Umut YAVUZ |
|
Kuzey Irak’ta etnik silâhlanma sağlıklı olmaz |
Kuzey Irak’ın en stratejik noktalarından ve Türkiye için de önemli bölgelerden biri olan Kerkük’ün durumu Irak’ın geleceği açısından en kilit noktalardan biri olma özelliğini sürdürüyor. Bölgesel yönetimin Kerkük’e egemen olma hayalleri ile Kerkük’teki Türkmen varlığının yok sayılmaya veya tamamen silinmeye çalışıldığı bir hengâmda Kerkük referandumunun yapılabilme ihtimalinin de çok düşük olduğu ortada. ABD kontrolündeki Irak yönetimi bu sorunu Anayasa ile çözmek istiyordu. Ancak 140. madde ile çerçevelenen üç aşamalı referandum planında 2004 yılından bu yana arpa boyu kadar yol alınamamıştır. Ne yasa ile öngörülen ve referanduma gelene kadar yapılması gereken Kerkük’ün normalleşmesi, geriye göçlerin sağlanması ne de nüfus sayımı gibi hayatî meseleler başarılmıştır. Bunun da en önemli sebebi Bölgesel Yönetimin Kerkük’ün demografik yapısı üzerinde yaptığı sun’î değişikliklerdir. Türkmenler ise Kerkük’te tam anlamıyla bir çaresizlik yaşamaktadır. Bölgesel yönetim hem siyasî hem de askerî anlamda tam donanımlı ve Irak Genel Meclisi’nde faaliyet olarak daha güçlü olduğundan genelde şartlar hep onların lehine gelişmektedir. Böylece Kerkük’ün geleceğinin gerçek Kerküklüler tarafından belirlenmesi güçleşmektedir. Kerküklülerin önünde üç seçenek görünüyor. Ya Bağdat’a bağlı olacaklar, ya Irak Bölgesel Kürt Yönetimine bağlı olacaklar ya da iki yönetim tarafından ortak yönetilecek bir yarı özerk yapıya kavuşacaklar. Üçüncü teklifte bu özerk yönetimin bütçesinin de Kerkük petrollerinden karşılanması öngörülüyor. Bu ihtimaller BM’nin bu yıl açıkladığı Irak raporunda dile getirilen somut ihtimallerdi. Bunlar tabiî ki Kerkük üzerinde kâğıt üzerinde yapılan plan ve programlardan ibaret. Bir de yaşayan ve yaşanan Kerkük var. Hergün orada yaşayan insanların öldüğü bir Kerkük’ten bahsediyoruz. Bu bölgeye yaptığımız ziyarette karşılaştığımız gayri insanî şartlardan bahsediyoruz. Kerkük’ün ve Kerküklünün zengin petrol yatakları üzerinde yaşadığı sefaletten bahsediyoruz yani... Bir de bölgedeki güvenlik eksikliği var tabiî ki. İşte son olarak Kuzey Irak’taki Türkmenler, kendi güvenliklerini sağlamak için Türkmenlerden oluşan silâhlı bir güç oluşturmak istediklerini açıkladı. Bölgede şu an kısmen yönetimde bulunan Bölgesel Kürt Yönetimi’nin daha önce “peşmergelerden” oluşan bir silâhlı gücü olduğunu biliyoruz. Ancak Türkmenlerin böyle bir gücü yoktu bugüne kadar. Şimdi Türkmenler bu isteklerini Bağdat yönetimine iletti. Elbette böyle bir istek Bağdat tarafından kabul edilmeyecektir. Ancak Türkmenlerin buna alternatif olarak “bir barış gücü oluşturulması” şeklinde bir teklifleri daha var. Daha önce 1996 yılında buna benzer bir barış gücü Kerkük’te görev yapmış. Türkmenler yine içinde Türkmenlerin de bulunduğu ve bölgede güvenliği sağlayacak bir barış gücü kurulmasını istiyorlar. İnsanların en tabiî hakkı elbette can güvenliklerinin sağlanmasını istemektir. Şimdilik Irak hükümetinin Kerkük’te ve Irak’ın genelinde bunu başaramadığı aşikâr. Ancak şunu da söylemek gerekiyor ki, bölgede en son istenen şey “etnik bir şekilde silâhlanmaktır”... Bunun sonuçları çok acı olabilir. Daha önce Kürt vatandaşların “peşmerge” oluşumları ile etnik bir biçimde silâhlandırılmaları sonucu zaten Kerkük sorunu kördüğüm hâline gelmişti. Şimdi yapılması gereken en akıllıca şey ise Irak’ın yeniden toprak bütünlüğüne kavuşması, etnik silâhlanmaya son verilmesi ve Irak’ta merkezi otoritenin güçlenmesidir. Kerkük meselesi ise ya tam özerklik yahut merkeze bağlılık ile en sağlıklı şekilde çözümlenebilir. Ne Iraklı Kürt halkın ne de Iraklı Türkmen halkın eline silâh vererek bu iş çözüme kavuşturulamaz. Her ne kadar bu iki halkın fertleri, bizim de gittiğimiz zaman müşahade ettiğimiz gibi birbirlerine karşı bir kin ve nefret sahibi olmamalarına rağmen, siyasî oyun ve galeyanlar elbette fitneye sebep olabilir. Dolayısıyla bölgede ne Arapların, ne Kürtlerin ne de Türkmenlerin silâhlanması bölgenin hayrınadır. Bölgenin hayrına olan tek şey merkezi otorite ve güvenliğin güçlenmesi ve bir arada kardeşçe yaşamanın yollarının aranmasıdır. 17.07.2009 E-Posta: [email protected] |