H. İbrahim CAN |
|
Nedir bu başörtüsü düşmanlığı? |
Geçen yılın Ağustos ayında Mısırlı eczacı ve hentbol oyuncusu 31 yaşındaki Merve el-Şerbini Almanya’nın Dresden şehrinde 3 yaşındaki oğlunu parkta salıncağa bindiriyordu. Hava güzeldi ve her yer yemyeşildi. Mutluydular. Rus kökenli Alex W. de yeğenini aynı salıncağa bindirmek isteyince tartışma çıktı. Alex, başörtülü gördüğü Merve’yi kafasındaki klişe ile özdeşleştirip bağırmaya başladı: “-Terörist!” Merve hemen şikâyette bulundu ve Alex 780 Avro cezaya çarptırıldı. Cezaya itiraz edince de 1 Temmuz 2009’da hakim önüne çıktılar. Merve mahkemeye artık dört yaşında olan oğlu ve karnındaki bebeğiyle gelmişti. Doktorasını tamamlamak üzere olan eşi de yanındaydı. Hakim onu dinlerken, Alex hışımla yerinden fırladı ve Merve’yi mahkemeye nasıl soktuğu bilinmeyen bıçağıyla bıçaklamaya başladı. Tam on sekiz bıçak darbesiyle kanlar içinde yere serdi. Bir anda şok geçiren eşi fırlayıp mani olmak için koştu. O da bıçaklandı. Ama daha kötüsü gürültüler üzerine salona giren polisin onu saldırgan sanıp vurması oldu. Merve oracıkta can verdi. Eşi Elvi Ali yoğun bakımda. Merve’nin Mısır’daki cenaze töreninde izdiham yaşandı. Sırf başörtüsünden dolayı saldırıya uğradığı iddia edildi; ilk “başörtüsü şehidi” ilân edildi; Avrupa’da Müslümanlara yapılan baskıdan, İslâm fobisinden söz edildi. Hatta bugünü “Dünya Başörtüsü Günü” ilân etmeyi teklif edenler oldu. Çeşitli ülkelerden Müslümanlar protesto yürüyüşleri yaptı. Gündeme bir kez daha Avrupa ülkelerindeki İslâmofobi konusu geldi. Bu olay belki bir İslâmofobi göstergesi değil; ama yine de özellikle 11 Eylül 2001 ABD ve Temmuz 2005 Londra saldırıları sonrasında Avrupa gündeminde yer etmeye başlayan önyargıların hiç etkisi olmadığını söylemek de mümkün değil. Avrupa’da Müslümanlara yönelik husumetin ardında 11 Eylül saldırılarının oluşturduğu “Müslüman terörist” imajı, ayrımcılık, ırkçılık ve siyasi tahrikler yatıyor. İslamofobi Amerika’da bile görülmeyen ölçüde günlük politikaya nüfuz etmiş. Son yıllardaki bazı olaylara bakalım: 2005’te Peygamberimize (asm) hakaret eden Danimarka karikatürleri, geçen yıl Hollandalı sağcı politikacının İslâm ile terörizmi doğrudan ilişkilendiren Fitne adlı filmi, Fransa’da okullarda başörtüsünün yasaklanması ve Avrupa’nın bir çok ülkesinde tartışma konusu olan cami inşa hakları. Buna en son Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin burka konusundaki konuşması eklendi. Aslında Avrupa’da aşırı sağ bunu siyaset malzemesi olarak kullanıyor. Avrupalıların özellikle İslâm ülkelerinden gelen yoğun göçmen akımından duydukları kaygıları, bu akımın suç oranları ve istihdam üzerindeki etkisini oya tahvil etmeye çalışıyorlar. Basın da bu akıma katılmış durumda. Suç işleyen Müslüman olunca, bu yönünü özellikle dikkate vererek okuyucuyu etkilemeye çalışıyorlar. Güçlü ulusal kimliğe sahip Avrupa ülkeleri, göçmen kültürleri ve inançlarını kendi egemen ulusal ideolojisine karşı bir tehdit olarak görüyor. Göçü engellemeye yönelik kısıtlayıcı düzenlemeler de bunun göstergesi. Avrupa’daki Müslümanların düşük sosyo-ekonomik gruplarda yer alması, gençlerin eğitim yetersizliği, kültür farklılıkları sebebiyle genel toplumdan dışlanarak suça yönelmesi, özgürlük ortamından yararlanarak güçlenen aşırı Müslüman gruplar da, Müslümanlara yönelik genel ayrımcılığa katkıda bulunuyor. Avrupa ülkelerinde görülen aşırı gruplara yönelik önlem alma politikasına, İslamofobiye karşı alınacak yasal önlemlerin de eklenmesi gerek. Bu arada tabi İslam’ın gerçek yüzünün Avrupalılara hem hal hem de dil ile gösterilmesinde Müslümanlara çok iş düşüyor. Bir çok örnekte görüldüğü gibi, ancak böylelikle İslâm korkusu İslâm sevgisine dönüşebilir ve Avrupa’daki Müslümanlar daha huzurlu bir hayat sürebilir. Merve’ye Allah’tan rahmet niyaz ediyor, başka Mervelerin ölmemesi için Avrupa’da İslamofobinin bir an önce yok olmasını diliyoruz. 12.07.2009 E-Posta: [email protected] |