yolsuzluk soruşturmaları açmıştı. Bu icraati Zelaya’ya, çok etkin isimlerin güçlü ekonomik bağlantılarla desteklediği partisi Liberal Parti’ye verilen destekleri kaybetmeye mal olmuştu. DARBENİN LÂTİN AMERİKA İÇİN ANLAMI Eğer bu askerî darbe kalıcı olup, başarıya ulaşırsa, Lâtin Amerika’nın o eski neokonservatif askerî diktatöryalarına geri dönüş anlamını taşıyan ciddî bir tehdit sinyali anlamına gelir. Hâlihazırda Ekvador, Bolivya ve Arjantin’de ordu ile hükümetler arasında ciddî sürtüşme ve gerginlikler yaşanmaktadır. Bolivya Başkanı Evo Morales daha yeni kendisine karşı ülkesindeki radikal sağcılar tarafından düzenlenen bir suikasttan kılpayı kurtuldu ve 2008 yılında hükümete karşı planlanan bir askerî darbe açığa çıkartıldı. Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez ise Nisan 2002 yılında yapılan bir askerî darbenin kurbanıydı. Ekvador’da Rafael Correra da askerî darbe tehdidi altındaki bir başka lider. Eğer Honduras’taki darbe başarılı olduğunu ispatlarsa, Lâtin Amerika üzerinde seri askerî darbeleri tetikleyebilir ve bu durum bölgenin dengelerinin alt üst olmasına sebep olur. Nitekim Venezuela lideri Hugo Chavez, Nikaragua, Ekvador ve Bolivyalı mevkidaşları ile Honduras’taki askerî darbenin Lâtin Amerika’nın siyasî dengesine karşı büyük bir tehdit olduğunu açıkladı. Evet bir ülkenin egemenliğine gelen tehdit, aynı zamanda bölgenin güvenliğine de tehdittir. Şimdi önümüzdeki soru ise, acaba Lâtin Amerika, Honduras’taki askerî rejimi devirmek için yetecek birlik ve kuvveti gösterebilecek mi? Zira bölgenin geleceği tamamen dengelerin korunmasına bağlı.
Tercüme: Umut Yavuz
Coup d’etat in Latin America
The first coup d’etat in Central America in more than a quarter-century took in Honduras last week. Honduran arrested democratically elected President Manuel Zelaya from his bed and exiled him to Costa Rica. The coup was led by the Honduran Gen. Romeo Vasquez. Mass protests have erupted on the streets of Honduras, with reports that elements in the military loyal to Zelaya are rebelling against the coup.
The United States has a long history of domination in the hemisphere. President Barack Obama and Secretary of State Hillary Clinton can chart a new course, away from the dark days of right wing military dictatorships, repression and murder if they act to condem this coup d’etat.
Zelaya was ousted because
Only three years after winning the presidential poll in 2006, Manuel Zelaya has championed three major reforms in his country that earned him powerful enemies. The first was a land reform, necessary in a country where 7.000 people (around 0.1 percent of the population) own 80 percent of the land. With 50 percent of the population below the poverty line and more than 1.7 million people unemployed, the social problems in Honduras were critical. The land reform program was designed to increase small farms, encouraging the poor to engage in agriculture or alternative economic sectors. But landowners fought with ferocity to block this initiative. They also opposed President Zelaya's programs for building roads, sanitation and social houses in the poorest areas of the country, claiming these projects were economically unrealistic.
Zelaya's second project was constitutional reform. Beyond the country's social and economical problems, the system had functioned under oligarchic rule for more than fifty years. The current constitution was forged under the watchful eye of the military dictatorship. To bolster the social and economic reforms he proposed, Zelaya also put forth a referendum that would extend presidential terms. When a poll suggested that the referendum would receive more than 70 percent backing, the Honduran elite quickly turned into a trans-party alliance in a plot to unseat the president.
The third project that created enemies for the President was the moral project, a campaign destined to disclose high pay for officials and launch corruption inquiry into high state officials' fortunes. This measure cost the president the support of his own Liberal Party, made of influential characters with strong economic ties.
What the coup means to Latin America
If this coup d'état works, it will serve as a threatening signal to Latin America that the old days of neoconservative military dictatorships are back. Already there are frictions between the army and the heads of state in Ecuador, Bolivia and Argentina. Bolivian President Evo Morales just survived an attempt on his life mounted by the extreme political right in his country, and a military plot in his country was uncovered in 2008. Venezuela's Hugo Chavez was a victim of a coup d'état attempt in April 2002, and Rafael Correa of Ecuador was also under threat of military intervention. If Honduras’ attempt proves to be a successful one, it could trigger a string of military intervention across Latin America, destabilizing the region.
Venezuela’s Hugo Chavez announced, together with his counterparts in Nicaragua, Ecuador and Bolivia, that the coup in Honduras is a threat to the stability in Latin America. A threat to one country's sovereignty is a threat to the region. Now the question is, will Latin America be strong and united enough to topple the military regime in Honduras? The future of the region hangs in the balance. 11.07.2009 E-Posta: [email protected] |