Şaban DÖĞEN |
|
Üstad, talebelerinden ne isterdi? |
“Üstadın talebelerinden en çok istediği hususların başında neler gelir?” diye sıralayın denilse hiç şüphesiz “tesanüd”ü ilk sıralarda sayabiliriz. Üstad en az on beş günde bir okunmasını tavsiye ettiği İhlâs Risâlesi’nde bu hizmette çalışanları bir vücudun azalarına benzetip der ki: “Nasıl insanın bir eli diğer eline rekabet etmez, bir gözü bir gözünü tenkit etmez, dili kulağına itiraz etmez, kalp ruhun ayıbını görmez. Belki birbirinin noksanını ikmal eder, kusurunu örter, ihtiyacına yardım eder, vazifesine muavenet eder. Yoksa o vücud-u insanın hayatı söner, ruhu kaçar, cismi de dağılır.” Ayrıca bir fabrikanın çarklarına benzetir. Fabrika çarklarının birbirleriyle rekabetkârâne uğraşmayacağını, birinin diğerinin önüne geçip tahakküm etmeyeceğini, birbirinin kusurunu görüp tenkit etmeyeceğini, çalışma şevkini kırıp tembelliğe atmayacağını, aksine bütün kabiliyetleriyle birbirlerinin hareketlerini umumî maksada yöneltmek için yardım edeceklerini, “hakikî bir tesanüd ve ittifak” ile yaratılış maksatlarına yürüyeceklerini belirtir. “Eğer zerre miktar bir taarruz, bir tahakküm karışsa, o fabrikayı karıştıracak, neticesiz akim bırakacak. Fabrika sahibi de o fabrikayı bütün bütün kırıp dağıtacak” der. Bu tesanüd, bu dayanışma var olduğu müddetçe hizmetler sürekli inkişaf eder, gelişir, genişler, yayılır, gönüllerde taht kurar. Aksi halde akim kalır, hatta fabrikanın dağıltılmasına kadar gider. Hz. Üstad, insî ve cinnî şeytanların aradaki tesanüd, muhabbet ve samimiyeti bozmak için her türlü hileye başvuracaklarını, vurduklarını görüyor, biliyor, talebelerini her hâl ü kârda uyarıyordu. Hele hapishane gibi sıkıntılı yer ve anlarda daha çok uğraşırlardı. Bir keresinde Üstad tesanüdü sarsacak böylesi desiselerin devreye sokulmak istendiğini müşahede ettiğinde talebelerini şöyle uyarmıştı: “Kardeşlerimden rica ederim ki, sıkıntı ve ruh darlığından veya titizlikten veya nefis ve şeytanın desiselerine kapılmaktan veya şuursuzluktan arkadaşlardan sudur eden fena ve çirkin sözleriyle birbirlerine küsmesinler ve ‘Haysiyetime dokundu’ demesinler. Ben fena sözleri kendime alıyorum. Damarınıza dokunmasın. Bin haysiyetim olsa kardeşlerim mabeynindeki muhabbete ve samimiyete feda ederim”1 diyordu. Böyle bir Üstadın talebelerine düşen de her hâl ü kârda tesanüdü muhafaza etmek ve onu sarsıcı davranışlardan şiddetle uzak kalmaktır.
Dipnotlar: 1- Latif Nükteler, s. 38. 01.07.2009 E-Posta: [email protected] |