Mehmet KARA |
|
Her mânâda kalitesiz ülke! |
Kalitesiz ve çoğu taklit ürünleri ile dünyayı istilâ eden, dünyanın en fazla nüfusa sahip ülkesi Çin, şimdi de Doğu Türkistan’da Müslümanların haklarını gasp ediyor. İnsanın en önemli hakkı olan “hayat hakkı”nı hiçe sayıyor. Böylece insan haklarındaki kalitesizliğini de ortaya koymuş oluyor. İsrail’in Filistin’de, Rusların Çeçenistan’da ABD’nin Irak ve Afganistan’da yaptıklarını Çin, Doğu Türkistan’da Müslümanlara yapıyor. 23 Haziran tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Çin ziyaretinden yalnızca üç gün sonra Çin’in iç ticaret bölgesi Guandong’un Saogueng şehrindeki kalitesiz oyuncakların üretildiği fabrikanın yatakhanesine gece saatlerinde yapılan baskın sonrasında 5 Temmuz akşamı başlayan katliâmda—resmî açıklamalara göre—156 insanı katletmişti. (Gül ziyaretinde bu bölgeyi de ziyaret etmişti.) Bu yüzden Çin’in bu katliâmı çok mânâlı bulunuyor. Çünkü, Çin bunu Devlet Bahçeli’nin 7 yıl önce bu bölgeyi ziyaretinden sonra da binlerce tarihî eseri yakıp yıkarak ve “dil yasağı” koyarak yapmıştı. Şimdi de aynı şeyi yapıyor. İnsanları sokak ortasında öldürüyor, suçsuz çocukları, kadınları katlediyor. Cenazelerin kaldırılmasına bile müsaade etmiyor. Yabancı basına yasak koyduğu için ölenlerin sayısı bilinmiyor. Resmî rakamlar 160 civarında derken, bölgeden dünyaya ulaşabilenler ölü sayısının bunların çok üzerinde olduğunu ifade ediyor. Bölgenin başşehri Urumçi ve ikinci büyük şehri Kaşgar’da, sokağa çıkma yasağına rağmen kapsamlı protesto eylemlerinin yapılırken, Çin Müslüman Türk halkını gözaltına alıyor. Çin Komünist Partisi bu insanlara idam tehdidinde bulunuyor. Dünya bu sessizliğini bozmazsa da idam yapmaktan geri durmayacağı gün gibi aşikâr. Yüzölçümü Türkiye’nin yaklaşık 2,5 katı büyüklüğünde olan ve 35 milyon civarında Müslüman’ın yaşadığı Doğu Türkistan kan gölüne çevrilirken dünya ne yapıyor? Filistin’de, Afganistan’da, Bosna’da, Lübnan’da nasıl sessiz kaldıysa şimdi de bu bölgede sessizliğini koruyor. Birleşmiş Milletler Teşkilâtı, bu katliâm karşısında da sessiz ve seyirci kalıyor. “BM ne işe yarar?” sorusuna bir cevap verilemiyor. Teşkilâtın 5 daimî üyesinden birisi olan Çin’in bu yaptıkları yanına kâr mı kalacak? 1 milyar 330 nüfusu var diye dünya sesini çıkartamayacak mı? Bu 5 daimî üye istedikleri katliâmı yaparsa bir yaptırım uygulanamayacak mı? BM itibarını kurtarmak için bir an önce harekete geçip bu katliâmları durdurmazsa teşkilâtın güvenilirliği kalmayacak. Güçlünün haklıyı ezmesine sessiz kalınmış olacak. Aslında Çin, Uygur Özerk bölgesinde baskı ve zulümlerini yıllardır sürdürüyor. İnsan Hakları ve Mazlûmlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, Çin’in uyguladığı insan hakları ihlâllerini sıralarken, yıllardır sürdürülen politikaları da özetlemiş oluyor. “Zorunlu göç ettirilme ve bölgeye Çinli nüfus ithali. Kültürel ve dinî yasaklar ve kısıtlamalar. Eğitim, ekonomi ve sağlıkta dezavantajlılık. Zorunlu kürtaj, nüfusa kaydetmeme suretiyle vatandaşlık hakkından mahrumiyet. Barışçı gösterilerin yargısız infaz fırsatlarına dönüştürülmesi. Keyfi gözaltılar ile seri ve adil olmayan yargı süreçleri sonunda idamlar ve en vahimi, nükleer denemelerin bölgede sürdürülme inadı…” Tıpkı, İsrail’in yayılmacı politikaları gibi… Yahudilerin “vaat edilmiş topraklar” hayalî olduğu gibi Çin de bu bölgeyi işgal ettikten sonra “yeni fethedilmiş topraklar” anlamına gelen “Sincan” ismini vermiş. Çin, ortada resmî rakamlara göre 156 kişinin öldüğü, binden fazla insanın yaralandığı bin 500’den fazla kişinin gözaltına alındığının açıklamasına rağmen dünyanın gözü önünde cereyan eden bu insanlık dramını, katliâmlarını savunuyor. İşte Çin’in gerçek yüzü… Çin’in çirkin yüzüne karşı dünyadan ancak “derin kaygılar” dile getiriliyor. Daha çok insanın ölmesi, daha çok insanın tutuklanması mı bekleniyor? Dünya bu katliâma seyirci kalmamalı. İş işten geçmeden, daha fazla katliâm yapılmadan dünya milletleri harekete geçmeli. Bu kadar zaman geçmesine rağmen yaptırımlar dahi gündeme getirilmiyor. Çin ekonomisini ayakta tutan taklit ve kalitesiz mallar alınmayarak büyük bir gözdağı verilmek suretiyle yaptırımlara başlanabilir. Piyasalarda ucuz ve kalitesiz o kadar Çin malı var ki, bu malları boykot ederek işe başlanmalı. Çin’in esas ticaretini AB ülkelerine ve ABD’ye yapıyor. Bu ülkeler en azından insan hakları konusunda hassasiyet sahibi olan AB ülkelerinin hemen harekete geçmesi Çin üzerinde büyük etki yapacaktır. Resmî verilere göre Türkiye Çin’e 16.5 milyar dolar mal ithal ederken, yalnızca 1.4 milyar dolar ihracat yapıyor. Türkiye’de Çin’le ticarî ve siyasî ilişkilerini gözden geçirmeli. Hiç değilse ekonomik ceza verebilmelidir. Haydi dünya, insanlık ölmeden harekete geç… 11.07.2009 E-Posta: [email protected] |