Şaban DÖĞEN |
|
Kâinat kitabını okurken |
nlara söyle ki, ancak Allah’ın lütfuyla ve rahmetiyle ferahlansınlar. Bu, onların dünyada toplayıp durduklarından daha hayırlıdır.” 1 İnsanlar genelde dünyada biriktiregeldikleriyle sevinir, ferahlanmaya çalışırlar. Oysa meâlini verdiğimiz bu âyet bizim asıl sevinmemiz, ferahlanmamız gereken hususlara dikkat çekiyor. İnsan nelerle sevinmeli, ferahlanmalıymış? Allah’ın lütfuyla, rahmetiyle. Neler olabilir bu Allah’ın lütuf, fazl ve ihsanları? Sözler’de2 bunlar bir bir sayılır. Cenâb-ı Hak bize bütün bütün hayır olan varlık elbisesini giydirmiş, iştihalı bir mide ihsan etmiş ve Rezzak ismiyle o midenin önüne bütün yiyecekleri bir nimet sofrası halinde sermiştir. Sonra hassasiyetli bir hayat vermiş, göz kulak gibi organları o hayat midesinin elleri yapmış ve o midenin önüne de yeryüzünü geniş bir sofra hâlinde koymuştur. Üçüncü safhada çok manevî rızık ve nimetleri isteyen insaniyeti lûtfetmiş, mülk ve melekût âlemlerini geniş bir nimet sofrası hâlinde o insanlık midesi ve aklın eli yetişecek şekilde önüne açmıştır. Dahası sonsuz nimetler isteyen, nihayetsiz rahmetin meyveleriyle beslenen, en büyük insanlık olan imanı ve İslâmiyeti vermiş, önüne de mümkinât âlemiyle birlikte Esmâ-i Hüsna ve mukaddes sıfatları içine alan bir nimet, saadet ve lezzet sofrası sermiştir. Daha öte imanın bir meyvesi olan muhabbeti bağışlamakla nihayetsiz bir nimet, saadet ve lezzet sofrası daha açmıştır. Bütün bu lütuf, bağış, fazl ve ihsanlar şüphesiz birer rahmet eseridir. O rahmet ki, Besmele bahsinde işlendiği gibi ucunu bucağını bulamadığımız kâinat onunla şenlenmekte, karanlıkları onunla aydınlanmakta; nihayetsiz ihtiyaçlar içerisinde yuvarlanan yaratıklar onunla eğitilmektedir. Bir ağacın köküyle, gövdesiyle, dalıyla, budağıyla, kısacası her şeyiyle meyve için çalıştığı gibi bütün kâinatı insanın etrafında dört döndüren, yardımına koşturan da rahmetten başka birşey değildir. O rahmet şu fani insanı sonsuzluğa aday, ezelî ve ebedî bir Zâta muhatap ve dost yapmaktadır. Böylesi bir rahmet insanı sevindirmez de başka ne sevindirir? İşte ferahlandıracak, âdetâ sevinçten uçuracak lütuf ve rahmetler! Bunlarla sevinmemizi istiyor Rabbimiz. Geçtiğimiz Pazar günü Adapazarı Geyve’de Cavit Sak kardeşimizin harika yaratılmış ağaçlarla dolu hizmet tesislerinde Adapazarlı dostlarla beraberken sohbetimizin konusu Allah’ın lütuf ve ihsanlarını mütalâa etmekti. Meşe ağaçları arasında emektar ehl-i hizmet ağabeyimiz Saadettin Çelik’in kurduğu, ikinci sema diye yadettiği üç katlık tahta evde yağmurun ışıltıları altında tefekkürün daha başka bir zevkini tattık. Üstadın elimize verdiği kâinat kitabını okuma rehberi olan Risâle-i Nurların değerini bir kere daha bütün zerratımızla hissettik. Elimizde hazır bir doküman olarak bulunan Münâcat Risâlesi, Âyetü’l-Kübrâ, Otuz Üç Pencere gibi risâleler bu okumaların kaleme alınmış şekilleriydi. Kafası karışık, kalbi yaralı, vicdanı inleyen çağımız insanları için ayrıca büyük bir lütuf ve rahmet meyveleriydi? Yabancı bir ülkede turizm rehberi gibi dünya misafirhanesinde seyahat eden bizler için hazırlanmış birer haritaydı âdetâ. Ne kadar şükretsek az değil mi? Dipnotlar: 1- Yunus Sûresi: 58. 2- 24. Söz; 5. Dal; İkinci Meyve. 30.06.2009 E-Posta: [email protected] |