Umut YAVUZ |
|
İslâm, Avrupa’nın yükselen değeri |
Avrupa eninde sonunda İslâm ile tamamen bütünleşmek zorunda kalacak. Bunu her geçen gün yaşanan gelişmelerle daha yakından müşahade ediyoruz. Bediüzzaman Said Nursî’nin daha bu asrın başında işaret ettiği “Avrupa bir İslâm ülkesine hamile” mealindeki tesbitinin ne kadar yerinde olduğu gün geçtikçe daha iyi anlaşılıyor. Avrupa’daki Müslümanlar, gurbet, göç ve Türkler dediğimiz zaman ilk akla gelen Avrupa ülkesi hiç şüphesiz Almanya oluyor. Birinci Dünya Savaşında müttefikimiz olan ve İkinci Dünya Savaşı’nda bolşevik tehlikesine karşı mücadele veren Almanya bugün Müslüman göçmenleri, bahusus Türkleri en çok misafir eden Avrupa ülkesi konumunda. Türkiye’de yaşayan hemen herkesin en az bir akrabası yahut komşusu bu ülkede yaşamakta, çalışmaktadır yahut geçmişte çalışmıştır. İşte bu Almanya’da artık İslâm dini tıpkı Kiliseler gibi devlet tarafından tanınan ve muhatap alınan bir kurum olarak yerini almak üzere. Geçtiğimiz günlerde, Almanya İçişleri Bakanı Wolfgang Schauble, Alman Hükümetinin, İslâm dinini Kiliselerle eşit statüye getirmeyi düşündüğünü açıkladı. Ayrıca bu muhatabiyetin Türk toplumu merkezli olacağı belirtildi. Buna göre Alman hükümeti, Diyanet İşleri Türk İslâm Birliği’ni (DİTİB) kendisine muhatap kabul ederek devlet ile İslâm arasındaki ilişkiyi geliştirmeyi planlıyor. Bakan Schauble, “Tıpkı diğer dinî cemaatler ile olduğu gibi İslâm’la da devlet olarak bir işbirliğini öngördüklerini” belirtmiş. Alman hükümeti bunu böyle yapmaya mecbur. Zira İslâm artık geri dönüşü olmayacak şekilde Avrupa’da yerleşmiş ve kök salmıştır. Dün ajanslara düşen bir başka haber de bunu teyid eder nitelikte. Zira İngiltere’de sayısı 5 olarak bilinen şeriat mahkemelerinin esasında daha yaygın olduğu ve yaklaşık 85 adet şeriat mahkemesi olduğu belirtiliyor. İngiltere’de 5 resmî şeriat mahkemesi İngiliz adaleti tarafından tanınıyor. Şeriat mahkemelerinde İslâm fıkhına göre alınan kararlar İngiliz hakimlerin önüne gelerek inceleniyor, onaylanıyor ve yürürlüğe geçiyor. Bugün bir çok Müslüman ülkesinde bile uygulanamayan bu hukuk sistemi İngiltere’de tıkır tıkır işliyor. Bu da İslâmın bu topraklarda ne kadar canlı ve hayattar bir şekilde yaşandığının bir başka delili. Bu konuya son örnek de zaten son günlerde herkesin hakkında bilgi sahibi olduğu Belçika’daki başörtülü milletvekildir. Evet Belçika yerel parlamentosuna seçilerek göreve başlayan Mahinur Özdemir de bu tezimize büyük bir delildir. Özdemir, Avrupa Birliği’nin merkezi sayılabilecek Belçika’da parlamentoya başörtüsüyle seçilip, görev yapabiliyor. Bu da bir çok çoğunluğu Müslüman olan ülkede hayal bile edilemeyecek bir şey gibi görünüyor. Ama Avrupa’da mümkün oluyor... Şimdi kalkıp birileri halen Avrupa’yı bir Hıristiyan kıt'a, Avrupa Birliği’ni de Hıristiyan Klubü olarak niteleyebilir. Ama her geçen gün yaşanan bu türden vakıalar bu tezlerin tam aksini söylüyor. 01.07.2009 E-Posta: [email protected] |